Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Ne değişti?

03 Temmuz, 2021

Dünyamız yıllardır kaçınılmaz bir değişimin alarmını veriyor…

“Hastayım, kurtarın beni” diyor!

Bu defa zihinlerde elzem olan değişim alarmı insanlığın bekası için yeniden uyanmamız için zilleri çalmaktadır.

Hayal bile edemediğimiz kadar hızlı bir şekilde pek çok şey yok oluyor. Toprak, tohumlar, bitki çeşitleri,  kuşlar, böcekler, tüm canlılar, insan…

Hayat tarzımızı mevcut haliyle devam ettirdiğimiz takdirde yaşadığımız alanlar giderek azalacaktır. Şu an yaptığımız, belli ki sürdürülebilir, doğru bir iş değil!..

Hızlı bir yok oluşun içinde olduğumuzun farkında mıyız? Hayır, değiliz…

“Ben ne yapabilirim” diye kendimize soruyor muyuz? Sormuyoruz!

Pandemi insan ve toplumu, dünyanın gidişatını milyonlara varan ölümlere yol açtı. Sosyal ve ekonomik yaşamı sekteye uğrattı. Bu tarihi milat sürecinde doğaya verdiğimiz zararların önlemini aldık mı? Zararlı ve kirli alışkanlıklarınızdan hangilerini bıraktık?

“Bez çanta kullanmaya başladık” dememiz yeterli mi?

Bütün insanlar için, yeryüzündeki tüm yaşam için, hayvanlar, ağaçlar, yeryüzünün barındırdığı her şey için daha mı şefkatli oldunuz?

Yağmalardan, savaşlardan vazgeçtiniz mi?

Yeryüzünü kirletmekten vazgeçtiniz mi?

Kuşların ve hayvanların türlerini yeryüzünden sildik ya hu. Nasıl bir insan evladıyız? Hayatımızı berbat ettik.

Kirli ve pis canlılarız…

Dünyayı sevmediğimiz, onlardan yalnızca bencilce yararlandığımız için yaşamla tüm bağımızı yitirdik. Şefkat duygumuzu, duyarlılığımızı, güzel şeylere tepkimizi yitirdik; doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anlayabiliriz. Oysaki doğanın şifasından yüzyıllardır yararlanıyoruz.

Doğadan koptukça onun nasıl yetiştiğini, arkasındaki emek ve mucizeyi göremez olduk.

Dünyanın kaynaklarını en çok tüketen ve çevre kirliliğine en fazla yol açan bizleriz… Tüketim artan nüfus ile birlikte her geçen gün artarken, doğal kaynaklar da hızla tükeniyor.

Evinize çöpünüzü bırakıyor musunuz? Dünya evimiz değil mi? Neden sürekli kirletiyoruz?

Dünyayı bu kadar muhteşem kılan çeşitlilikler varken, ne kadar zengin bir coğrafyada yaşadığımızın hala farkında değiliz. Sadece biyoçeşitlilikle değil, kültürel çeşitliliğimizle de hiçbir yere benzemeyen bir zenginliğine sahibiz.

Yaşadığımız pandemi salgın musibetine rağmen ne değişti?

Hijyen, hijyen dedik, kendimizi, evin içini, sokakta ellerimizi dezenfekte ettik o kadar...

Kirlilikten/kirletmekten vazgeçtik mi? Önlem aldık mı? Çevre kirliliğine karşı mücadele başlatıp, ceza yazdık mı?

Sokaklara sigara izmaritlerini, vb. atıkları atıp, kirletenler için ne yaptık?

Denizlerimizin yaşam zenginliğini karasal atıklarla bitirdik. Sokakları, caddeleri, kirliliğe teslim ettik.

Yaşar Kemal’in dediği gibi, deniz bize küstü. Deniz canlılarının türleri aşırı avlanma yüzünden yok oldu, atıklar yüzünden denizi, dereleri, akarsuları kirlettik.

Tüm canlılara karşı vicdan bittiyse, dünya da bitmiştir...

Yaz yağmurları yüzde 30 azaldı. İklim değişikliği sebebiyle ekstrem hava olaylarının şiddeti ve sıklığında artış olacak. Bir şeyler yapmadığımız, değişmediğimiz/değiştiremediğimiz sürece korona gidecek, morona gelecek! Dünyanın nefesi ensemizde olacak!

Dünyayı onarma zamanı!

Toprağı, havayı, denizi kurtaralım. Küçük adımlarla dünyayı değiştirebilecek uygulamalara acil başlayalım. Bu adımları atan/atacak insanları bulalım ve çoğaltalım…

Sade yaşama ilham verecek, gıdaya saygı duyacak, bilinçli tüketimi mutfaktan hayata yaymayı amaçlayacak formüller, eğitimler geliştirelim. Halkı kent, ilçe, mahalle sorumluluklarına ve denetleme mekanizmalarına katalım.

Her birimiz bir şekilde davranışlarımızı değiştirirsek, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirirsek mesele çözülecektir. Üretmek için tüketmek gereken bu düzende, sürdürülebilir çözümler artık çok daha fazla önem taşıyor.

Eğitime, tarıma, gıdaya, doğaya saygı duymak, denizleri korumak, gıdayla iyileşmek zorundayız… Yediklerimiz sadece bizi etkilemiyor. Yediğimiz her lokma ile hem üreticiyi, hem toprağı, hem denizi etkiliyoruz. Nasıl bir dünya istediğimizi yediğimiz lokma belirliyor.  

Seçtiğimiz gıdalar bizi iyileştirip, yaşattığı gibi, hasta ederrek, öldürür de!.. Sadece bizi değil toplumu da ya iyileştirir ya da yok edebilir.

Çocukların gıdayla, doğayla kurduğu doğru veya yanlış her ilişkinin kaynağında biz yetişkinler varız. Gıdaya, doğaya saygı duymalıyız…

İklim krizinin etkilerinin azaltılması, artan nüfusa sağlıklı ve sürdürülebilir gıdanın sağlanması, toprağın sağlıklı olması için çaba göstermeliyiz. Ekosistemin iyileşmesini sağlayan, toprağın yapısını bozmayan uygulamalara sahip çıkmalıyız.

Yediğimiz her lokmanın değerini biliyor muyuz?

Ya arkasındaki emeğin farkında mıyız?

Unutmayın; gıdaya saygı hayata saygıdır.

Hastalıkları önlemek için çok geç değil, işin daha kötüye gitmesini engelleyebiliriz.
Yeter ki doğayı kendi haline bırakabilelim. Doğaya minnet edelim.

Denizin de doğanın da bize verdiklerine karşılık, biz değerini bilemedik.
Daha atıksız, daha plastiksiz, gelecek nesillerin nefes alabileceği bir dünya için acil büyük adımlar a ihtiyacımız var!

Doğanın bize verdiği sonsuz iyiliğe karşı elimizden geleni yapıp,  sonsuz bir inançla alışkanlıklarını değiştirmeye çalışacak insanlarla buluşalım, birbirimize destek olalım, sorumluluk alalım.

Mutluluğun sadelikle birlikte gelen özgürlükte olduğunu anlamamızı sağlayacak formül;  bilinçli tüketmek, gıdaya saygı duymak, israf etmemek, geri dönüşüm ve ileri dönüşüm ise, bu süreci birlikte inşa etmek için hazır mıyız?

Peki, ne yapılabilir? Bu hikâyenin sonu sizce iyi bitebilir mi?

Her şey çok güzel olacak...



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Güven Hokna'dan açıklama: 'Tuvalet temizledim'

Efsane dizi Yaprak Dökümü'nde hayat verdiği Hayriye karakteriyle hafızalara kazınan oyuncu Güven Hokna katıldığı bir programda hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Hokna, çektiği bir ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Diyet gıdası krizi: Can kaybı artıyor

Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasından yapılan açıklamaya göre, kırmızı pirinç mayası içeren "beni-koji" tüketen bir kişi daha yaşamını yitirdi. Böylelikle şimdiye kadar takviye diyet gıdası "beni-koji" ile bağlantılı ölenlerin sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerin cinsiyeti ve yaşı açıklanmadı. 

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR