Balçova ve Narlıdere de apartmanlardan çalınan jeotermal termostat bakır teli!..

İzmir jeotermal enerji Balçova bölgesi yetkilileri 28 Ağustos Cumartesi günü apartmanımıza gelmişler. Apartmanın girişinde tesadüf komşumla karşılaşmışlar. Yönetici olmam sebebiyle komşum beni aradı.

Yetkili ile görüşmem de “Jeotermal sistemi kontrol edip, apartman jeotermalinizin termostat bakır teli çalınmış, bölgedeki birçok apartmanın da çalınmış, karakola şikâyette bulunun” dedi.

“Jeotermalin termostat bakır teli kimin işine yarar, neden çalar” diye düşünmeye başladım. Belediye de çalışan yetkili arkadaşımı aradım. Kuzeni İzmir jeotermal enerji de çalışıyormuş. Aradı, “Narlıdere ve Balçova da tespit edilen 650 apartmanın jeotermal termostat bakır teli çalınmış” dedi.

Çok ilginç bir hırsızlık türü, değil mi? Anlayacağınız hırsızlık çeşitleri artmış… Daha korkuncunu söyleyeyim, Türkiye'de adeta suç patlaması yaşanıyor. Hırsızlık 7 kat, kaçakçılık 9 kat, cinayet 6 kat, cinsel suçlar 10 kat artmış.

İlçe emniyete şikâyette bulunmak için gittim. Sivil polisle yaptığım sohbette; “jeotermal hırsızlığı hakkında emniyete henüz on yedi apartmanın şikâyet başvurusu var. Her apartmanda da kamera yok. Kamera kaydı olan apartmanları izledik. Ancak kamera kayıtları bir ay öncesine kadar kayıt tuttuğu için hırsızlık vakasına rastlamadık. Hırsızlıkların Nisan-Mayıs aylarında jeotermalin kapatıldıktan sonra yapıldığını düşünüyoruz. Jeotermal yetkilileri apartmanlardan gelen şikâyete istinaden bölgeyi gezip, Balçova ve Narlıdere de 650 apartmanda, jeotermal termostat bakır telinin çalındığını tespit ettiklerini söylediler. Emniyetin ana arterlerde bulunan kameraları da bir aylık geriye dönük tarama yapıyormuş. Bir ay sonra kamera kaydının geçmişi siliniyor, hırsızlık vakaları çok var, dikkat ediniz... Hapisten çıkanlar, tekrar içeri girmek için suç işlemeye devam ediyor” dedi.

Güvenlik sorunu varsa, güvenliği arttırmak gerekiyor. Ülke açık kapı politikasıyla yolgeçen hanına döndü. İlçelerin girişlerinde güvenlik denetim kontrolleri yapılıyor mu? Bekçilerimiz gece sokak aralarında dolaşıyor mu? Arada bi düdük çalsınlar da anlayalım güvende olduğumuzu!!

Durumumuz hiç iç açıcı değil vatandaş!

Apartman dış kapılarımızı kapatsak da, kuryeler vb. hizmet vericiler pandemi süreciyle getir- götür yaparken, apartmandan çıkarken kapının kapalı olmasına dikkat etmiyorlar. Dış kapı kendini kapatabilen bir sisteme sahipse ne ala… Yoksa kapı sürekli açık kalıyor. Kapıyı açık bırakırsan hırsız da girer!

Son 11 yılda cezaevi girenlerin sayısı 3.8 kat artmış durumda. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin en günceli 2019 yılına ait.

Suç türü üzerinden veriler irdelendiğinde, hırsızlık, cinsel suçlar, uyuşturucu ve kaçakçılık alanında işlenen suçlarda patlama yaşandığı görülüyor.

2009 yılında öldürme suçundan içeri girenlerin sayısı 1.514 iken bu sayı 6 kat artarak 9 bin 574’e yaralamada ise 4.5 kat artarak 34 bin 987’ye çıkmış.

Cinsel suçlar 10 kat, hırsızlıktan hükümlülerin sayısı 7 kat, uyuşturucudan hapis cezası alanların sayısı 11 kat artmış durumda…

11 yılda kaçakçılıktan cezaevine konulanların sayısı 9 kat artarken, sahtecilik suçu 5 kat, yağma 11 kat, trafik suçları ise 15 kat artış göstermiş hale bakın!..

Cezaevlerine giren hükümlülerle ilgili veriler ne yazık ki ekonomideki bozulmayı ve toplumdaki çürümeyi gözler önüne seriyor.

Sorunumuz: Ekonomik sıkıntı ve artan işsizlik!..

Ekonomik sıkıntılarla birlikte artan işsizlik ve yabancı uyruklu sayısının çokluğu hırsızlık vakalarının tetikleyen önemli nedenlerin başında gelmektedir. Hırsızlık suçunu işleyenlerin yüzde 79’unun 20 yaş altı gençlerden oluşuyor. Yasalardaki boşluklardan dolayı hırsızlık vakaları bir önceki seneye göre sürekli artış gösterdi. Güvenlik güçleri hırsızları yakalıyor, hırsızların birikmiş hırsızlık dosyası olmasına rağmen yasal boşluklar nedeniyle adliyeden serbest bırakılıyorlar. Yasaların caydırıcı olmaması toplum tarafından da tolere edilemez bir noktaya ulaşmıştır.

Uzmanlar, hırsızlık olaylarında yaşanan patlamayı toplumsal bozulmaya, ekonominin kötü gidişatına ve yasaların caydırıcı olmamasına bağlıyor.

Meydana geldiği toplumda onarılması güç zararlara neden olabilen suç olgusu, bu zararların en aza indirilebilmesi için ciddi şekilde mücadele edilmesi gereken bir olgudur.

Gidişat kötü!

Milletin can ve mal güvenliğini tehdit eden hırsızlık vakaları her geçen yıl artıyor. Hukuki boşluklar çözümsüzlük yumağı haline geldi. Güvenlik ve toplumsal boyutlar araştırılmalı, tespitler yapılarak, gerekli önlemler alınmalıdır. Yaşanan sorunların çözümü adına gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır.

Çağdaş suçla mücadele anlayışı, kolluğun yanı sıra toplumun diğer paydaşlarının da katılımıyla yapılmalıdır. Böyle bir organizasyon suçun önlenmesinde başarı sağlayacaktır…

Cumhuriyet tarihi boyunca yapılanlar kadar cezaevi yapan iktidar, Türkiye’yi mahpus sayısı açısından da dünyanın 8. ülkesi yaparak, uçurmaya devam ediyor!

****

Bir Destan, Bir Kurtuluş, Bir Zafer

Özgürlüğüm, Bağımsızlığım

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve Kahraman Silah Arkadaşlarını

Saygı ve Şükranla anıyorum.

30 Ağustos Zafer Bayramımızın 99. Yılı Kutlu Olsun