Yukarı
1

Sinan Kara

Namus ve Şeref!…

30 Aralık, 2017

   İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yaptıklarıyla yine gündemde. Yanlış anlamayın yaptıkları derken, öyle kentin önünü açacak iş, güç, yatırım falan filan değil, siyasi ayak oyunlarıyla bir kez daha CHP’lilerin gündeminde.

   Yine bildik hikayeler. Bir İl Başkanlığı süreci ve yine eskisi gibi  bir türlü vazgeçmediği “böl parçala yönet” taktikleri. Dile kolay, aralıksız olarak İzmir’de 15 yıldır CHP’yi dizayn etmekle zamanını geçiren Kocaoğlu’nun bıkmak doymak bilmeyen kişisel hırslarına karşı yine herkes isyanda.

   Bir süre önce Belediyedeki makamında İlçe Başkanlarını toplayan Kocaoğlu “Sizin adayınız kim?” diye sormuş, bazı ilçe Başkanları da “Şu an bizim adayımız yok. Siz bizi buraya çağırdınız, sizin aklınızda birileri var mı?” diye cevap vermişti. Kocaoğlu ise “Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki benim aklımda bir aday yok!” diye İlçe Başkanlarına yanıt vermişti.

   Ancak gelin görün ki, bu namus ve şeref sözünün üzerinden henüz birkaç gün bile geçmeden, Kocaoğlu kurnazca bir hamle yaparak, adayı olan Deniz Yücel’i bir dayatma olarak örgütün önüne koydu. Ve örgüt karıştı. Birçok partili “Hani Namus ve şerefi üzerine yemin etmişti. Artık bıktık bu adamın kişisel hırslarından ve ayak oyunlarından” diyerek tepki göstermeye başladı.

   Sonuna kadar haklı bir tepki.

   Öncelikle, kendisine üç dönem Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi son derece önemli bir görev verilen birisi, kolay kolay “Namus Şeref” üzerine yemin etmemeli, ederse de bunun arkasında durmalı. Durmazsa da sonucuna katlanmalı.

   Ama görülen o ki, Kocaoğlu bu sözün arkasında durmadı. Böylelikle hem diğer partilere, hem de kendi partisinin içerisindeki karşıtlarına da önemli bir koz vermiş oldu.

   Düşünün ki, birkaç gün sonra o İl Kongresinin yapılacağı salonda, kürsüye birileri çıkıp “Hani bu işlere bulaşmayacaktın. Hani adayım yok demiştin ve namus şeref sözü vermiştin. Neden bu sözlerini yuttun?” derse, Kocaoğlu buna acaba nasıl bir cevap verecek?

   Belki kendince bir manevra ile bu ağır soruyu geçiştirebilir ama şöyle de bir gerçeklik var ki, bu söz herkesin hafızasına zamk gibi yapıştı. Kocaoğlu’nun böyle bir derdi olmayabilir ama kendi adıma söyleyeyim, son derece ciddiyeti ve sorumluluğu olan böyle bir sözü kimseye vermem ama verip arkasında duramazsam, inanın toplum içerisine çıkmaya utanırım. Hatta gurur yapar, kendi kendimi yer bitiririm.

   Ne diyelim herkesin ahlak anlayışı farklı ve birbirini tutmuyor. Bunun gereğinin yerine getirilmesini de Kocaoğlu’ndan değil, CHP’lilerden beklemek gerekir. Bu parti böyle bir durumu içerisine sindirebiliyorsa bize söz düşmez. Bilmem anlatabildim mi?!

   Gelelim Deniz Yücel olayına…

   Bu arkadaşın adaylığına Buca’da birlikte görev yaptığı kendi arkadaşları bile karşı. Görüşlerini aldıklarım “2019 gibi riskli bir sürece, tecrübeden yoksun birisiyle gitmek CHP için intihar olur!” diye yakınıyor. Öyle ki sadece Yücel’in arkadaşları değil, Kocaoğlu’nun yol arkadaşı Alaattin Yüksel bile bu duruma isyan edenler arasında.

   Peki ya örgüt?

   CHP İzmir Örgütü, Kocaoğlu’nun paraşütle indirdiği bu aday için son derece öfkeli. Yapılan toplantılarda Örgütün görüşlerine önem verdiği algısını oluşturup, sonrasında ters köşe yaparak aday çıkaran Kocaoğlu’na birçok İlçe Başkanı ateş püskürüyor. Buna CHP Genel sekreteri Kamil Okyay Sındır’da dahil.

   Bundan sonra ne olur?

   Kocaoğlu’nun Genel Merkeze rağmen bu menevrayı yaptığı anlaşılıyor. Çünkü Genel Sekreterin tepkisi de bunu gösteriyor. Bu dayatmaya ayrıca Milletvekilleri de oldukça tepkili. Örneğin Tacettin Bayır’ın Kocaoğlu ile ilgili “İl delegelerinin özgür iradesine ipotek konuluyor. Aday olan çıkar delegenin kantarına… Bunu bir belediye başkanı yapamaz. Ben vekil olarak Büyükşehir’in bürokratını seçebiliyor muyum? Bıraksın da il başkanı ve yönetimini biz seçelim, örgüt seçsin.” sözleri buna en yakın örnek.

   Özetle, bu Salı günü İlçe Başkanlarının kendi aralarında yapacağı toplantı oldukça önem kazanıyor. Ayrıca Kocaoğlu’nun da yarın ilçeleri dolaşacağı ve il delegeleriyle konuşacağı belirtiliyor. Sonucunu göreceğiz.

   Evet, bir tarafta Aziz Kocaoğlu ve emrindeki bazı İlçe Belediye Başkanları, diğer tarafta Genel Merkez, İzmir Milletvekilleri, dayatma karşıtı Belediye Başkanları ve Örgüt var. Bakalım örgüt bu dayatmaya teslim mi olacak, yoksa gereken özgür iradeyi ortaya mı koyacak. Namus ve şeref sözü bazıları için çok önemli olmayabilir ama örgütün namusu söz konusuysa, böylesine bir aşamada buna halel getirmemenin sorumluluğu da İlçe Başkanlarına düşer. Benden söylemesi...

 

Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize hak, hukuk ve adalet getirmesi dileğiyle... Mutlu Yıllar!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Güven Hokna'dan açıklama: 'Tuvalet temizledim'

Efsane dizi Yaprak Dökümü'nde hayat verdiği Hayriye karakteriyle hafızalara kazınan oyuncu Güven Hokna katıldığı bir programda hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Hokna, çektiği bir ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Diyet gıdası krizi: Can kaybı artıyor

Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasından yapılan açıklamaya göre, kırmızı pirinç mayası içeren "beni-koji" tüketen bir kişi daha yaşamını yitirdi. Böylelikle şimdiye kadar takviye diyet gıdası "beni-koji" ile bağlantılı ölenlerin sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerin cinsiyeti ve yaşı açıklanmadı. 

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR