Yukarı
38

Azimet Gürbüz

Aklımızla bu kadar oynamayin

28 Mayıs, 2016

Uluslararası derecelendirme kuruluşları, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne, İsviçre ve ABD düzeyinde kredi notu vermiş. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bunu Salı günleri tekrarlanan grup toplantısında söyledi. Hadi “siyasi propaganda”dır dedim, unutmaya çalıştım.  Fakat bakıyorum sosyal medyada Sayın Belediye Başkanımıza övgüler düzülerek tekrarlanıyor. Konu halkı bilgilendirmek ve alması gereken hizmetleri unutturma düzeyine taşınmasa,  yine de üzerinde durulmaya değmez der geçersiniz. Aksine belediyelerin sorumluluklarını gizleyen, İzmir'de halkın, alması gereken hizmetleri esirgeyen  bir durum olduğu için, bırakın durumu aydınlatmayı, yahu aklımızla bu kadar da oynamayın demek zorunlu oluyor.  Gerçi biliyorum ki; yine de birleri çıkar darbe dönemlerindeki söylemle; “tam da birlik ve beraberliğimize en fazla  ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, AKP’nin ekmeğine yağ sürecek bu söylemlerden uzak durmalıyız”diyecektir. Evet doğru ama, yeni dünya düzeninin “algı yaratma” yöntemleri de bıktırdı artık. Eğer bizler aklımızı başımıza devşirmezsek bizden esirgenen bazı haklarımızı, birlerinin “beğenisini” arttırmakda  kullanılıyorsa, bizden bu ülke insanın hiç bir beklentisi kalmaz.  Bu durumda bizden ne köy olur ne kasaba. Hatta k/maval dinleyen bir sürüden farkımız olmaz.

Nedir allah aşkına bu “uluslararsı derecelendirme kuruluşuları”?

Çok fazla detaya girmeden anlatmaya çalışayım; Dünya finans çevreleri kısaca dünya “tefeci piyasası” borç vereceği ulusların, kurumların, vb kuruluşların ekonomik durumlarından haberdar olmak için, oluşturdukları “denetim ve bilgilendirme” şirketleridir. Bu şirketler bilgi verecekleri ülke, kuruluş ve ticari oluşumlara “abone” edilerek elde ettikleri bilgi ve değerlendirmeleri belirli bir “ücret” ya da “abone bedeli” karşılığı verirler.  Dünya “finans”/”tefeci” piyasasına, araştırmaları sonucu düzenledikleri raporlar şu bilgiyi içerir genellikle.  Örneğin Türkiye’ye yatırım yaparken dikkatli olun paranızı alamayabilirsiniz. Ya da yatırım yapın ama riskli bir ülkedir” , “kredi faizinizi yüksek tutun”. Ya da çekinmeyin yatırımınızın “hiçbir riski yoktur” şeklinde en yüksekten, orta ve alt düzeye kadar kredi notu vererek durum değerlendirmesi yaparlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verdiği not gibi.

Takdir edersiniz ki; en yüksek notu alan ülke, kuruluş ve şirketler, genelde nakit fazlası olan, kaynak bulma sorunu olmayan, yatırım yapmak ihtiyacı duyduklarında,  ülkelerindeki kaynaklar,  pahalı bulunursa, ya da kendi olanaklarını farklı alanlarda değerlendirdiklerinde avantajlılarsa, dünya “finans”/tefeci” piyasasına başvurarak daha ucuz kaynak sağlamak yolunu tercih edebilirler. Nitekim bizim bütün bankalarımız dışarıdan ucuz kredi bulup bizlere daha pahalı satarak para kazanıyorlar.

Peki; İzmir Büyükşehir Belediyesi nasıl oluyor da, İsviçre ve ABD düzeyinde yüksek kredi notu alıyor? Nakit fazlası mı var? Bizim bilmediğimiz BİT olarak adlandırılan Belediye İktisadi Teşekkülleri çok kar mı ediyor? Ya da ortak olduğu oteller, termal enerji şirketleri para mı basıyor? İzban ve İzmir Metro çok mu para kazanıyor? Otobüs İşletmeleri, İZSU kar içinde  yüzüyor da, İzmir Büyükşehir belediyesi o nedenle mi bu kadar cazip hale geldi?  Böylesi bir durum olduğuğunu sanmıyorum. Eğer böyleyse bu çok vahim. Demek ki BŞB’si bize, suyu, otobüsü, metroyu, termal suyu, fahiş fiyata satıyor ki, bunun sonucu sürekli kasasında para var,  borç ödeme kabiliyeti yüksek, bu nedenle de “derecelendirme” kuruluşlarından “aferin” alıyor. O halde parası var hizmet vermiyor.  Peki o değilse  neden otobüslerde, İzbanda, Metroda insanlar birbirlerinin nefesini soluyarak yolculuk ediyor? Neden isanlar,  bırakın boş yer bulup  oturmayı ayakta birbirlerine yaslanmadan yolculuk edemiyorlar?  Eğer bu zorluklara  katlanıyorlarsa, Belediyenin kıt olanakları var sanıyorlar.  Ama öyle değilmiş. Demek ki; bir eli yağda bir eli balda.

Oysa BŞB’lerinin Belediye kanununa göre tahsil ettiği vergi, elektrik üzerindeki pay vb gelirleri var. Bu gelirlerini de o şehirn öncelikle alt yapısına, şehirde yaşıyan insanların çağdaş değerler ölçülerinde rahat yaşıyacağı, kültürel tatminleri üst düzeyde alabilecği, bir şehir yaratmak için harcamalıdırlar.

İsviçre ve ABD düzeyinde borç ödeme gücü olan bir belediyenin ekonomik işletmelerinden kar elde ediyorsa, demek ki; hizmeti pahalıya satıyor. Yasalar gereği genel bütçeden tahsil ettiklerini şehrin insanlarının rahatı ve kolay yaşamı için harcamıyor demektir. O şehirde yaşayanların haklarını gereği gibi sağlayamayıp mağdur ediyor demektir.

Şimdi insanların direk ve dolaylı mağduriyetlerini göz ardı ederek bakın en yüksek kredi notunu biz aldık demek, basit bir ifadeyle  buna, “kişilerin algılarını parlatmak” denir.  Oysa zaten İzmir’in reklam panoları Belediye Başkanlarının resimleriyle süslü. O da halkın parası.

Efendim İzmir BŞB Türkiye'de en çok arıtma tesisi yapan belediye. Tamam da kardeşim o parayı zaten her ay su faturasıyla İzmirli ödüyor. Hatta çok da merak ediyorum, bu yolla tahsil edilen paranın ne kadarı arıtmaya yatırılmış, ya da Belediye ne katkı koymuş bu yatırımlar için?

Hergün onlarca “turistik tur otobüsü” ağırlayan Eskişehir’e neden İsviçre ile ABD düzeyinde kredi notu verilmiyor.? Aklımızla fazla oynamayın ayıp oluyor.

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

'Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin'

Ünlü oyuncu Aslı Enver ile eşi Berkin Gökbudak tatile çıktı. Bir mekanda çekildiği kareleri sosyal medyadan paylaşan Aslı Enver, pozuna "Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin" not...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Doğada vakit geçirmek cilde olumlu etki ediyor

Araştırmacılar, doğada vakit geçirmenin bağırsak ve cilt sağlığı ile yakından ilişkisini inceleyerek, yeşil alanların insan mikrobiyotasını artırdığı sonucuna ulaştı."Environmental International" isimli dergide yayımlanan makalede, araştırmacılar, ABD ve Avrupa'da kaleme alınan 20 çalışmayı inceleyerek doğa ile insan sağlığı arasındaki yakın bağı ele aldı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR