Yukarı
27

Sabahattin İzcioğlu

Değişim hangisi?

28 Haziran, 2016

            İstesek de istemesek de her şey irademiz dışında değişiyor. Yeni doğanlar büyüyor, büyükler yaşlanıyor. Olumlu olumsuz tüm canlı, cansız varlıklar değişiyor. Değişimin süreç içinde vardığı yerlerde gelişme, dönüşme, yer değiştirme, somut olarak eller tutulur gözle görülür biçimler alabiliyor, buna doğal değişimde diyebiliriz, bu tür değişimi kimse engelleyemediği gibi durduramaz da. ‘’Ayrıca maddeye uygulandığında hareketi değişimin kendisi’’ olarak tanımlayabiliriz. Sözünü etmek istediğim değişimler bunlar değil. Felsefe de yapmak istemiyorum yoksa işin içinden çıkamayız.

            Yaş olarak yarım asırı çoktan geçtim, üçüncü çeyreğe yaklaşıyorum. Çocukluğumda daha doğrusu aklımın erdiği dönemlerden itibaren gittiğim köy kahvelerindeki konuşmaları, insan ilişkilerini, alışkanlıklarını, davranış biçimlerini, sohbetlerini, dünyaya, ülkeye, politikaya bakış açılarını aklıma getirdiğimle şimdiki hem de kentlerdeki kahvelerdeki insanımızın çok fazla değişmediğini görüyorum. İşte sözünü etmek istediğim değişim bu! Teknoloji, bilim değişiyor, gelişiyor, iletişim değişiyor, gelişiyor. Hepimiz bunları kullanıyor, yararlanıyor, bilgileniyoruz. Hatta bunları kullandığımız, bunlardan yaralandığımız için kendimizin değiştiğini zannediyoruz bu tamamen sanrı. Bence, tüm bunların değişimle en küçük bir ilgisi yok.

            Benim de tam ifade edemediğim ve de kendimin de isteyip yapamadığım farklı bir ‘’değişim’’ içeren beklentilerim var.  Yalnız, beklenti olarak değişikliğin zihinlerde olmasının farkındayım. Peki, iyi güzel de bu değişim nasıl olacak?  Sorun burada. Birçok defa, binlerce olaya şahit oldum, dünyayı değiştirmeye kalkanlar bile kendini değiştiremiyorsa, normal sıradan insanlar nasıl zihinlerini değiştirecekler. Kadın cinayetleri, rezil TV dizileri, hamasi, ırkçı, sanat, kültür diye yutturulan programlar, tehditler, korkutmalar, adaletsizler, hukuksuzluklar, güce tapmalar, gerici, tutucu yayınlar v.b. bir toplumda normal karşılanıyorsa, ne oluyor ya diyerek iki dakika düşünülemiyorsa, demek ki yüzyıllardır gerçek ‘’zihinsel değişimi’’ engelleyen bir şeyler var. Zihinsel değişim ancak ve ancak özgür ortamda olur. Bu sadece bizim ülkemizde de değil. Dünyada müthiş acılar yaşanıyor, savaşlar oluyor, açlıktan insanlar ölüyor, ahlaksızlık, kültürsüzlük, hırsızlık diz boyu, insanlar mal gibi alınıp satılıyor, dünya insanlığı veya herkes kendi ülkesinde çıkıp ta tüm bunların gerçek nedenini araştırmadığı gibi, iyi kötü birlik oluşmuş ülkelerinde birliğini bozmaya çalışıyorlar.  Hadi dünya sermayesini elinde tutan 64 aile şirketini, büyük tekelleri, bunların CEO larını, bunlardan çıkarları olan partileri, politikacıları, iktidarları anlıyorum, ki bunlar kendi çıkarları nedeniyle devamlı değişim içindeler. Fakat aç, açıkta olan, işsiz, emekçi, köylünün dünyayı anlamadaki isteksizliğini, değişime karşı direnmelerini, hislerini, duygularını kaybetmesini anlayamıyorum. Acı olanda bu, oyları ile ırkçılık, dincilik uğruna iyi kötü oluşturdukları birlik ve dirliklerini bozuyorlar. İnsanlar görmediğinden, bilmediğinden, otoriteden neden bu kadar korkar? Anlaşılır değil. Her söyleyeni, tartmadan, düşünmeden, sormadan sorgulamadan kabul eden toplumların değişmesi, gelişmesi mümkün mü? Yaratıcı olmak, yeni bir şeyler bulmak, gerçek sanat,  edebiyat yapmak değişim olmadan, özgür ortam olmadan mümkün mü?      

            Sistem yani kapitalizm, her bunalım döneminde ‘’hacı yatmaz’’ gibi zahiri de olsa ‘’değişim’’ uyguluyor ve ayakta kalabiliyor. Maalesef gerçek ‘’değişim’’ yapacak olanlar hala feodal, geri, ırkçı düşünce ile hayatlarını suyun akışına bırakmış kadercilikle yaşayıp gidiyorlar. Gerçekleri düşünmekten bile çekiniyorlar. Yazık, olan gerçek için yırtınan değişimci  aydınlara, gençlere oluyor, her zaman ki gibi.       



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Güven Hokna'dan açıklama: 'Tuvalet temizledim'

Efsane dizi Yaprak Dökümü'nde hayat verdiği Hayriye karakteriyle hafızalara kazınan oyuncu Güven Hokna katıldığı bir programda hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Hokna, çektiği bir ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Diyet gıdası krizi: Can kaybı artıyor

Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasından yapılan açıklamaya göre, kırmızı pirinç mayası içeren "beni-koji" tüketen bir kişi daha yaşamını yitirdi. Böylelikle şimdiye kadar takviye diyet gıdası "beni-koji" ile bağlantılı ölenlerin sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerin cinsiyeti ve yaşı açıklanmadı. 

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR