Açıklamasında 1 Mayıs’ta güvenlik tartışmalarına değinen Erdem, “1 Mayıs, ezilenlerin kendi tarihlerine, acılarına ve umutlarına sahip çıkma mücadelesinin adıdır. İş cinayetlerinin her geçen gün arttığı, sömürünün derinleştiği, hak gaspıyla emekçilerin haklarının elinde aldığı bir süreçte, 1 Mayıs’ı kutlamak daha anlamlı ve önemli hale geliyor.
Dileğimiz meydanlarda haklı taleplerini dile getiren işçi ve emekçilere önceki yıllarda da şahit olduğumuz gibi 1 Mayıs bayramı zehir edilmesin. İktidar terör üzerinden yaratılan korkuyu kendi çıkarı doğrultusunda kullandı, bu bayramda da kullanıyor. Umarım talimatlarla, kendi besledikleri sömürü çarkına karşı haykıran sesleri bastırmak için yine ‘terör’ bahanesi ve çeşitli provokasyonlarla emekçilere saldırılmaz.” dedi.
ERDEM: AKP İŞÇİLERİN KAZANILMIŞ HAKLARINI GASP ETMEYİ BEKLİYOR
Açıklamasında, yeni yasal değişikliklerle işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarının alınacağını belirten Erdem, “1 Mayıs’ta konuşulması gereken en önemli konuların başında işçi ve emekçilerin yasal haklarının ne kadar güvence altında olduğudur. AKP yaşanan krizin yükünü işçi ve emekçilerin sırtına yıkmak için yeni düzenlemeler yapıyor, yeni yasalar çıkarıyor. Kiralık işçilik sisteminin getirilmesi, kıdem tazminatının fona devredilmesi, kamuda çalışan memurlara yönelik reformlarla iş güvencesinin yok edilmesi için yasa tasarıları komisyonlara getirildi. Taşeron için söz veren başbakan bile henüz taşeronun kapsamına yönelik net bir açıklama yapmadı, sadece özel sözleşmeli personellerin kadroya alınacağı duyuruldu. İş güvencesinin kaldırılması, sadece iş hayatını etkileyen bir süreci içinde barındırmıyor. Güvencesizlik, insanların tüm günlük yaşam deneyimini etkiliyor. AKP yasal düzenlemelerle sadece ekonomik üretimin gerçekleştiği yerleri değil, tüm toplumsal yaşamı dönüştürmeyi planlıyor. AKP, kendi yeni yasal düzenlemelerini geçirmek için 1 Mayıs’ı bekledi. Artık önümüzde en azından Meclis’te işçi ve emekçilerin haklarını elinden alacak çalışmalara karşı mücadele süreci bizleri bekliyor.” dedi.
ERDEM: 14 YILDA 14 BİN İŞÇİ, İŞ CİNAYETİNDE HAYATINI KAYBETTİ
1 Mayıs’ta iş cinayetlerindeki artışın da sorgulanması gerektiğini belirten Erdem, “İş cinayetlerindeki artış her yıl bir öncekine göre rekor kırıyor. İş cinayetlerinde Avrupa birinciliğinden Dünya birinciliğine doğru hızla ilerliyoruz. Soma Faciası’ndan sonra İş güvenliği yasasının uygulaması bir yıl daha ertelendi. Kiralık işçi sözleşmesi ve arabuluculuk düzenlemesiyle, işçilerin mahkemelerde dava açma hakları da ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. En son dün 3 yılda 176 çocuk işçi iş cinayetinde hayatını kaybettiği açıklandı. Sayıları milyonları bulan mülteciler, kaçak istihdam yoluyla hiçbir sigorta veya yasal düzenleme olmadan, en ağır koşullarda çalışmaya zorlanıyor. Tanrı misafirimiz dedikleri mülteci işçilerin ağır iş koşullarında maruz kaldıkları sömürü, kaza ve hatta cinayetlere ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığı için net bir bilgimiz de yok. 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda emekçilerin iş güvencelerinin yanında işyeri sağlık koşullarının da konuşulması gerekiyor.” dedi.
ERDEM: AKP EKONOMİK KRİZİN YÜKÜNÜ İŞÇİLERİN ÜZERİNE YIKIYOR!
Emek sömürüsünün tehlikeli boyutlara ulaştığını ifade eden Erdem, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: “Türkiye üretim ekonomisinin bir parçasıyken, bilerek ve istenerek neoliberal tüketimciliğin ve sömürü düzeninin açık pazarı haline getirildi. Ülkemizi sıcak para ekonomisine mahkûm edenler, artan tüketimciliğin faturasını üretimi gerçekleştiren işçi ve emekçilere kesti. Göstermelik bir asgari ücret zammı yapıldı, ancak zamla verilen para, vergi ve hizmet zammı yapılıp misliyle geri alındı. İşçiler ve emekçiler borçlandırılarak daha fazla sömürü sistemine bağımlı hale getirildi.
İktidar hayatın her alanında gerçekten üretenleri ve emekçileri hedef almaya devam ediyor. Fabrika üzerine kurulu bir sömürü sisteminden, toplumun fabrikaya dönüştüğü neoliberalizm sistem AKP’yle derinleştirildi. Artık işçi kavramının kendisini de değişmekte ve toplumsal işçi kavramına dönüşmektedir. Bu nedenle sömürü düzenine karşı mücadeleyi gündelik yaşamın içinde yeşertmek gerekiyor. Bu yüzden 1 Mayıs mücadelesi, fabrika veya atölyedeki çalışma şartlarının iyileştirilmesinden öte, tüm toplumsal yaşamı dönüştürme mücadelesidir.”
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.