YA KORONA, YA DA DOĞAYA SAYGI!

Bir musibet bin nasihatten iyidir!

Desek de, musibetleri yaşamadan hiç önlem aldık mı?

1999 depremi sonrasında ve daha düne kadar yaşadığımız doğa olaylarında bile hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerden yaşamlarımıza devam ettik. Ders almadan, akılsızca!

Yaşanan kötü olaylar sonrasında önemsenmeyen nasihatler, alınmayan dersler yüzünden başımıza devamlı kötü şeyler geliyor. Verilen nasihatler ne hikmetse genelde hep kulak ardı edilir. İnsanlar kulak ardı ettikleri kötü tecrübeleriyle yüzleşmekten hiç bıkmadılar.

Çocukluğumdan beri duyduğum ve çokça kullandığım “Bir musibet bin nasihatten iyidir” sözü ders almamızı sağladı mı?

Hayır! Demek ki insan musibetlerden ders almıyor…

Ülkemizde yaşadığımız afet olaylarından ders alınmaz, ama o iş paraya dönüştürülür, afetler sadece ekonomi yaratır, çözüm değil…

Eğitimler verilir, makaleler yayımlanır, öneriler yapılır ancak nasihatten öteye gitmez.

Doğa bizi artık istemiyor!

Yanlış bir yol tutturmuş gidiyoruz…

“Kötü tecrübelerin öğretme gücü oldukça büyüktür" desek de, atalarımızın nasihatlerine rağmen doğayı katlettik!

Bir kulağımızdan girip ötekinden çıkıyor. Yaşadıklarımız üzerine kafa yorup derinleşmek, kendimizle yüzleşmek yerine, inkâr mekanizması dediğimiz savunmaları kullanarak aynı acı felaketleri yaşamaktan kaçınmıyoruz…

Seçimlerimizin sonuçlarını görmezden geliyor, kendimizi bir halt zannediyor, işe yaramaz kudretimize takılıp kalıyoruz!

Nasıl oluyor da hep aynı hataları yapıyoruz? Zarar gördüğünüz ve kayıplar yaşadığınız halde hatalarımızı sürekli tekrarlıyoruz.

Abartılı israflarımızla,

Aşırı tüketimlerimizle,

Hadsizliklerimizle,

Sonsuz isteklerimizle,

Yarattığımız kirliliklerle,

Soluduğumuz havadan, içtiğimiz suya kadar tüm canlıların yaşam kaynaklarını yok ettik!

Korona çıktı hepimizin ezberini bozdu! Bize büyük ders verdi. 

Farkında mıyız?

Yaşam dersimizde hepimiz kirlilikten sınıfta kaldık.

Koronadan sonra normalleşir miyiz? Yaşamak istiyorsak, normalleşmek zorundayız. 

Ders almak ve başımıza gelenlerden ders çıkarmak için yaşam şeklimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.

Doğanın istediği gibi yaşamak zorundayız. Doğayla uyumlu, toprağa, havaya saygılı!

Sağlıklı bir yenidünya düzeni için önlemler almamız gerekiyor.

Acınası halimizi düzetmek için gidişatımıza kurallar koymak ve bu kurallara uymaya daha çok gayret göstermek şart oldu...

Daha sade yaşam, daha az tüketim, daha azla mutlu olmak, insan ilişkilerine önem vermek yeni yaşam tarzımızın yapı taşları olmalı. 

Dijital dünyanın bize sundukları karın doyurmaz!..

Sosyal mesafe, fiziksel mesafe ve ekonomik mesafeyle daha fazla aramız açılmadan, yaşam zincirlerimiz kopmadan ACİL NORMALLEŞMELİYİZ!

Normalleşmek, korona virüs musibetinden ders almaktır.

Normalleşmek, doğaya uyumlu hale gelmektir.

Normalleşmek, dünyayı rahat bırakmaktır.

Normalleşmek bitkileri yeşertmek, hayvanlara yaşam alanlarını teslim etmektir.

Normalleşmek bozduğumuz ayarları düzeltmektir!

Normalleşmek tarımsal üretim zamanıdır…

Normalleşmek, havayı toprağı, suyu ve tüm canlıları korumaktır.

Normalleşmek, çatışma yerine uzlaşma kültürünü, işbirliğini kuvvetlendirmektir.

Normalleşmek, kurnazlık yerine aklı kullanmaktır.

Normalleşmek, algoritmalara, yazılımlara boyun eğmemektir.

Normalleşmek, plazalar dikip, toprağı talan etmek yerine az ve öz üreterek yaşamayı öğrenmektir.

Normalleşmek, azgın ve kirli sularda yüzmek yerine, kendimize yetmeyi öğrenmektir.

Normalleşmek, kirlettiğimiz dünyamızı temizlemektir…

Normalleşmek, dışa bağımlı olmadan kendi ürünlerimizi üretmektir.

Normalleşmek, geleceği yeniden doğanın istediği gibi dönüştürmektir.

Normalleşmek için emek ve ekmek lazım. Toprağı sevmek lazım…

Hayatınıza çiçekler ekin, sabahlarımızı ve geleceğimizi aydınlatmak bizim elimizde!

YA KORONA, YA DA DOĞAYA SAYGI!