AKP’nin yayın organı; Yeni Asır..

   Gazetecilik anlamında eskiden İzmir ve Ege’nin gururu olan Yeni Asır gazetesi şimdi AKP’nin gururu olmuş durumda. Dikkatinizi çekiyordur, bu gazetede AKP ile ilgili olumsuz bir haberi bulabilmek, samanlıkta iğne aramaya benziyor. On yedi yıldır iktidarda olan ve her açıdan ülkeyi batma noktasına getirenlerin, bunlar için hiçbir haber değeri yok. Yağcılık yapmak dışında..

   Bunlar için varsa yoksa CHP’nin yanlışları. Son günlerde birkaç CHP’li Belediye Başkanının yaptığı etik dışı hareketlere taktılar. Tamam, mutlaka haber değeri vardır. Ki o malzemeyi veren Başkanları ve yanlışlarını da elbette yazmak ve eleştirmek gerekir. Tabii ki bu bir mesleki görevdir. Ancak neden aynı mesleki refleks, AKP’li Hükümet veya Belediyeler için geçerli değil?

   Bir AKP’li Belediye Başkanının yaptığı yanlış neredeyse dört CHP’li Belediye Başkanının yaptığı yanlışı bile misliyle katlarken, bu gazetenin ilgi alanına neden girmez?

  Nedeni belli.

  Çünkü iktidarın sesi oldular. Bu yüzden de İktidarın yarattığı havuzdan besleniyorlar. İşte tam da yandaş gazetecilik dediğimiz kavram da budur!

   Bakınız yanlış bir şeyler olduğunda CHP’yi en fazla eleştiren gazetecilerden birisi de benimdir. Ancak bunu yaparken, AKP’nin ülke çapında bıraktığı devasa enkazı da görmezlikten gelmeyi zül sayarım. Yani yanlışın kimden geldiği önemli olmamalı bizler için. Ama bu da şu anlama gelmemeli. AKP büyük yanlışlar yapıyor diye, CHP’lilerin yaptığını da aynı şekilde hoş görmek olmaz. Bütün mesele, yanlışa yanlış diyebilmek. Kim olduğuna ve nereden geldiğine bakmadan!

   Taraflı yayın çizgisinden dolayı Yeni Asır gazetesinin İzmir’de eskisi gibi bir hükmü kalmadı diyebiliriz. Öyle ki, bir CHP’li Belediye hakkında yapılan herhangi bir haber CHP’liler için çokta bir şey ifade etmiyor. Hatta bazı CHP’liler işi “Yeni Asır yazmışsa, bilin ki tam tersidir. Bizim için gurur vericidir” demeye bile getirmiş durumdalar. Tabi buradaki en büyük hata, Yeni Asır’ın “tek taraflı” yandaş gazeteciliğidir. Çünkü itibar kaybetti ve bu nedenle güven vermiyor.

   Bu kış çetin geçecek

   CHP’de kongreler mevsimine doğru gidiyoruz. İzmir’de yine kıran kırana yarışlar izleyeceğiz gibi. Sezon içerisinde olmamızdan dolayı, şu an örgüt içerisinde parçalı bir hava var.

   Buna rağmen, özellikle Kocaoğlu ve ekibinden geriye kalan boşluğa, Kılıçdaroğlu destekli Tunç Soyer ve ekibinin, el altından hakim olmak için çalışmalar içerisinde olduğuna dair iddialar da yok değil.

   Ancak şimdi biraz erken. Bir süre sonra bunu daha belirgin bir şekilde analiz etme durumumuz olacak.

   Özellikle Tuncay Özkan ve ekibinin bu yarışın neresinde yer alacağı da merak konusu. Birkaç üst düzey atamada etkili olsa da, Özkan’ın tabanda karşılığı olmadığı aşikar. Zaten kendisine önceden kalma bir tepki vardı, bu tepki aday belirlemeleri sırasında biraz daha doruk noktaya ulaştı diyebilirim. Örgüte emek verenlerin, yapılan atamalar sırasında ali cengiz oyunlarıyla dışarıda bırakılmasının nedenlerinden birisi olarak tepki görmesi de cabası.

   Bu türden etkili tepkiler alan isimlerin, tabanın gönlünde yer edinmesinin hiçte kolay bir işi olmadığını bilenler de iyi bilir. Yani bazen güç hiçbir şeydir. Bunun örnekleri de mevcuttur.

   Bence bu kış kongreler açısından biraz çetin geçecek. Özellikle eylül sonrası ortaya çıkacak yeni yeni ekipçiklerin nasıl birer ekip haline dönüşeceğine tanık olacağız. Kimler kimlerle beraber olacak, kimler kimleri kafa kola almaya çalışacak hepsini izleyeceğiz.

   Küçük bir hatırlatma yapmadan geçmeyeyim.

Her ne kadar ekipler güç olmaya çalışmak istese de, Genel Merkezden gelebilecek bir talimatın bu güçleri bir anda yerle bir edeceği de elbette unutulmamalı.

   Mesela Kılıçdaroğlu’nun “benim adayım şudur” diye bir çağrı yapması gibi..

   Dediğim gibi henüz erken. Bekleyip göreceğiz..