Seyit Torun ve Mustafa Tosun CHP’nin başını yakacak…

   Sıkça dile getirdiğim için belki bazı okuyucular kızıyordur ama fikri takip benim mesleki hayatımda olmazsa olmazlarımdandır. Olumlu veya olumsuz yöndeki konuları yarım bırakmak gibi bir lüksümüz yok. Sonuç alınır veya alınmaz, en azından bizler elimizden geleni yapmış olalım.

   Konumuz yine Dikili. Hani şu taciz rezaleti!

   Birçoğunuz biliyorsunuzdur. Dikili’nin CHP’li Belediye Başkanı Mustafa Tosun hakkında ciddi biçimde taciz iddiaları var. Belediyede çalışan iki kadın personel, değişik zaman aralığında ayrı ayrı başlarına gelen olayı dile getirip şikayetçi oldular. Bildiğim kadarıyla birincisi yargıda, bir diğerine ise geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığı soruşturma izni verdi. Her iki olayın sonuçları için takipteyiz.

   Peki, olaylar bu aşamaya gelinceye kadar CHP neredeydi?

   Maalesef kimi yöneticiler umursamadı. Kimileri de bu rezaletin üzerini örtmeye çalıştı.

   Örneğin eski İl Başkanları Alaattin Yüksel, Asuman Ali Güven ve Bedri Serter (Milletvekili oldu) bu rezaleti yakinen bilen isimlerdir. Ama zahmet edipte “CHP’yi küçük düşürmeye hiç kimsenin hakkı yok” deyip, bir partili sorumluluğuyla davranmadılar. Haberimiz yok diyemezler çünkü bizzat bu üç kişiyle de görüştüm. Ayrıca sağır sultanın bile haberi var. Neden el atmadılar kısmına gelince?

   Öteden beri sürekli vurguladığım bir söz var. İl Başkanı olacak kişiler kesinlikle ticaretle uğraşmamalıdır diye. Çünkü bu üçünün de geçmişten bugüne Belediyelerle ticari ilişki içerisinde olduğu bilinen gerçek. Hal böyle olunca, söz konusu Belediye Başkanına veya Başkanlarına dokunmak sizce mümkün mü?

   O Belediye Başkanını korumayıpta gidip çulsuz birkaç vatandaşın hakkını mı koruyacaklar?

   İl Başkanları böyle olunca doğal olarak yukarıdakiler de bu düzene ayak uydurmakta sorun yaşamamış görünüyor. Öyle ya balık baştan kokar!

   Yeni öğrendiğim bir gelişmeyi de anlatayım. CHP’li Vekil Tacettin Bayır ve dönemin Vekili Musa Çam, bir yurtta yaşanan tecavüz olayını araştırmak üzere Dikili’ye giderler. Ne tesadüftür ki bu esnada Belediye Başkanının taciz iddiaları da karşılarına çıkar. Olayın mağduru kadın ve yakınları başlarından geçenleri bir bir anlatır bu iki vekile. İzmir’e dönülür, yaşananlar rapor edilir ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Seyit Torun’a tüm ayrıntılarıyla aktarılır. Sonra ne mi olur?

   Seyit Torun bu olayları hiç duymamış gibi sümen altı yapar ve o Belediye Başkanını koruyarak bu taciz suçlamalarına alenen ortak olmuş olur. Peki, neden korur?

   İddialara göre Seyit Torun’un Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun ile menfaat ilişkileri var. Bu ilişkiler o kadar sıkı ki, Torun ameliyat olduğunda kendisine Dikili’den kadın bir Belediye personelin bakıcı olarak gönderildiğine dair iddialar bile yok değil. Torun’un Dikili’ye gelip krallar gibi ağırlandığı da ayrıca dillerde. Bakın bu iddialar ciddi ve Dikili’de herkes tarafından konuşuluyor. Bunları doğrulamanın yolu, Kılıçdaroğlu’nun olaya el atıp Dikili’ye bağımsız bir heyet göndermesinden geçer. Taciz olayında yaşananlar şimdiye kadar görmezlikten gelindi ama bundan sonra bu pekte mümkün olmayacak gibi. Çünkü İçişleri Bakanlığı dahi bu işin içerisine girmiş durumda. Tosun hakkında yürütülen FETÖ ve çok sayıda yolsuzluk dosyaları da cabası.

   Son olarak, Seyit Torun’un Dikili Belediye Başkanını koruduğunu, olayların başlangıcındaki yaklaşımıyla zaten anlamıştım. Bir telefon konuşmamda “Sinan bey bu olayları fazla büyütmeyelim” yani üzerine gitmeyelim sözü, bir Genel Başkan Yardımcısının o Başkanı korumak adına suça ortak olmak istemesinin, adeta bir gayreti gibiydi. Birileri Sn. Kılıçdaroğlu’nu bu olaylar hakkında ciddi biçimde bilgilendirmeli. Aksi halde bu Başkanın yaptıkları ve ona çanak tutan Seyit Torun’un tavrı fena halde CHP’nin başını yakacak. Benden söylemesi…