Avrupa'dan 3Y tokadı

2002 yılının kasım ayına Türkiye ağır bir ekonomik kriz gazisi olarak girmişti.

Fırlayan dolar.

Ağır işsizlik..      

Havaya fırlayan yazar kasalar.

Kafalara atılan anayasa kitapçıkları .

Sokakta şortuyla dolaşan ithal bakan Kemal Derviş .

Sistem ağır bir sarsıntıyla  çatırdadı..

Ve peşinden sistemin merkez sağ ayağı büyük bir gürültüyle çöktü.

Doğanın temel kuralıdır.

Doğa boşluğu affetmez. Bir şekilde doldurur.

Affetmedi.

Doldurdu.

O dolan dolgunun adı AKP’ydi.

Hani tabiri caizse, AKP merkez sağın arazine kırk yıllık gülsuyu kokulu milli görüş soslu muhafazakarlık binasını dikti..

Sonuçta siyaset fırsatları değerlendirme sanatıdır.

O açıdan bakınca AKP girdiği ilk seçimde aldığı yüzde 34 oyla devletin tepesine kurularak o sanatı başarı ile icra etti..

Ama AKP gemisi sadece merkez sağın boşluğu ile büyümedi.

Dünya da küreselleşme temelli Neo-liberalizm rüyalarının revaçta olduğu dönemin sonucu olarak bol para, bol kredi, bol fırsat imkanlarını sonuna kadar sömürdü.

Yani kısaca Allah AKP’ye yürü ya kulum dedi.

Aslında 2001 krizinden sonra Türkiye’ye hicret eyletilen ve ekonominin başına Dünya bankası tarafından bir nevi  kayyum olarak atanan Kemal Derviş’in ekonomik reçetesine, ilk dönemler AKP adeta can simidi gibi tutundu. AKP’nin ilk 5 yılındaki ekonomik kararların mimarı Kemal Derviş’ti aslında. Derken 2004 yılında AB büyük bir şov ile Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlattığını oylayarak onadı..

AKP bu reklam fırsatını kaçırır mı.?

Kaçırmadı.

Yandaş basın olayı bol bol köpürttü.

Ankara Belediye başkanı AB şerefine gündüz vakti havai fişek bile attı.

Daha 5 yıl öncesine kadar Avrupa birliğini Hıristiyan kulübü olarak gören, hatta onlar ortak, biz pazar diyerek Türkiye’nin Avrupa’daki varlığına şiddetle karşı olan milli görüşün çocukları, birden bire Avrupacı kesiliverdiler.

Evet.

Geçen gün Türkiye ile müzakereleri donduran Avrupa birliğini izlerken aklımdan yukarıda yazdıklarım geçti.

Eski bir Anadolu atasözü der ki ; Alışmamış belde don durmaz.

Sonuçta  Avrupa’ya AKP aşısının tutmayacağı baştan belliydi.

O donun düşeceği ve iğreti durduğu baştan kendini belli ediyordu.

Sonuç.

Dolar fırladı.

Borsa çakıldı.

Fiyatlar çıldırdı.

İşsizlik hortladı.

Enflasyon delirdi.

Tarih size bir kredi açar. Ama o kredi sonsuza kadar sürmez. Ve aynı tarih sizi hangi rüzgarla getirdiyse o rüzgarla da götürmesini bilir. Osmanlı’da vezirler için şöyle bir inanç varmış.Vezir ilk geldiğinde divanda ilk  neyi vaat ederse, gidişinin de o ilk vaatle olacağına inanırlarmış. Mesela ilk olarak rüşveti önleyeceğim derse, gidişinin de rüşvetten olacağına dönük bir inanış oluşurmuş…

AKP ilk geldiğinde  neler vaat etti..?

Yoksulluk bitecek.

Yolsuzluk bitecek

Yasaklar bitecek..Yani 3Y ile mücadele temel politikamız..

Avrupa birliğinin attığı tokat işte o 3Y’nin tokadıdır.

Ve Osmanlı Divanının vezir laneti sanki AKP’nin başına yavaş adımlarla geliyorum demektedir.

IŞIK OLDU FİDEL

Küba devrimin lideri Fidel Castro sonsuzluğa yürüdü. Emperyalizmi dize getiren büyük devrimciyi sevgi ve saygı ile selamlıyorum..Işıklar içinde uyusun.