Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Ambalaj/İmaj, İmaj/Ambalaj!

25 Mart, 2017

Dini, siyasi ve ekonomik hayatın yönlendirilmesi ve yeni bir takım geleneklerin oluşturulmasında ambalajların ve sembollerin rolü büyüktür.

Hemen hemen bütün siyasal iktidarlar sınırları içerisinde yaşayanların ülkeye ve siyasi rejime olan sadakatlerin şekillenmesi ve artırılmasında imajlarını yansıtan sembolleri yoğun olarak kullanır.

Aynı zamanda birçok ülkede, bayraklar ve sancaklar, dini ve milli törenler ve festivaller gibi sembolik yapılar insanlarda aitlik ve sadakat duygusunun oluşturulması ve geliştirilmesinde kullanılmaktadır.

Gündelik sosyal deneyim ve etkileşimlerden yoksun sahte statü ve imajlardan örülmüş bir hayatla karşı karşıyayız.

Sosyal hayatın adeta imaj yapımcılarınca şekillendirildiği ve yönlendirildiği bir dönemdeyiz.

İnsanlar gerçekte yaşamadıkları veya sahip olmadıklarını yaşamış ve sahipmiş gibi göstermeye başladılar.

Gelinen bu noktayı Jean Baudrillard “Toplumsalın Sonu!” olarak açıklıyordu…

Bu sonu bize hazırlayan ise “Kitle İletişim İktidarıdır…”

Kitle iletişim araçları yoluyla oluşturulan ve empoze edilen basit hayat, sığ kültür ve iletişim tarzı toplumu nereye götürür?

Graudy’ye göre, bu tür bir iletişim tarzı insanların ve toplumların kendi hayat tecrübelerini zenginleştirmesinde “ilericilik görevi” göremez. Tam tersine insanları ve toplumları (bir ürünü aldırmak, bir parti ya da ideolojiye bağımlı kılmak veya bir cinayeti ya da savaşı meşrulaştırmak için) aptallaştırmakta ve zihinlerini bulandırmaktadır.

Daha vahimi ise haber ve bilginin sunuluşunda ciddiyetten ve düşündürmekten uzak, alaycı bir tavır görülmektedir.

“Vur patlasın çal oynasın” türünde haber programları ile en çok reyting alan (seyirci çeken) haber programları, “haber eğlendiren” programlar oldu.

“Kim nerede eğlenmiş, üzerinde nasıl bir kıyafet var, kim kiminle evlenecek ve kim daha fazla popstar olacak türünden haberlerin ülke ve topluma katkısı ne olmaktadır?” sorusunu ciddi olarak sormak gerekir.

Bugün bir üniversite hocasının bir şarkıcıdan daha az emek harcadığı ve dolayısıyla daha az iş yaptığı söylenebilir mi?

Eskiden işini iyi yapabilmek diye bir şey vardı.

İşini iyi yapmayanın pabucu dama atılırdı.

O nedenle “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözü sosyal hayatın temel felsefesiydi.

Normal, sıradan insanların gündelik deneyimleriyle şekillenen anlamlı bir ilişkiler ağı ve gerçek bir hayat söz konusuydu.

*****

Ahmet Selçuk İlkan’ın “Hayat bir televole masalı değildir kızım / Sakın aldatmasın seni / Seda’nın Güllü’nün o hoş kahkahaları / Ebru’ların Çağla’ların Demet’lerin / O sabun köpüğü aşkları(!) / Ben ne dev yalnızlıklar bilirim / Ben ne ayrılıklar / Ben ne hıçkırıklar / Kim bilir / Nasıl ıslaktır geceleri onların yastıkları “ ifadesinde dünya gerçeklerden uzak, gerçek toplumsal hayatla ilişkisi olmadan sürdürülen ve oluşturulan imaj veya sahte görüntülerdir.

Ve toplumun uzun süreli destek ve güvenini kazanmadan iflas edebilmektedir.

Dünyamızın iki yüzü var!

Aslında imaj dediğimiz “ambalaja girmiş dünyamızın” da iki yüzü bu olsa gerek. Dışarıdan görünen parıltılı ışıklarıyla, gülen yüzleriyle göz kamaştıran şaşaalı bir dış dünya…

Diğer yandan yalnız, ilgisiz, sevgisiz, çürümüş, pörsümüş ve terk edilmiş bir hayat ve iç dünya.

Bugün gelişmelere baktığımızda sosyal, siyasal ve ekonomik hayatın birçok alanında kurumlar, siyasal partiler, organizasyonlar ve hatta ülkeler “benim için kim ne ve nasıl düşünürse düşünsün” biçimindeki bir yaklaşımı bir tarafa bırakarak farklı bir imaj, her şeye bir kılıf uydurma(!) oluşturma mücadelesine girmişlerdir.

Kitle iletişim araçları imajlarını ve ambalajlarını koruyan en önemli silahları olmuştur!

Birçok az gelişmiş ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de endüstri toplumlarının hayatlarına bir özenme yarışı içindedir. Bu özenme ve öykünme ambalaj kültürü dünyasındaki toplumun gerçek kültürü, gündemi ve hayatı görülmemektedir. Her şey arka plana itilmiş durumdadır. Toplumun öz değerlerini ve hayat tarzını baltalayan imaj ve ambalajlar sakıncalıdır!

Hâlbuki esas olan imajımızın/ambalajımızın öz kültürümüz ve değerlerimizle örtüşmesi, genel hayatın ve genel ortalamanın yüksek olmasıdır

Atatürk, “asıl uğraşmaya zorunlu olduğumuz şey, yüksek kültürde, yüksek erdemde dünya birinciliğini tutmaktır” sözü bu gerçeğe ve bu hedefe işaret etse gerek.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tuvana Türkay hastanelik oldu

Oyuncu Tuvana Türkay hastane odasından fotoğraf paylaşarak takipçilerini sağlıkları konusunda uyardı. 'Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi' adlı dizide oynayan Tuvana Türkay hastaneye kaldırıl...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bilimsel araştırma: Aspirinin kolon kanserini nasıl önlediği belirlendi

Her gün aspirin kullanmanın kolon kanserini önlediği biliniyor ancak nedeni şu ana kadar belirsizdi. Yeni bir çalışma, artık aspirinin kolon kanserine karşı nasıl etki ettiğinin anlaşıldığını ortaya koyuyor. Cancer dergisinde 22 Nisan'da yayınlanan bulgulara göre, aspirinin vücudun kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini artırdığı görülüyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR