Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

İnsan en vahşi canlıdır!

19 Şubat, 2018

   Vahşi deyince aklıma Nietzsche'nin "birbirimizi parçalamamak için ahlakı yarattık" sözü geliyor. Ayrıca "dünyanın en acımasız hayvanı insandır” sözü bugün yaşadıklarımız,  gördüklerimiz,  duyduklarımız ve bunlar karşısında her geçen gün artan duyarsızlığımız ve tepkisizliğimizle Nietzsche ne yazık ki haklı kılıyor…

   "Dünyanın en acımasız hayvanı insandır" derken Nietzsche sizce haksız mı?

Konuşabilen, düşünebilen bir varlık olarak nitelendirilen biz insanların hayvanlardan farkımız nedir? Hayvanlar da düşünür peki onların insanlardan ayıran özelik nedir? Hayvanlar içgüdüsel ve imgesel düşünürler, insanlar ise kavramsal düşüncelerini dile getirebilen, gerçekleştirebilen canlılardır, bu yüzden kimse düşünceyi onu ifade eden sözcüklerden ayıramaz. İşte insan bundan ibarettir.
İki eli olan, iki ayağı üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan biz insanlar aslında nankör canlılarız. Aynı zamanda problemli canlılarız.

   Dünyadaki tek sorunlu ve zararlı canlılar olduğumuzu söyleyebilirim.

   Kendi türüne, diğer canlı türlerine, dünyaya ve evrene zararı dokunan tek canlıdır insan. Ekolojik sisteme faydamızdan çok zararımız var. Tüm evrenin kendimiz için yaratıldığına ve üstün olduğumuza inanıyoruz! Diğer varlıkları hiçe sayıp, hepimizin aynı kubbe altında yaşayan birlikteliğini kabul etmiyoruz.

   Kendi menfaatlerimiz uğruna tüm canlıları yok sayıyoruz. Esasında dünyadaki bütün canlılar arasında en zeki yaşam formuyuz. Zekiliğimizi de kendimize kötü yansıtmada üstümüze yoktur. Yaşamak için öldüren, öldürmek için yenilikler yaratan vahşi bir yaratıklara dönüştük.

   Çok karmaşık, aynı zamanda basit canlılarız. Hepimizin içinde sevginin de var olmasına rağmen kimimiz yaşantımızla, kimimiz isteyerek sevgiyi bastırıp nefrete dönüştürüyoruz. Düşüp tekrar ayağa kalkabilen, bazen yenilgiyi kabul ederek, bazen nefes almanın tadını hissedip, bazen de aldığımız her nefese lanet okuyoruz. Dengesisiz!..

   Yüzyıllar boyunca ahlaki kodlar insanlık anlayışımızı şekillendirmemizde çok önemli bir rol oynadı. Uzunca bir süre, bizi bir canavar olmaktan alıkoyan olgunun gelişmiş ahlaki muhakeme ve empati yeteneklerimiz olduğuna inandık. Ahlak olgusu, fedakarlık ve empati kavramlarını kapsar. Biz ahlaktan uzaklaştık.

   İnsanlar üzerine günümüze kadar birçok araştırma yapılıp kitaplar yazılmıştır. İnsan nedir sorusuna tam olarak cevap verilememiştir. İnsan dediğimiz canlı bir organizmadır, tarih boyunca aşağılanmış ve yüceltilmiştir ama kimse ortasını bulamamıştır. 

   Uzun bir süre boyunca insanlar olarak eşsiz bir tür olduğumuza inandık. Ama bir zamanlar bize özgü olduğunu sandığımız özelliklerimizi diğer hayvanlarla da paylaşıyoruz. Kendimizi duyguları, ahlak ve kültürü olan tek yaratık olarak görüyorduk. Hayvanlar krallığını araştırmaya başladıkça, bu düşüncemizin doğru olmadığı gerçeğiyle yüzleştik. Bir zamanlar insanların alamet-i farikası olduğu düşünülen özelliklerin hayvanlarda da bulunduğu konusunda artık birçok bilim insanı ikna olmuş durumda. Eğer haklılarsa, türümüz sandığımız kadar da eşsiz değil.

   “Eşsiz ve benzersiz” sandığımız insan türümüz nedeniyle tarih boyunca insanlar olarak diğer hayvanlarla aramıza çok net ve katı bir sınır çizdik.

   Descartes de çizilmiş bu sınırı 1600lerde “hayvanlar ruhsuz birer makine gibilerdir, ama insanlar yalnız başlarına ayakta kalabilirler” diyerek desteklemişti.

   Emory Üniversitesinden (Atlanta, ABD) Frans de Waal’da o zamanlar için “hayvanların zekâdan yoksun olduğu düşüncesi hüküm sürmekteydi. Hayvanların duyguları olduğunu düşünmek bir tabuydu” diyor.

   İnsan ahlakı tam olarak doğa ve hayvanlar karşında hiçbir işe yaramamıştır. Doğayı ve hayvanları boyunduruk altına alıp, bir bakıma onlara sürekli sınırsız şiddet uyguluyoruz.

   İnsan tarımı öğrendiğinden beri beslenmesi için öldürmesi gerekmez, öldürmeden de hayatta kalabilir…

   Etrafımızdaki betondan yapılara, hayvanlara uygulanan şiddete, hayvan üretim çiftlikleri denilen hapishanelere, işkencehanelere baktığımda vahşi hayvanın hiçbir zaman ustalık ve zevk almak bakımından bir insan kadar acımasız olmadığını görüyorum.

   Biz insanlar gerçekten eşsiz ve özel bir canlılar mıyız? Hayır, değiliz!..

   Barış isteyen insanlar olarak, savaş çıkarma çelişkisinde yaşıyoruz.

   Keyif için cinayet işleyebiliyoruz!

   İnsan öldürme eylemini sadece kin, intikam, kibir, öfke gibi sebeplerden dolayı gerçekleştiriyoruz. 

   Sürekli zulüm uyguluyor, terör yaratıyor ve savaş çıkarıyoruz!

   Milyonlarca insanın, çocukların öldüğü, anne ve babaların evlat acısı çektiği ve ülke toplumuna önemli zararlar veren savaşları biz planlıyor ve yapıyoruz… İnsanlığın en büyük sorunu olan savaşları maalesef çıkaranlar da yine bizleriz.

   Narsizm, sadizm, megolomanlık, paranoyaklık gibi antisosyal hastalıkları barındıran tek canlılar biziz. Bu da bizi en vahşi hayvan yapmaya yeter de artar… İnsanla alakalı belki de en güzel şeyi Nietzsche söyler ve der ki "İnsan, düpedüz hayvandır…!"

Demek oluyor ki kendimizi gözümüzde çok fazla büyütmeyelim!..



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

'Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin'

Ünlü oyuncu Aslı Enver ile eşi Berkin Gökbudak tatile çıktı. Bir mekanda çekildiği kareleri sosyal medyadan paylaşan Aslı Enver, pozuna "Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin" not...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Doğada vakit geçirmek cilde olumlu etki ediyor

Araştırmacılar, doğada vakit geçirmenin bağırsak ve cilt sağlığı ile yakından ilişkisini inceleyerek, yeşil alanların insan mikrobiyotasını artırdığı sonucuna ulaştı."Environmental International" isimli dergide yayımlanan makalede, araştırmacılar, ABD ve Avrupa'da kaleme alınan 20 çalışmayı inceleyerek doğa ile insan sağlığı arasındaki yakın bağı ele aldı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR