Ege Koop. Başkanı Hüseyin Aslan: 'Aldatıldım'

Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, Büyükşehir Belediyesi’ne adaylığı sürecinde yaşadıklarını Yenigün TV’ye anlattı. Verilen sözlerin tutulmadığını aktaran Aslan, “Ben aldatıldım” diye konuştu.

Yenigün TV’de yayınlanan, Ahmet Özsoy’un sunduğu Gündem Özel’in konuğu Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan oldu. Geçtiğimiz dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday adayı olan Hüseyin Aslan ile siyaset ve Ege Koop’un yeni projeleri üzerine konuştuk. “Siyasetten çekilirim diyemem” diyen Aslan adaylığı sürecinde yaşadıklarını anlattı. Aslan, “Ben aldatıldım. Bana sözler verildi fakat verilen sözler yerine getirilmedi. Karar vericiler gece yarısında dönen Bizans Oyunları’yla bu kentin gelecek 5 yılını şekillendirmeye çalıştılar. Ben kararlı olduğumu göstermek için de Bayraklı Belediyesi’nden aday oldum. Pişman da değilim. Ben Bayraklı’ya 1 ay değil 5 ay önce aday olsaydım herkes sonucunu görürdü” dedi.

Hayatınızda gazetecilik, sendikacılık, Ege-Koop Genel Başkanlığı gibi çok farklı dönemler var. Bu geçişler sizi nasıl etkiledi?

İnsanların ellerine geçen fırsatları çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Aksi halde olduğunuz yere sıkışıp kalırsınız. Ben de hayatın sunduğu fırsatları elimden geldiğince iyi değerlendirdim. Gazeteciliğe çok özel bir merakım vardı. Çok şükür Yeni Asır ve Tercüman gazetelerinde uzun yıllar çalıştım. Devamında da Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda başkanlık görevini yürüttüm. Her ne kadar günümüz Türkiye’sinde maalesef işçi hakları sendika başkanlarının seyretmesiyle de geriliyorsa da ben çalıştığım dönemde sendikadan pek çok şey öğrendim. Halen de kendimi gazeteci ve sendikacı olarak görüyorum. Bu sayede Ege-Koop’u bugünlere getirdik.

Ege-Koop’un Başkanı olarak İzmir’e yukarıdan baktığınızda neler görüyorsunuz?

İzmir’e isterseniz Kale’den isterseniz Bornova’dan bakın, nasıl izin verildiği belli olmayan, plansız, çarpık bir kentleşme ile karşılaşıyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar plansız, programsız bir büyüme yok. Evet, İzmir büyüyor. Ama tamamen kendi kendine büyüyor. Türkiye’de başarılı planlamalarla çok güzel hale gelen şehirlerimiz var. Ancak İzmir’i bu güne kadar yönetenler günlerini sadece bozulan yolları düzenlemekle geçirdiler. Biz ise bizi yönetenlere karşı hiç hesap sormadık.

Sivil Toplum Kuruluşları (STK) bunu başarabiliyor mu?

Hayır. STK’lar güçsüzleştirilmiş ve suskun, medya ise taraflara bölünmüş durumda. Demokrasiyi içselleştirmiş pek çok ülkede ise tam tersine bu iki yapının son derece aktif olarak çalıştığını görüyoruz. 7 kişi bir araya gelip dernek kurabiliyorsunuz fakat derneğinizin amacına dair ortaya konulan bir şey yok. Derneklerin bu kadar sessiz olması da siyasilerimizin halktan kopmasına, sorunları önemsememesini sağlıyor. Medya zaten havuz medyası, A kişisinin B kişisinin finanse ettiği medya diye taraflara bölünmüş.

Türkiye’nin en büyük sorunu bu zaten... Türkiye’de siyaset güven vermiyorsa, siyaset halka inemiyorsa sorunları çözemezsiniz. Siyasetin olduğu yer millet meclisi, mecliste olanları halka tarafsız olarak iletmesi gereken ise medya. Eğer medya halkı korumak adına değil de patronunu korumak adına yapıyorsa, siyaset sorunları çözmek yerine yandaşlarının çıkarlarını korumak doğrultusunda yapıyorsa bu çıkmazdan çıkmamızın imkanı yok.

Peki, bu tablodan çıkabilmemizin yolu ne?

Bugün siyasette meşgul olanlara bakmamız lazım. Siz bir gazeteci olarak siyasette var mısınız? Öğretmenlerimiz, bilim adamlarımız, sanatçılarımız, mühendislerimiz, gençlerimiz siyasette aktifler mi? Hayır. Siyaseti neredeyse işi gücü olmayanlar yapıyor. Bizlerin siyasete girmemiz lazım.

Siyasete girebilme olanağı var mı?

Siyasete hakim olan partilerde belirli gruplar var. Hem iktidarda hem muhalefette bu gruplarla karşılaşıyoruz. Bunları aşmadan bir yerlere gelmenizin imkânı yok. Peki, bu gruplar buralara nasıl gelmiş? Mücadele etmişler. Eşlerini, dostlarını, akrabalarını getirmek için çalışmışlar. Bu gruplar “Biz güçlüyüz. Seçimlerde arkamda bu kadar insan var” diyebiliyorlar. Eğer kendi geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini düşünüyorsak ilk olarak siyaset sistemini düzeltmemiz şart.

İzmir’de son yıllarda ortaya konulan bir kentsel dönüşüm var. Bu amaçla belediye ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile herhangi bir temasınız oldu mu? Sizin bu İzmir’in geleceğini etkileyecek bu önemli konu ile ilgili fikrinizi soran oldu mu?

Böyle bir kültüre sahip değiliz ki. Hiç temasımız olamadı. Sadece ben de değil bu kentte hedefleri ve projeleri olan herkes ile dirsek kurulması şart. Üniversitelerle, STK’ler ile mimarlar, mühendisler ve avukatlar ile doğrudan iletişim kurulmak zorunda. Bu insanları yok sayarak, işi bilmeyenlerle, daha sonra bu sorumluluğu taşıyamayacaklarla iş yapmaya kalkarsanız başarısız olursunuz. İzmir’de bir proje yürürlüğe giriyor. Yarın o proje mahkemeye gidiyor. Burada suçlu mahkemeye giden değil, proje oluşturulmadan önce konu ile ilgili fikirleri almayandır.

Son yerel seçimlerde birçok aday adayı vardı. Hepsinin İzmir ile ilgili pek çok projesi vardı. Bu insanlara ulaşmak, planları tartışmak bu kadar zor olmamalı. Burada kazanan “Sen”, “Ben” olmaz. Kazanan sadece İzmir olur.

Ege-Koop’un projeleri var mı?

Açık söylemek gerekirse, bugüne kadar yaptığımız projeleri başka biri yerinde yapsaydı şu anda el üstündeydik. İzmir’de kıskançlık var. Bu kıskançlığı aşmadan kentsel dönüşüme başlayamayız. İzmir’de Ege-Koop olarak 2 yıldır arsa bulamıyoruz. Harmandalı’nda, Çiğli’de arsalar %45-%55 oranında kat karşılığında satılıyor. Neden bu hale geldik? İzmir’de uydu kentlerle ile ilgili hiçbir planlama yapılamıyor. Ege-Koop’un yaptığı projelerde 150 bin kişi oturuyor. Dr. Burhan Özfatura döneminde yapılan EVKA’lar. Bunların olmadığını farz edin. İzmir ne durumda olur? Arsa problemleri yüzünden İzmir dışında projeler arıyoruz. İzmir’de görmediğimiz ilgiliyi başka şehirlerde görüyoruz.

İzmir’in size değer verdiğini düşünüyor musunuz? İzmir’e kırgın mısınız?

Benim İzmir’e kırgın olmam mümkün değil. Ben bu kente borcumu ödemeye çalışıyorum. İzmir halkı bana değer verdi. Aday adaylığı açıklamamı dinlemeye 10 bin insan geldi. Pek çok gönüllü arkadaşım çalışmalarımıza yardım etti. Zaten siyasi partilere “Evet efendim, yaparız efendim” diyecek adamlar lazım.

30 Mart Seçimleri’ni değerlendirir misiniz? İzmir Büyükşehir Belediyesi aday adaylığı sürecinizi anlatabilir misiniz?

Bu kente olan sevgimden, heyecanımdan ve borcumdan dolayı, Büyükşehir Başkanlığı’na aday adayı oldum. Ben daha aday adayı iken projelerimi açıkladım. Sağlık Serbest Bölgesi, Gaziemir – Karabağlar bölgesinde “Atayol” dedim. Egem 35 adı altında yeni bir örgütlenme modeli sundum. Tarım kampüsünü, ulaşımla ilgili projelerimi sundum. Hata yaptım. Proje yerine başka şeyler peşinde koşsaydım başka olabilirdi. Siyasi parti ayrımı yapmadan söylüyorum. Eminim ki bir sonraki seçimlerde de önümüze aynı projeleri koyacaklar.

Ben aldatıldım. Bana sözler verildi fakat verilen sözler yerine getirilmedi. Karar vericiler gece yarısında dönen Bizans Oyunları’yla bu kentin gelecek 5 yılını şekillendirmeye çalıştılar. Ben kararlı olduğumu göstermek için de Bayraklı Belediyesi’nden aday oldum. Pişman da değilim. Ben Bayraklı’ya 1 ay değil 5 ay önce aday olsaydım herkes sonucunu görürdü.

Bayraklı Belediye Başkanlığı adaylığınız sürecinde CHP’den aday olarak gösterilmeyen bir aday adayının sizin için çalıştığı söylendi.

Bunlar saçma ve yakışmayan davranışlar. Ben o süreçte sivil toplum kuruluşları ile diğer aday adayları ile görüştüm. Ben DSP’den aday oldum. DSP bu ülkenin partisi değil mi? Şu anda CHP’dekiler Bülent Ecevit ile beraber çalışmadı mı? CHP’den DSP’ye hiç geçen olmadı mı? Cumhurbaşkanlığı seçiminde DSP Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklemedi mi? AK Parti’nin yapmasını gereken şeyi aynı düşüncelere sahip olduğunu bildiğimiz partilerin yapması çok üzücü. Ben herkesin çekildiği, barajı dahi aşamadığı dönemde gönül verdiğim CHP’nin kirasını ödedim. Bu dedikoduları çıkartanlar o dönem neredeydiler? Seçimden 6 ay önce Kemal Kılıçdaroğlu Aydın’a geldi. İl başkanı geldi benden otobüs istedi. “Bana belediye başkanları otobüs vermedi” dedi. Ben kendi cebimden otobüsleri ayarladım.

2015 seçimlerinde milletvekilliği için teklif aldınız mı? Böyle bir teklif gelse kabul eder misiniz?

Şu anda böyle bir düşüncem yok. 2015 seçimlerinde de bir şey değişeceğine inanmıyorum. Anketlerde AKP’nin oyu % 47, CHP’nin oyu %24’lerde. Sonuç bile belli. Oyunuzu artırmak istiyorsanız siyasi sorumluluğu almaya niyetli olan insanları kırmamanız, onları kazanmanız lazım. Çıkar kavgasını bırakmamız lazım.

Çizdiğiniz tablodan sonra muhalefetten iktidara yürümenin yolu var mı?

Her an her şey olur. Eğer halkın beklentisini karşılayacak bir proje koyarsanız olmaz diye bir şey yoktur. Demirel’in de dediği gibi “24 saatte her şey olur”. AKP 6 ayda iktidar oldu. DSP %2’den %22 oy aldı. Önemli olan ilkelerden ve ideolojiden feragat etmemek.

Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde %85 ön seçim, %15 kontenjan olacağını belirtti. Bu peki bir toparlanma sağlar mı?

Ön seçimin nasıl ve kimlerle yapılacağı çok önemli. Ön seçimlerde pek çok dolap dönüyor. Bir taraf, delegelerle ön seçim yapılması taraftarı. Delegelerin nasıl oluştuğunu herkes biliyor. Bir taraf borcu olmayan üyeler diyor. Borcu birileri öder ve yine seçimde manipülasyon olur. Çünkü bizlere kapı kapalı.

Bir teklif gelirse aday olurum ya da olmam demek doğru değil ama şartlara göre uygun bir teklif olursa tabii ki değerlendiririm. “Ben siyasette bundan sonra yokum” dersem bana güven duyan herkesi yarı yolda bırakmış olurum.

Son sözlerinizi alabilir miyiz?

Ben bu ülkeyi ve İzmir’i seviyorum. Laik Cumhuriyetimiz şu anda çok ciddi bir tehdit altında. Ben 2015 seçimlerinde kişisel hırsların bir kenara bırakıldığı, daha demokratik, daha laik bir meclis bir meclis görmeyi umuyorum.

Ahmet Özsoy