Tez-At

   Recep Tayyip Erdoğan şüphesiz ülkemizde son yirmi yılın en çok konuşulan isimlerinin başında geliyor. Ülkenin sayısal olarak en çok sevilen kişilerinden olduğu kadar en sevilmeyen kişileri arasında da olduğu muhakkak. Dolayısıyla hakkında çokça methiyeler düzüldüğü kadar ülkenin en çok eleştirilen kişisi de. Benim de kendisiyle ilgili nacizane kişisel düşüncelerim var tabii.

   1-Birkaç gündür kürsüden yaptığı açıklamalar, kullandığı üslup ve seçtiği kelimeler kaçımızın hoşuna gidiyor? Onu dinlerken kaçımız içten içe onun adına utanıyoruz? Kaçımız kendimizi avam hissediyoruz? 'Dayılanma' kültürü bir canavar gibi dört bir yanı sarıyor… Onu dinlerken kaçımız içten içe onun adına utanıyoruz? Kaçımız kendimizi avam hissediyoruz?... Şahsen Tayyip Erdoğan beni utandırıyor. Seçtiği bayağı kelimeler yüzümü kızartıyor… Entelektüellik kırıntısı bulunmayan, kaba ve cahil üslubu 'delikanlılık' kavramı ile kurduğu sağlıksız ilişkinin ürünü… Alt kültür kendini üst kültür olarak tanımlamaya kalkınca dengeler şaşıyor. Kabadayı bir delikanlılık allanıp pullanıp, kahramanlık olarak sunuluyor.

   2-Tayyip Erdoğan diyor ki 'durmak yok yolsuzluğa devam…' Hani millete efeleniyorsun ya... O yakınındakilere efelensene, ağzından bir laf kaçırdı 'Etrafımızda bu tür kişiler olursa temizleriz' dedi. Temizlesen adam kalmaz Tayyip Bey, adam kalmaz etrafına bir bak bakalım… Önce çıktın, ” Arabulucuyum” dedin, şimdi bölgedeki Müslüman ülkelerin kalbini almakla görevlendirildin. Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun eğdin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü Tayip Erdoğan.

   3-Erdoğan’ın kalbi Ali diyor dili Muaviye diyor(!) Erdoğan Fransa’nın Libya operasyonundan önce “Bu ne saçmalık yahu Nato’nun Libya’da ne işi var” derken daha sonra operasyona destek verileceği açıklandı ve destek verdi. Dış politika reel politika değil rüya politikasıdır. AKP Amerikan mandasıdır (!)

   4-Hazine bonolarının kimin aldığı yani TC hükümetine kimin borç verdiği bilinmiyor. Türk halkının emekli olma hakkı yok… 70 milyon adam çalışıyor çabalıyor 5.000 gerçek artı tüzel kişiye parayı veriyor. Bankaların %51’ini sattık diye övünülmez.

   Yazdıklarımı okuyunca muhtemelen “amma da ağır ifadeler kullanıyorsun” demişsinizdir. Ancak benim ne Başbakan yardımcısı olma (!) ne de gazetecilikten kazanacağım paralarla Boğaz’da yalı alma niyetim yok, bu yüzden de bu sözler bana ait değil. Kime mi ait? 1. İfade eşi Rasim Ozan Kütahyalı ile birlikte Erdoğan’ın ve AKP’nin yılmaz savunucusu gazeteci Nagehan Alçı’ya ait. (Bu ifadeler 11 Mart 2009 tarihli Akşam gazetesindeki köşe yazısından alınmıştır. ) 2. Beyanatlar ise DP eski başkanı, günümüzün Başbakan Yardımcısı olan ve Erdoğan’ı “Türkiye’nin ilelebet ezeli ve ebedi başkanı” ilan eden Süleyman Soylu’nun ağzından çıkmıştır. (Yüzlerce video görüntüsünden bizzat izlenmiştir.) 3. İfadenin sahibi de Saadet Partisi ve HAS partilerinin eski başkanı Numan Kurtulmuş. (Bunları da çokça aramaya gerek kalmadı, sayısı bir hayli fazla.) Son ifade ise saçlarını ineğe yalatmış gibi görünen (teşbihte hata olmaz, gençliğimizde sıkça söylenirdi.) yandaş, havuz, candaş ve yavuz (!) gazeteci Yiğit Bulut’a ait.

   Bu değişikliklerin kendilerine güç, mevki ve para kazandırdığı muhakkak, ama ya kaybettirdikleri? Onur, şeref, güven mi? Yorumsuz…

   Bu keskin dönüşler gösteriyor ki ortada büyük bir tezat var. Bence en iyisi bu zihniyettekileri de bu zihniyeleri de tez atmak gerek.