Yukarı
297876

Nehrin bir yakası cennet bir yakası cehennem!

25 Eylül 2020 08:41

Japonların 1937’de büyük bir orduyla Çin’e saldırısını ve 800 askerin sembolik direnişini konu alan iddialı film, Şanghay’ı değilse de gişe rekorları kırarak Çin sinemasını kurtardı!

Babasını hiç tanımadan, savaşta kaybetmiş biri olarak, savaş filmlerinden uzak dururum, çok iddialı değilse pas geçerim. Ama bu film hakkında çok şey söylendi ve konuşuldu. Bir kere Hollywood’un değil, Çin’in süper prodüksiyonlu, iddialı filmi. Guan Hu’nun yönettiği film, Asya’nın tamamen IMAX kameralarla çekilen ilk ticari filmi.

Görselliğinin müthiş olacağı belliydi, ki öyle. Başlangıcından bitimine 10 yıllık bir serüveni, 80 milyon dolarlık devasa bir bütçesi, çoğu Çin sinemasının en iddialı aktörleri olmak üzere kalabalık bir kadrosu var.

Film, 1937 Ekimi’nde Japonların Çin’e tarihi saldırısını, “büyük ve güçlü bir orduyla 3 günde Şanghay’ı alırız” iddiasını, şehrin tam da kıyısında bir nehrin iki yakasındaki karşılaşmayı anlatıyor.

Japon ordusu, güçsüz ve yıpranmış, üstelik kendi içinde milliyetçi ve komünist diye ikiye bölünmüş Çin ordusunu iyice sıkıştırmış, kenti bombalayarak mahvetmiş, ancak anlaşmalar gereği “Uluslararası Bölge”ye dokunmuyor! Nehrin bir yakasında yerle bir olmuş, sokaklarında ölülerin üzerinde farelerin gezindiği bir harabe dururken, diğer tarafında bu trajediyi, sanki gerçek olmayan bir film izliyormuşçasına ve bize bir şey olmaz güveniyle izleyen bir grup Çinli, yiyip içip kumarhanede eğlenmeye devam ediyor. Bunlar hain diyelim ama daha hainleri var: Avrupalılar! İngilizi, Belçikalısı, kurumlarına haber geçen gazeteciler, olayı “tarafsız ve bağımsız” gözle izleyen askeri gözlemciler, nehrin hemen karşısında bir buğday deposunda son kalan direnişçilerin kırılmasını bekliyor!

Onlar, yani milliyetçi savaşçılar ise aralarına son anda kattıkları, ölmekten ve öldürmekten ölesiye korkan bir grup köylüyle birlikte, albaylarının emrinde her an ölmeye, ama daha çok da hayatta kalmaya savaşıyor, çünkü direniş ne kadar uzarsa, uluslararası camia müdahale edebilir ve Çin ordusu toparlanıp savaşın seyri değişebilir. İşte bunun için hepsinin ölümü pahasına direnen askerlerin hikâyesi bu.

COVİD SAYESİNDE SANSÜRÜ AŞTI

Filmin tabii ki savaşın acımasızlığını, ölümün soğukluğunu, insanın doğal olarak ölmekten ve bir o kadar da öldürmekten korktuğunu gösteren barışçıl felsefesi yok değil, ama baskın ve belirgin tema, vatan savunması bağlamında yüceltilen milliyetçilik. Ki bu aslında Çin tarihi açısından da bir tartışmaya yol açıyor. Söz konusu olan askerler, o tarihteki milliyetçi grup. Ve Japonlara karşı komünistlerle birlikte değil, İngiliz ve ABD’nin desteğini almaya çalışarak savaşıyorlar.

Film bu yüzden Çin’de siyasi bir tartışmaya da yol açtı. Ülke, ekonomik açıdan her ne kadar kapitalist sisteme geçtiyse de Çin Komünist Partisi tarafından yönetiliyor ve partinin özellikle asker kökenli üyeleri, filme, milliyetçi gruba fazla güzelleme yapıldığı gerekçesiyle tepki gösterdi. O kadar ki film, hazirandaki Şanghay Film Festivali’nin açılışında gösterilemedi.

Ancak sonrasında patlayan Covid salgını, Çin sinema endüstrisini de vurup yeni filmler üreti- lemeyince, elde var bir, bu film sansür engelini kırdı ve gösterimine izin verildi. Ağustosta pandemi kısıtlamaları engelini de aşarak gösterime giren film, halkın çok büyük ilgisiyle karşılaştı ve gişe rekorları kırmaya başladı.

Şimdiden 350 milyon doları aşan bir hasılat elde edildi, 2020’nin en çok hasılat yapan filmi olması da bekleniyor, böylece prodüktörleri de büyük bir nefes aldı, 800 asker sadece Japon ordusunu değil, sansürü ve Covid’i de yendi!

İNSANİ DRAMLAR

Filmin sinema dili açısından etkileyici yanı, insan hikâyelerinin tek tek işlenişindeki özen. Karakterlerin muhteşem oyunculuğu, sanat yönetmeninin “Cehennem” bölümünün perişanlığına karşın “Cennet” bölümündeki lüks, ihtişam, debdebenin sürüyor olmasını siyah ve beyaz kadar belirgin göstermesi. Tabii ki ölüm, yaralanma, oluk oluk akan kan, film boyunca çok sıradan.

Ancak “Cennet” bölümündeki umursamaz insanların karşı kıyıdaki drama daha fazla kayıtsız kalamayarak yavaş yavaş bir değişim geçirmesi ve hepsinin gözyaşlarıyla askerlerin yanında yer alması hayli dramatize edilerek gösteriliyor. Kahramanlık hikâyeleri sanki fazla abartılıyor; bana Fransız askerlerinin tablolara konu olan Waterloo Savaşı’ndaki sancak muhafızlarının bayrağın etrafında toplanıp teslim olmaktansa öldürülmeye razı oluşlarını anımsatan sahnenin benzeri burada terasa çekilen bayrak etrafında gerçekleşiyor, öleceklerini bilmelerine rağmen bayrağı yere düşürmemek için verdikleri mücadele sahneleri, çok dramatik.

Sihang Deposu’nda sıkışıp kalmış, ölümüne savaşan askerlerin kalabalık hücum, kaçış, savaş sahneleri de büyük bir başarıyla çekilmiş. Bir savaş filmi, elbette siyasi mesajlar içerir, aşk filmi değildir. Büyük paralar harcanarak rejime rağmen yapılmış milliyetçi bir film! Halk da milliyetçi filmleri sever.

Cumhuriyet



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

64 sanatçıdan 1 Mayıs çağrısı

64 sanatçı 1 Mayıs'ta kutlamaların tarihi adresi olan Taksim Meydanı'na konulan yasağın kaldırılmasıyla ilgili bir açıklama yayınladı. "Taksim Meydanı 1 Mayıs alanıdır. Hiçbir yasak bu ge...

TRT dizisi setindeki taciz için karar!

Geçen 31 Ağustos’ta TRT’nin Gönül Dağı dizisinin ekibinin arasında iki çalışan arasında yaşanan taciz davası karara bağlandı. Gönül Dağı dizisi setinde saç asistanı Zeynep Çetinkaya'yı ta...


Denizin ‘uzaylılarına’ yakından bakış

Oscar Ödüllü yapımcı ve yönetmen James Cameron imzalı yeni belgesel serisi “Ahtapotların Gizemli Dünyası”nın 22 Nisan Dünya Günü’nde National Geographic WILD’de üç bölümü birden yayımlanm...

ODTÜ'lüler geleneklerine sahip çıkıyor

Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin (ODTÜ) kayyum rektörü Verşan Kök'ün, 30 yıldan uzun zamandır öğrenci toplulukları tarafından düzenlenen bahar şenliğinin hem süresini kısalttı hem de şen...


Rami Kütüphanesi’nde 23 Nisan coşkusu

İp atlama, çuval yarışı,  müzikli eğlenceler, tiyatro gösterileriyle beraber çocukların mutlu olması için yüz boyaması yapıldı, balon, bayrak, pamuk şeker, macun ve kekler dağıtıldı. Bunu...

BİDEV’den çocuklara 23 Nisan hediyesi

BİDEV, bağımsızlık mücadelemizin sembolü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 104. Kuruluş yıl dönümü ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Eg...


Prof. Dr. İlber Ortaylı İZKİTAP Fest’e konuk oldu

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde bu yıl Kültürpark’ta açık alanda düzenlenen İZKİTAP Fest - İzmir Kitap Fuarı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda büyük bir coşk...

Netflix'in popüler dizisi Wednesday'den yeni detaylar geldi

Netflix'in en çok izlenen dizilerinden biri olan Wednesday, ikinci sezonu için çalışmalara devam ederken oyuncu kadrosuna bir ismin daha katıldığı haberi geldi. 2022 yılında Netflix'te il...


23 Nisan’da Konak’ın müzeleri doldu taştı

Konak Belediyesi’nin Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi başta olmak üzere, kentin işlek noktalarındaki butik müzeleri 23 Nisan’da da kapılarını çocuklar için açık tuttu. Bayramlarını kü...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tuvana Türkay hastanelik oldu

Oyuncu Tuvana Türkay hastane odasından fotoğraf paylaşarak takipçilerini sağlıkları konusunda uyardı. 'Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi' adlı dizide oynayan Tuvana Türkay hastaneye kaldırıl...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bilimsel araştırma: Aspirinin kolon kanserini nasıl önlediği belirlendi

Her gün aspirin kullanmanın kolon kanserini önlediği biliniyor ancak nedeni şu ana kadar belirsizdi. Yeni bir çalışma, artık aspirinin kolon kanserine karşı nasıl etki ettiğinin anlaşıldığını ortaya koyuyor. Cancer dergisinde 22 Nisan'da yayınlanan bulgulara göre, aspirinin vücudun kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini artırdığı görülüyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR