Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Kurban ve cellât kuşağı!

17 Kasım, 2019

   Politik şantajlarla insanlığın bunalımı giderek artıyor.

   Dünyada kurban ve cellât kuşağı siyasi çıkarlar için sürekli yaşatılıyor.

   Kapitalizm sayesinde dünyada korku şahlanıyor, karamsarlık da giderek artıyor…

   Toplumdaki yabancı düşmanlığı, ideolojik avcılıklar, tutuculuk, hınç almak ve kinin davacısı olmak yeni toplum inşası kurmak için kullanan yöntemler. Siyasetçiler yeni bir toplum yaratma baskısı hedefiyle politik şantajlardan öteye gitmiyorlar.

   Bir yandan savaş ve şiddetten nefret ederken, öte yandan savaşa savaşla karşılık vermeye ve şiddet kullanmaya devam ediliyor!

   İnsanın saygınlığının yerine, korkunun ve şiddetin şahlanışına katkıda bulunanlar, ideolojik öğretilerini ve bürokrasilerini dayatıyorlar. 

   “İnsana saygının” koruma kalkanı yok artık!.. 

   İnsanlık her kuşakta “ya kurban ya cellât olma” seçeneklerinden biri ile sürekli yüzleşti.

   4,54 milyar yıl yaşına gelen dünyamıza bir kurban ya da bir cellât olmak dışında insani bir seçenek sunamadık…

   Bizler dünyamızdaki vahşeti, şiddeti kabul edip, etmeme sorunumuza yeteri kadar önem vermedik, insanca çözümler üretemedik... 

   Aranızda kurban ya da cellât olmak isteyenler var mı?

   Cevabınız ‘Hayır’ ise o zaman kurbanlara ve cellâtlara neden göz yumuyorsunuz?

   Bu korkunç ikilem,  ne yazık ki bizi yüzyıllardır ölüm uygarlığından kurtaramıyor!

   Tarih boyunca yaşanan/yaşadığımız korkunç olaylara son veremiyoruz…

   Ortak bir saygınlığın korunması, savunulması ve sürdürülmesi öncelik olması gerekirken, bizler insanlar arası paylaşımın tehlikeye girmesine yol açtık.

   Oysaki her felaketi, acıları ortaklaşa yaşamıyor muyuz?

   Savaşlara, işgallere, toplu ölümlere, idamlara, hapishanelerde acılarla kıvranan binlerce insana tanıklık edip, ders çıkarmadan tarihe utançla kaydetmeye devam ediyoruz.

   Bunalıma girmiş bu dünyanın kara deliğinden çıkabilir miyiz?

   Milyonlarca insanı sürekli öldüren/öldürten cellâtlardan kurtulabilir miyiz? 

   Dünyayı yaşanmaz bir yer haline getirenlerden, korkularımızdan nasıl arınırız? 

   Aptalların abuk subukluklarıyla daha ne kadar başa çıkabiliriz?

   İnsanlığı mutsuzluğa düşüren siyasi makinelerin üretimine ne zaman son veririz?

   “İnsan herkesten, yaptığı her şeyden sorumludur” değil mi?

   Metastaz yapmış, dünyayı saran kötülüklerden sonra hala neyin kafasını yaşıyoruz?

   Evrensel boyutta iyi niyetli bütün insanların kendilerini birbirleriyle ilişki içinde bulacakları bir “insanca yaşam” sürecini inşa etmek çok mu zor?

   Politika dünyasında yaşanan yozlaşma sayesinde her eylem toplumsal yaşamımızla ilgili pek çok konuyu etkiliyor. Yozlaşma aynı zamanda toplumsal yaşamımızın her alanına hızla yayılıyor…

   Kapitalizm tüm kurallarıyla her kuşakta yeni kurban ve cellâtlarını seçerek ilerliyor.

   Ölmek ve öldürmek bu kadar olağan mı? Gündelik işlerimiz kadar sıradanlaşan savaş ve ölüm her zamankinden daha olağan bir şekilde aramızda dolaşıyor. Farkında mısınız? O zaman yaşadığımız şu hayatın ne anlamı var?

   Sistematik olarak yükseltilen toplumsal öfkeye yanıt olarak idam cezası yeniden diriltmek isteniyor. Kurbanın cellâtlığına soyunanların yüzü artık karanlık değil, maskesi de yok! Vahşet ve barbarlık bireysel ve kitlesel intikam duygularıyla somutlaşıyor…

   Siyasi iktidar tarafgirlerini tahrik edip yeni cellâtlar yaratıyor… Toplumsal barış ve toplumsal anlaşmadan uzak hareket ediyor. Demokrasinin, kamu düzen ve yönetiminin evrensel tanım ve kurallarına saygıları hiç yok. Sadece kendi ihtiraslarını doyurmanın peşindeler.

   İnsanca yaşam hakkımızı, kutsal masumluğumuzu daha fazla yitirmeden, yaşamın anlamına dair biraz da kafa yoralım. 

   Çelişkilerimizi, sıkıntılarımız, kaygılarımızı bir kenara bırakıp arzu ettiğimiz hayat için düşler kurup, yenidünyalar yaratalım. Çocuklarımızın geleceği için bunu yapalım. Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünelim!

    “Gemisini kurtaran kaptan” olmak yerine, toplumsal kurtuluş ideallerimizin yıkılıp parçalanmasına, ortak yazgı bilincimizin sarsılmasına izin vermeyelim...



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Türkan Şoray'dan Kadir İnanır paylaşımı

Türkan Şoray, 24 Mart Pazar günü Beykoz'daki evinde beynine pıhtı atması nedeniyle fenalaşıp hastaneye kaldırılan Kadir İnanır'a geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Geçen pazar günü Beykoz...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uykunuzu tam alamıyor musunuz? Daha yaşlı hissetmeniz normal olabilir

Bilim insanları, 1 ay boyunca uykularını tam alan kişilerin oldukları yaştan yaklaşık 6 yaş genç hissettiklerini belirledi. İsveç'teki Karolinska Enstitüsündeki araştırmacılar yeterli uyku almanın ve uykusuzluğun, hissedilen yaşla ilişkisini inceledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR