Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Öfke baldan tatlı mı?

29 Ocak, 2018

   Öfkeliyiz!

   Öfkemiz kendimize hatta bazen ölüme…

   Gücümüzü öfkemizden aldığımızı sanıyoruz.

   Öfkenin çekiciliği yeter ki bulunsun gövdemizde... Kan revan içinde olmayı, şiddeti seviyoruz! Gelişmekte olan aklımız bile yok edemiyor öfkemizi...

   Öfke aynı zamanda bir hitabet sanatıdır. Ancak olaylar karşısında soğukkanlılığımızı korumaya pek alışık değiliz. Çok çabuk celallenip kızıyor, öfkemize yenik düşüyoruz.

   Karşımızdakinin fikirlerine önem verip, kendi fikrimizin doğruluğunu süzgeçten geçirmek aklımıza gelmiyor. Söylediklerimizi ölçüp biçerek, kırıcı olmadan söylemek ve bu davranışı alışkanlık haline getirmek için çabalamıyoruz. Kısa süreli öfkeler sonucunda suç işleyip hapishanelere düşen binlerce insanımız var.

   Suçlarımızın çoğu öfkeden ve bu öfkemizi frenleyemeyip suç işlememiz sonucunda oluşuyor. Kendi doğrularımızda ısrarcı olmadan, karşımızdakinin sözlerini soğukkanlılıkla dinlemiyoruz. ‘Ben ne söylüyorsam o doğrudur’ ısrarımız suç kaynağının en büyüğünü oluşturmaktadır.

   Böyle bir toplum yapısında dostluk, kardeşlik, paylaşma anlayışı oluşabilir mi? Toplumun en tepesindeki yöneticilerin birbiri ile dalaştıkları halkın bunları ibretle seyrettiği bir ortamda halktan nasıl barış ve dostluk beklenebilir.

   İmam bu durumda ise cemaat ne yapsın? Büyüklerimiz böyle yapıyorsa, halkımız da “benim kavga etmem doğaldır” diye düşünmez mi? Suç oranının azalacağı yerde artmasının arkasında yatan sebeplerin başında bu bitmez tükenmez  siyasi kavgalar yatmaktadır.

   Öfkeli siyasetten dolayı çok büyük bedeller ödemiş bir ülkeyiz. Bir sakinleşemedik. Aklıselim  olamadık! Toplum arasında gerginliğin daha da artmasını körükleyenler giderek artıyor. Bunun yanında da halkımıza has olan kavgacı yapı, huzur ortamının üzerine tuz biber ekiyor. Bir türlü o ortak paydada birleşemiyoruz. Bu sonu gelmeyen öfkelenmeler ve kavgalar da devam edip gidiyor.

   Siyasi toplantılarda parti liderlerinin birbirleriyle kavga etmesi, bazen ağız dalaşına varan seviyesiz hitaplarını duyuyoruz. Siyasetin ve siyasetçinin öfke dolu mesajları halka sirayet edince o da kendinde bu üslubu kullanmayı hak sanıyor.

   Her siyasî parti lideri kendi yaptıklarını savunup, muhalifini ölçülü şekilde eleştirebilir. Hakarete varan sözler sarf etmenin vatandaşa faydası var mı? Siyasi yandaşlarını farklı fikirlere karşı kışkırtmak, öfkelendirmek, düşman yaratmak kime ne fayda sağlar. Ülkenin yüzlerce problemi varken liderlerin kavgasını, öfkesini, ayrıştırıcı üsluplarını izlemek, dinlemek mecburiyetinde miyiz? Bazı insanlar öfkeyi bir yaptırım aracı olarak kullanıyor. İsteklerini bu yolla yaptırabilmek için sözel ve davranışsal olarak çevresine saldırgan bir tavır sergiler. Karşısındaki kişilerde onu öfkelendirmek istemedikleri için o insanın isteklerini yerine getirmeye çalışır. Bazıları da saldırıyor; neye olduğu belli değil, bir şeye işte, öfke kusuyor, kana susamışçasına yumruk atmaktan kaçınmıyor kelimeleriyle… Öfkesini kelimelerden çıkarıyor.

   Öfkenin baldan daha tatlı olduğu noktasında bu tat, sonunda insanı hasta eder. Öfke ile kalkan zararla oturur. Bu kontrol dışı öfke, bu hiddet, bu celâl, ne ey siyaset dünyası!

   Farkındaysanız insanoğlu hep öfke düşkünü olmuş. İnsanlar arenaları bundan dolayı keşfetmiş; saldırganlığın kan revan kokulu vahşiliğine, akvaryuma bakan insani sakinliği getirmek adına... Şiddet içeren sporlar  boks vs., sınırları belirlenmiş alanlardaki kavga, geçen zamanla değişmeyen öfkemizin yansımalarıdır.

   İnsan bir kez öfkelenmeye görsün, her şey tadını tuzunu, önemini yitirir. Varsa yoksa "bu öfkeyi yaşayayım ben tadına vara vara" gibi bir tutum içinde hiç yapmayacağı şeyleri yapar, hiç söylemeyeceği şeyler söyler.

   Trafikte yolunuz kesildiğinde tepenizden dumanlar çıkıyor mu? Çocuğunuz söylediğinizi yapmadığı zaman kan basıncınız tavan yapıyor mu? Öfkenin ortaya çıkışı her insanda farklılık gösterir.

   Öfke ne zaman ortaya çıkar?

   Kendisine saldırıldığını düşünen bir insan öfkelenebilir. İnsan kendini ifade edemediği zaman öfkelenebilir. Haksızlığa uğradığını düşündüğü zaman öfkelenebilir. Engellendiği ve hayal kırıklığına uğradığında öfkelenebilir. İnsan stres yaşadığı dönemlerde öfkelenebilir.

   Uzmanlar öfkenin normal ve hatta sağlıklı bir duygu olduğunu söylüyor. Her insan öfkesini farklı şekillerde ifade eder. Bağırır, kavga eder, saldırır, ağlar, bir şeyleri kırıp, döker, vurur, dişlerini ve yumruklarını sıkar gibi. Öfkenin sağlıklı olabilmesi için öncelikle bastırılmaması, kabullenilmesi ve doğru bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Trafikte öfkeleniriz;‘Trafik bugün çok yoğundu. Bir araba beni çok sıkıştırdı. Nasıl öfkelendim bilemezsin. Kendimi zor tuttum’.

   İşyerinde öfkeleniriz; ‘Bugün yine iş yerinde sorun yaşadım. Üstüme geldiklerini düşünüyorum. Beni kabullenemediler. O kıza çok öfkeliyim. Biliyorum hepsi onun yüzünden. Ne yapacağımı bilemiyorum’. ‘Öfkeden çıldırmak üzereyim’. ‘Tepemin tası attı’ öfkemizin sesleridir.

   Öfkenin ortaya çıkışına neden olan altta yatan başka duyguları da göz ardı etmemek gerek. Yetersizlik ve acizlik, kıskançlık, korku, endişe, yalnızlık, itilmişlik, anlaşılamamakta öfkeyi ortaya çıkaran duygulardır. Amaç öfkeyi yok etmek değil, öfkenin aktarımında çevremize zarar vermesini önlemektir. Öfke doğal ve geçici bir duygudur. Her insan yaşar.

   Saldırgan davranışlar, kin ve acı sonuçlarla öfkemiz bizi keskin sirkeye dönüştürmeden, zihnimizi olumlu düşüncelerle beslemeyi öğrenmeliyiz!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Türkan Şoray'dan Kadir İnanır paylaşımı

Türkan Şoray, 24 Mart Pazar günü Beykoz'daki evinde beynine pıhtı atması nedeniyle fenalaşıp hastaneye kaldırılan Kadir İnanır'a geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Geçen pazar günü Beykoz...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uykunuzu tam alamıyor musunuz? Daha yaşlı hissetmeniz normal olabilir

Bilim insanları, 1 ay boyunca uykularını tam alan kişilerin oldukları yaştan yaklaşık 6 yaş genç hissettiklerini belirledi. İsveç'teki Karolinska Enstitüsündeki araştırmacılar yeterli uyku almanın ve uykusuzluğun, hissedilen yaşla ilişkisini inceledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR