Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Kutuplaşma Ayracı…

28 Ocak, 2017

Türkiye’de sosyal ve siyasal gerilimlerin, çatışma ve bölünmelerin arttığına dikkat çekmek istiyorum.

Özellikle toplumsal kesimler üzerinden siyasi kutuplaşmaya dayalı siyaset hesabı yapanların sayısı da artıyor!

Kutuplaşma; “Birbirine karşıt gruplara ayrılmak, bir toplulukta düşünce, görüş, sosyal ve siyasal konum ve tavır olarak iki karşıt grupta yoğunlaşma” olarak tanımlanıyor!

Kutuplaşma ayracımız; “Evet mi, Hayır mı…”

Halkın arasında “Evetçiler ve Hayırcılar” olmak üzere iki ayrı kutuplaşma yaratıldı…

Vatandaşın bir kısmı ortalık güllük gülistanlık olacak, ekonomi düzelecek, terör bitecek vs. beklerken, bir kısmı da ülkede her şey bitecek, Cumhuriyet sona erecek, dikta rejimine kapı açılacak endişesinde.

Bir kısmı da “Başkanlığın yararlı olabileceğini ancak mevcut değişiklikle bunun mümkün olamayacağını ifade ediyor!”

Referandumda hayır oyu kullanıp sonucun evet yönünde çıkacağını savunanların gerekçeleri 1 Kasım seçimleri nedense!..

İktidar ne yapar eder anayasa değişikliğini kabul ettirir düşüncesi hâkim.

Bu tartışmalar sosyal medyada olanca hızıyla tartışma platformunun acımasız silahı olmaya devam ediyor.

Karşıt görüşlülerin paylaşımlarını incelediğimde her seçimde her oylamada olduğu gibi toplumdaki bölünmüşlük, artan kutuplaşma toplumsal huzura ve insan ilişkilerine zarar veriyor...

Bu yöntemle kimi algı yaratmaya çalışıyor, kimi de kendi siyasi operasyonuna zemin…

Kutuplaşmadan beslendiğimiz ve aklı-selim düşüncelerle radikal bir değişikliğe uğramadığımız sürece kutuplaşmalarımızın devam edeceği kanaatindeyim.

Sıklıkla yakınılan ve “kutuplaşma” olarak nitelendirilen yöntem, olgu yapısal bir sorunun neticesidir. Bu nedenle siyaset; ilke, program ve düşünceler çerçevesinde yapılmadıkça, 'kutuplaşma' iktidarlar ile karşı cepheler arasındaki temel ilişki biçimi olmayı sürdürecektir.

Siyasî hayatımızda uzun bir geçmişi bulunan "kutuplaşma", siyasetin yapılanma ve örgütlenme biçiminden kaynaklanan yapısal bir sorundur. Liderlerin buluşarak "ortamı yumuşatmaları" benzeri girişimlerle çözülmesi mümkün olmayan bu soruna cevap verilebilmesi ise ciddî bir dönüşümü gerekli kılmaktadır.

Türkiye’deki kutuplaşmalar sadece basit, yüzeysel, güncel politik tartışmalara, sebeplere dayanmamaktadır. Ne yazık ki bu, âdeta geleneksel bir kültür, kronik bir sosyal, siyasal tutum hâline dönüşmüştür.

Yapısal sorunun sebebi olarak da "ilkelere dayalı olmayan, olanları da törpüleyen "iktidara muhalefet temelli siyaset" biçimini sorumlu görüyor. Kutuplaşma, Türkiye'de partilerin ortaya çıktığı 1908 öncesinden başlayarak, iktidara karşı "birleşik cephe" oluşturmanın bir ürünü olarak tezahür ediyor.

Herkes, her kesim diğerlerini, karşı tarafı suçlamakta, kendisinin sosyal ve siyasal bütünleşmeden yana olduğunu savunmaktadır. Bu tartışmalar, suçlamalar içinde gerçekten kimlerin ve hangi kesimlerin kamplaşma ve kutuplaşmaları teşvik ettiği, artırdığı netleşmemekte ve gerçeğin ortaya çıkarılması mümkün olmamaktadır.

Neden Kutuplaşıyoruz?

  1. Dindarlık, ekonomik oy verme davranışı ve modern-geleneksel kişi ayrımının karşılıklı kutuplaşmayı belirleyen ana unsurlar olduğunu,
  2. Milli mücadele ve benzer kaotik dönemlerde oluşabilecek kolektif travmaların günümüze kadar taşınarak seçmen tercihlerini etkileyebildiğini,
  3. Demografik değişkenlerin seçmen eğilimlerini belirlemede sınırlı derecede etkili olabildikleri ve bu etkilerin dindarlık ve ekonomik beklentiler gibi değişkenler dikkate alındığında iyice azaldığını,
  4. Benzer yorumların etnik ve dini aidiyet farklılıkları için de geçerli olduğu,
  5. Bütün bu faktörler kontrol edildikten sonra dahi bir miktar sahil şehri / iç şehir farkının var olduğunu tespit ettiğimizde sorunun yanıtını da bulmuş oluyoruz!

Sosyolojide “sosyal farklılaşma-tabakalaşma” denilen önemli bir olgu-  süreç vardır; toplumu oluşturan bireyler zaten tümüyle homojen, tek tip standart varlıklar değillerdir. Her birey aslında, varoluşçuların üzerinde dikkatle durduğu gibi “biricik”tir, “tekil”dir.

Bireyler örneğin fiziksel, biyolojik, psikolojik, kültürel, etnik, dinsel, ideolojik, sınıfsal açılardan diğerlerinden farklıdırlar. Her birey diğeri için “öteki”dir.

Toplum bu “ötekiler”in fonksiyonel olarak bir araya gelmiş ve psikososyal, kültürel yönden bir denge sağlamış, dolayısıyla farklılıklardan kaynaklanan organik bir bütünlüğü anlatır.

Farklılıklara dayalı sosyal nitelikli gruplaşmalar sosyolojik bakımdan kaçınılmazdır. Yani toplumlarda farklılıkların, çelişki ve çatışmaların olması çok doğaldır, normaldir.

Ancak bazı dönemlerde ve bazı sebeplere dayalı olarak bu gruplaşmalar, kamplaşmalar daha yoğun bir şekilde yaşanır ve toplumsal gerilimler, çatışmalar artmış olabilir.

Bazı toplumlarda ve dönemlerde çatışma kültürü, bazen de uzlaşma kültürü egemen duruma gelmektedir.

Bu nedenle siyaset; ilke, program ve düşünceler çerçevesinde yapılmadıkça, “kutuplaşma” iktidarlar ile karşı cepheler arasındaki temel ilişki biçimi olmayı sürdürecektir.

Kutuplaşalım mı, uzlaşalım mı?

Türkiye’de uzlaşma her alanda gerekli; siyasette, iktisatta, kültürde ve dinde kutuplaşmalar ve kavgalar yerine, “uzlaşma ve bütünleşmeyi sağlamak zorundayız”.  Türkiye’de herkes bu gerçekleri görmek zorundadır. Kutuplaşma ve ayrışmaların kimseye bir yararı olmayacaktır, en azından ülke içinde çatışan ve kutuplaşan taraflar açısından… 

Tartışmaların usul ve adabını koruma ve herkesin oy hürriyetini savunma, gerilime fırsat vermeden,  birbirimizi “hainlikle yaftalamadan!” önce unutmayalım ki birlik olmazsa, dirlik olmaz! Bu vatan hepimizin!

Yine biz bize kalacağız, Akıllı olalım!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Demet Akalın'ın başı kiracısıyla dertte

Ünlü şarkıcı Demet Akalın, evinde 5 bin TL kiraya oturan kiracısıyla yaşadığı sorun nedeniyle isyan etti. Akalın, kiracısının 'Programda benden bahsetti, zam yapacaktım vazgeçtim' demesin...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Siyah nokta neden olur, temizleme nasıl yapılır?

Siyah nokta, cilt foliküllerinin tıkanması sonucu oluşuyor. Kötü bir görünümün yanı sıra temizlikten uzak bir görüntüye neden olan siyah noktaları temizlemek için cildini günde en az iki kez temizleyerek gözeneklerini açık tutabilir, cildin yağ ve kirlerden arınmış olması siyah noktaların oluşumunu azaltabilirsiniz.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR