Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Türkiye’de siyasal güven erozyona uğradı!

23 Ocak, 2021

Churchill’e isnad edilen “sabah kapınız çalındığında gelen kişinin sütçü olduğundan eminseniz, o halde demokratik bir ülkede yaşamaktasınız” sözü, Türkiye’nin siyasi tarihi dikkate alındığında, derin anlamlar taşımaktadır.

Doğum ile başlayıp ölüme kadar süren bireysel ve toplumsal yaşantıda “güven” hayati bir yer tutar. İçerisine doğduğumuz aileye, toplumsallaştığımız çevreye güveniriz.

Güven duygusu, toplumsal ilişkilerin temelinde bulunan önemli bir rezervdir. Gündelik yaşantımızda, hayatın büyük dönemeçlerinde, zor zamanlarda ve daha birçok olağan-olağanüstü durumlarda güven, sosyal ilişkileri düzenleyen temel belirleyici bir güç haline gelebilmektedir.

Güven, hem ontolojik olarak insana hem de toplumsallaşmayla edinilen tecrübî bilgiye aittir.

Bireyde siyasal güvenin veya güvensizliğin oluşumunu hükümetin ve kurumlarının ürettiği politikaların vatandaşın beklentilerini karşılayıp karşılamadığı süreç belirliyor.

Siyasal güven düzeyinin erozyona uğraması anlamına gelen “siyasal güvensizlik” kavramıyla, güvensizliğe neden olan yozlaşma, skandallar, ekonomik eşitsizlikler ve terörden oluşan temel parametrelerin, siyasal güven düzeyine yönelik olumsuz etkilerini, dünya ve Türkiye siyasetinde görüyor ve yaşıyoruz.

Siyasal istikrarsızlıklar, krizler, hatta özgürlükçü demokrasinin tamamen ortadan kalkması toplumsal güveni alarma geçirdi.

Türkiye toplumunda yıllardır siyasete ilişkin oluşan algı; seçim dönemlerinde yapılan vaatlerin yerine getirilmemesi, devletin malının bir deniz bolluğuyla siyasetçilerin sonsuz tasarrufuna açık olması vb… nedenler.

Diğer önemli bir neden de vatandaşların, yönetim sürecinde yaygın adaletsizlikler ve haksızlıklar (rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk vs) olduğu inancından kaynaklanmaktadır.

Türkiye’deki toplumsal ve siyasal güvenin resmini çektiğimizde siyasal güvensizlik ve kamplaşma “niyet siyaseti” kavramı etrafında büyüdü…

Türkiye’nin siyasal güven konusunda notu zayıftır.

Türk toplumundaki genel güvensizlik siyasete ve siyasilere duyulan güven eksikliğinden kaynaklıdır. Türk halkının önemli bir kesimi kendi siyasal görüşünü paylaşmayan siyasetçileri dürüst ve güvenilir bulmuyor.

Türkiye’deki siyasal güvensizliğin nedenlerine dair verilere baktığımızda, Türkiye’de genel toplumsal güvenin düşük olması şaşırtıcı değil.

Birbirine güvenmeyen insanlardan yahut insan topluluklarından oluşan bir ülkenin sağlam bir demokrasi kültürü inşa etmesi oldukça zordur. Çünkü bu tür toplumlarda siyasal partiler ve onların toplumsal tabanları rakip partileri kendilerine ve ülkelerine bir tehdit olarak algıladığı sürece güven oluşmaz.

Rakip siyasal partiler ülkenin iyiliğini isteyen fakat bunun hangi meşru yol ve araçlarla yapılacağı konusunda diğer partilerden ayrılan gruplar olarak değil, ya “emperyalizmin uşağı/işbirlikçisi” ya “bölücü” ya “rejim düşmanı” ya da “darbeci” olarak görülüyor.

 Görüldüğü gibi siyaset araçlar üzerinden değil niyetler üzerinde yapılıyor…

“Niyet siyaseti” Türkiye’de baskınlığını sürdürürken, kaçınılmaz bir şekilde toplumsal kamplaşmayı da perçinliyor.

Türkiye’de yaklaşık 18 yıldır süren AK Parti iktidarı döneminde, çeşitli grupların devlet nezdinde kayrıldığı görüyoruz. ÖSYM tarafından düzenlenen sınavların sorularının dahi kimi kesimlere servis yapıldığının ortaya çıkması, nepotizm ve kadrolaşmanın tarihte hiç olmayan seviyelere ulaşması ve tarafsız olması gereken bazı devlet kurumları çalışanlarının politize edilmesi, ülkemizde siyasal güvenin yeniden aşağı seviyelere düşmesinde etkili olan faktörlerdir. Ve hala devam eden kayırmacı, ayrıştırıcı tutumlar.

Gel de güven!

Resme baktığımızda, hızla meşrutiyeti azalan bir rejim ve güvenliğini kendisi sağlamaya çalışan bir halk görünüyor.

  • Böyle bir güvensizlik ortamından nasıl çıkarız?
  • Halkın demokratik sisteme yönelik memnuniyeti var mı?
  • Hükümet toplumun taleplerini göz önünde bulunduruyor mu?
  • Yöneticiler topluma cevap verme konusunda dürüst mü?

Sorularımın yanıtlarını istiyorum.

Unutmayalım “Toplumsal güven demokrasinin sigortasıdır.”

Toplumsal güvenin yüksek olduğu toplumlar işleyen ve aynı zamanda sağlam bir demokratik sistem inşa edebilirken, toplumsal güvenin düşük olduğu toplumlar verimsiz ve zayıf bir demokrasiye mahkûm olmaktadırlar.

Demokratik sistem daha sağlıklı, daha üretken ve daha kalıcı olması için toplumsal güven ile demokrasi arasındaki ilişki etkin ve sağlam temelli olmalıdır.

Newton; “Demokrasinin olgunluğu, hukukun üstünlüğüne göre yönetilmesi ve ülkede yolsuzluğun az olması ile o ülkede toplumsal güvenin yüksek olması arasında olumlu bir ilişki vardır” der.

Demokratik sistemlerin sağlam, etkin ve kalıcı olmasını sağlayan önemli etkenlerden biri toplumsal güvendir. Toplum içindeki bireylerin kendinden farklı olana yönelik güven duyguları o toplumun sosyal ve siyasal ilişkilerini önemli oranda şekillendirir.

Türkiye’deki toplumsal güvensizliğin azaltılmasında istifade edilebilecek araçların belirlenmesi gerekiyor. Toplumsal güven öncelikle demokrasinin temellerinin sağlamlığında önemli roller oynayan toplumsal bağların ve toplum içi dayanışmanın gelişmesine yardım eder. Aynı zamanda toplumsal güven “sosyal sermayenin önemli bir parçasıdır ve demokrasi daha etkin çalışır.”

Siyasal güveni arttırmak için, halkın daha fazla katılımcı olması sağlanmalı,  demokratik ve adil bir rejim kurularak, gelir seviyesi yükselmiş bir çağdaş toplum yaratılmalıdır.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle