Tüm Yerel Sen'den 'sürgün' protestosu

EGE'NİN SESİ- İzmir Büyükşehir Belediyesinde yaşandığı iddia edilen sürgünler dolayısı ile Tüm Yerel Sen İzmir 1 Nolu Şube, Konak SGK İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.

Açıklamaya, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu İzmir İl Temsilcisi, 2 Nolu Şube başkanı Tamer Yiğit Güler, Tüm Yerel Sen Genel Denetleme Kurulu Üyeleri Mustafa Özkeskin, Ergül Gülmez Eğitim İş 1 Nolu Şube başkanı Adem Yıldırım ve Büro İş Şube yöneticisi Nuri Tombaklar katıldı.

"Sürgünler bizi asla yıldıramaz"

Altıner, açıklamasında İBB yöneticilerinin seslenerek şu ifadeleri kullandı:

"İZSU Genel Müdürlüğü’nde işyeri sendika temsilcimiz Eyüp Genç arkadaşımızın hem de işyeri sendika temsilcisinin yeri değiştirilemeyeceğinin bilinmesine rağmen Konak ana binada bulunan vezneden Yeşilyurt’ta bulunan vezneye hukuksuz bir şekilde gönderilmesinin üzerinden 1 ay bile geçmeden yeni bir sürgün durumuyla daha karşı karşıyayız.

İzmir Büyükşehir Belediyesi  İşletme İştirakler ve Yerel Hizmetler Dairesi Başkanlığı  bünyesinde bulunan Dikili ve Çeşme Yerel Hizmet müdürlüklerinde çalışan üyelerimiz 27 Aralık 2017 tarihli yazı ile birbiriyle yer değiştirilmek suretiyle sürgüne gönderilmişlerdir.

Dikili’de görev yapan üyemiz Duygu Alo Çeşme’ye, Çeşme’de çalışan üyemiz Esat Süleymanoğlu’da Dikili’ye gönderilmişlerdir.  Çeşme ve Dikili ilçelerimizin arasında 230 km mesafe vardır.

Bu değişikliğin bir ihtiyaçtan kaynaklanmadığı da açıkça ortadadır. Çünkü üyelerimizin her ikisi de aynı görevi yapmakta ve tahsildar olarak çalışmaktadırlar. Gelen tahsildar, giden tahsildar bu nasıl bir iş anlamak mümkün değil. “Ben Yaptım Oldu” anlayışıyla yöneticilik yapılır mı? Bu durumun yaşandığı her iki müdürlüğün de üyelerimizden en çok sorun gelen müdürlükler olması bir tesadüf müdür?

Dikili Yerel Hizmetler Müdürü Dikili’deki üyelerimizi canından bezdirmiştir. Her çalışanın dinlenme hakkı yasa ile güvence altına alınmasına rağmen, burada çalışan arkadaşlarımızın dinlenme hakkını kullanma isteği bile bir lütufmuş gibi kendilerine sunulmak istenmiş öğle yemeği araları dahi problem olmuştur.  Resmi tatillerde görevli olan üyelerimizin baki olan izin hakları kullandırılmamıştır.

Dikili Yerel Hizmetler Müdürü’nün emekçileri incitecek bir şekilde onlara adı soyadıyla hitap etmeyi tercih ettiği,  çalışanlara bağırıp çağırarak onları sindirmeye çalıştığı, ben gelince ayağa kalkacaksınız, her defasında sayın diyeceksiniz gibi ifadeler kullanarak üslubuna dikkat etmediği, bir evrakta yanlış yapıldığında ilgili memur arkadaşımıza evrakı üzerine atar parçalarım gibi ifadeler kullandığı, çalışanlar bir sorunu dile getirse sizi başka yerlere sürerim, memuriyet hayatınızı yakarım benim arkamda Aziz Kocaoğlu var şeklinde konuşma ve davranışları olduğunun öne sürülmesiyle kendisini sendika olarak defalarca konudan haberdar ettik ve iş barışının bozulduğu uyarısında bulunduk. Öyle ki burada çalışan memurların bize konuları aktarırlarken bile çekindiğini ve korktuğunu gözlemledik.

Yine sürgünün yaşandığı bir diğer yerde Çeşme Yerel Hizmetler Müdürü, burada çalışan üyelerimizi bulundukları yerdeki camın kirli olmasından kaynaklı uyarıda bulunduğu sırada vatandaş ile işlemi devam ettiği için bir üyemiz kendisine oturduğu yerden cevap verince masaya yumruğunu vurup 'ayağa kalk lan' diye bağırmış üstüne 'benimle düzgün konuşacaksın lan' diyerek hitabını sürdürmüş, üyemizin de 'bana lan diye konuşamazsınız' demesi üzerine, 'lan diyorum işte lan sen nerede sen nerede oturuyorsun seni Kınık’a sürdürürüm. Bana gücün yetiyorsa 17. 30 da gel yanıma görüşelim' tehdidinde bulunmuş ve konu hem adli hem de idari makamlara iletilmiştir.

Tüm bu gelişmelerden her iki müdürlüğün bağlı olduğu  İşletme İştirakler ve Yerel Hizmetler Dairesi Başkanı ‘da haberdar edilmiştir. Emekçiler daire başkanından tüm bu konular hakkında gereğini yapmasını ve iş barışını sağlamasını beklerken, daire başkanı bu iki sürgünün altına imza atmaktan çekinmemiştir. Daha önce de birçok yerde emekçilerden en ufak bir olayda savunma alan daire başkanı bizi şaşırtmamıştır.

Memura ceza vermekten çekinmeyenler, Dikili ve Çeşme Yerel Hizmet Müdürleri hakkında nasıl bir idari işlem tesis edeceklerini merak ediyoruz.

Zaten disiplin cezası verdiğiniz üyelerimize 2. bir ceza vermek ne kadar insaflıdır? Bu nasıl bir idareci mantığıdır ki buda yetmezmiş gibi bir de, sorunlarını sendikaya aktarıyor diye Çeşme’ye 230 km öteye 3 -4  saatlik yol gitmeye zorluyorsunuz? Ailelerini de cezalandırıyorsunuz. Çocuğunu okulundan, öğretmeninden, arkadaşlarından ayırıyorsunuz. Aile birliğini derinden sarsan bu uygulamalar zulüm değildir de nedir? Bunun Akp zihniyetinden farkı nedir?

Dikili’deki üyemiz bir de belediyenin lojmanında oturuyor, eşi epilepsi hastası aynı zamanda Dikili Devlet Hastanesi’nde hemşire. Ne yapacak bu adam? Ceza verdiniz. Lojmandan çıkmaya zorladınız. Emekçiyi sürgün etmekle elinize ne geçecek?

Çeşme’deki üyemizi de Dikili’ye gönderdiniz. Bu insanlar evli, çocukları var. Aile düzenleri var. Bu vicdansızlık değildir de nedir?

Çeşme’den Dikili’ye ulaşmak için sabahın köründe araç nereden bulacak bu memur? En erken kalkan otobüs Urla’ya saat 6.00 da hareket ediyor.   Çeşme’den İzmir’e belediye otobüsü dahi yok. Ya da Dikili’de oturan arkadaşımız Çeşme’ye nasıl gelecek ?

Bu arkadaşlarımızı işe alırken göreve başladıkları ilçede ikameti zorunlu kılan siz değil miydiniz? Bu emekçiler düzenlerini buna göre kurmadılar mı?

Bu açıkça çalışanlara gözdağı vermektir. Bu insanlık dışı bir uygulamadır. Biz bu baskı, sindirme, yıldırma ve sürgün politikalarına başka belediyelerden alışığız. Sosyal demokrat bir belediyede emekçilerin oradan oraya sürgün edilmesi asla kabul edilemez.

Üyelerimizin hak ve çıkarlarını korumak için her türlü mücadeleyi vermekten çekinmeyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bu keyfi ve hukuksuz uygulamalara karşı da sendikamız gereken hukuki mücadeleyi başlatarak, üyelerimizin ve ailelerini yalnız bırakmamıştır.

Aziz Başkanımıza sesleniyoruz! Belediyemize yakışmayan bu sürgün olayı ile ilgili ilgili bürokratları uyarmasını görmek istiyoruz. Belediyemiz emekçilerin sürgünüyle değil, İzmir’imize hizmetleriyle anılmaya devam etsin.

Duygu ve Esat arkadaşlarımız yalnız değildir! Şu iyi bilinmelidir ki baskılar, sürgünler bizi asla yıldıramaz. Emekçilerin birlik ve dayanışması her şeyin üstündedir."