Erdoğdu cari işlemler açığı ve ödemeler dengesine ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Cari işlemler açığını”, kabaca ülke olarak kazanılandan daha çok giderin olması anlamına geldiğini ve “cari açık finansmanının” da, ülke olarak başka ülkelere borçlanmak veya varlıkların yabancılara satılması anlamına geldiğini belirterek, geçen yılın ilk 8 ayında 22 milyar dolar olan cari açığın 27 milyar dolara yükseldiğine işaret etti.

“Cari işlemler dengesinin ilk 8 aylık performansının geçen yıldan kötü olmasından daha önemlisi, ödemeler dengesinin finansman tarafındaki bozulmanın ürkütücü boyutta olmasıdır. Geçen yıl aynı dönemde ülkeye 33 milyar dolar net dış kaynak girişi olurken, bu yıl bu rakam 25 milyar dolara geriledi” diyen Erdoğdu, bu durumun kur üzerinde baskı yaratarak yükselmesine sebep olduğunu, rezervlerimizi erittiğini ve yabancı yatırımcıyı çeken tek şeyin yüksek faiz olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

“Dışarıdan gelen taze kaynak, cari işlemler açığının finanse edilmesine yetmediği gibi gelen kaynağın niteliği de kötüleşti. Yabancıların gayrimenkul alımı şeklindeki doğrudan yatırımları artarken, ekonomi açısından anlamlı olan gayrimenkul dışındaki yatırımlarında keskin bir düşüş yaşanıyor. Yabancıların gayrimenkul dışındaki doğrudan yatırımları yüzde 35 gibi sert bir düşüş yaşadı. Sıcak para girişinde ise ciddi bir artış var. İlk 8 ayda yabancıların mevduat, hisse senedi ve bono yatırımlarından oluşan sıcak para girişi geçen yıla göre yaklaşık yüzde 42 artarak 20 milyar dolara çıktı.”

PARA YÜKSEK FAİZE KOŞUYOR

Yüksek faize koşan sıcak paranın ağırlığının daha da artmasının, ekonomide kırılganlığa ve kurdaki oynaklığa neden olduğunun altını çizen Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi:

“Artan kur riski, yüksek açık pozisyon nedeniyle işletmelerin artık uzun vadeli dış kredi almakta çok zorlandıklarını gösteriyor. Bu yüzden artan kısa vadeli dış kredi miktarı, şirketler cephesinde dış finansman ve kur duyarlılığı sorunlarının katlanmasına yol açıyor. Bu gelişme, yabancı yatırımcıların Türkiye’yi artık daha riskli gördüklerini ve getirdikleri dövizi her an geri çekebileceklerini de gösteriyor. Sıcak paranın ülke finansmanında bu kadar önemli bir hacme ulaşması büyük bir risk.AKP rejimi günü kurtarmak adına bu konuda seçici bir politika izlememiş, gelen her sıcak paraya kapı açmış, doğrudan yatırımları umursamamış ve sonuçta Türkiye sıcak paranın her tür kaprisine ve tuzağına açık bir ülke durumuna gelmiştir.”

DİKEN ÜSTÜNDE TÜRKİYE

Yaşanan son vize kriziyle bir kez daha, sıcak paranın anında çıktığını bu nedenle özellikle devlet kağıtlarına yatırım yapanları tutabilmek için faizlerin yükseltildiğini anlatan Erdoğdu sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye’nin müzmin cari açık probleminin yanında, özellikle sıcak paraya dayandırılmış dış finansman modeli tökezledikçe kamu maliyesi de hızla bozuluyor. Ekonomi cari açığın yanında kamu açığı problemiyle de yüz yüze geliyor. Buna çözüm bulunamaması halinde, sürecin bankacılık kesiminde de önemli hasarlara yol açması kaçınılmaz. Şubat- Ağustos 2017 arasında cari açığın finansmanı için kullanılan 25 milyar dolarlık dış kaynağın neredeyse yüzde 74’ü sıcak para. Sıcak paraya bu ölçüde bağımlılık Türkiye’yi diken üstünde tutuyor. Riski gördüğünde çıkabilen bu spekülatif sermaye ne yazık ki ülkeyi anında sarsacak bir konuma erişti.”