Yukarı
79895

Türkiye Ekonomisi Şoklara Karşı Hassas

19 Ağustos 2014 10:42

Dünyanın en önemli ekonomistlerinden Nobel ödüllü Joseph Stiglitz, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından ortak gerçekleştirilen seminer çerçevesinde İstanbul'da bir konuşma yaptı.

Ekonomi dalında 2001 yılında Nobel ödülü kazanan eski Dünya Bankası şef ekonomisti ve Clinton hükümeti baş ekonomi danışmanı Stiglitz, konuşmasının ardından küresel ve bölge ekonomisi hakkında WSJ Türkiye'ye değerlendirmelerde bulundu.

Avrupa ekonomisinin resesyona doğru gittiğini, Fed'in parasal genişleme politikalarıyla büyüyen gelişen ekonomi finansal sektörlerinin önlem alınmazsa tehlikeli olabileceğini söyleyen Stiglitz ayrıca Türkiye'nin "açık ekonomisi"nin zor bir dönemden geçmekle beraber şoklara karşı oldukça hassas olduğunu belirtti.

Jeopolitik riskler hakkında size bir soru sormak istiyorum. Wall Street'in jeopolitik riskler konusunda biraz kayıtsız kaldığı herkesin malumu fakat yanı başımızda Irak'ta yaşanan gelişmeler ve Avrupa'da Ukrayna-Rusya merkezli gelişmeler bölge ekonomisi ve küresel ekonomi için ne anlam ifade ediyor?

Artık dünya genelinde ekonomiler "açık ekonomi" halini aldılar ve Türkiye'nin ekonomisi de oldukça açık. Dolayısıyla açık bir ekonomiye sahip olduğunuz zaman şoklara karşı da çok hassas oluyorsunuz ve özellikle şu içinde bulunduğumuz dönem çok zor bir dönem bence. Yalnızca jeopolitik olarak değil, şimdiden belirli ekonomik alametler kendisini gösteriyor. Türkiye'nin zaten bir yavaşlama dönemine girdiğini ve kendi çapında siyasi sorunlar yaşadığını göz önüne aldığımız zaman işler çok daha zorlaşıyor. O yüzden bu durumun bir etkisinin olması gayet muhtemel. Avrupa'ya baktığımız zaman ise o bölge zaten kırılgan bir haldeydi ve şimdi de bir resesyona gidiyorlar gibi görünüyor; en azından negatif büyümeye.

Sizin IMF ve benzeri kuruluşların bazı ekonomilere yaptıkları yardımları veya bu ekonomilere yönelik politikalarını eleştirdiğiniz bilinen bir şey. Son zamanlarda BRIC ülkelerinin kendi ortak bankalarını kurmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu kuruluş IMF'e rakip mi olur yoksa uluslararası sisteme pozitif bir katkı mı sunar?

Bu banka aslında gelişen ekonomiler ve ülkelerde özellikle altyapı konusunda yapılacak yatırımlara yönlendirilen bir kuruluş. Bu tür yatırımlar için gerekli ihtiyaç ve ortada olan talep Dünya Bankası ve diğer bankaların kapasitelerinin oldukça üzerinde. O yüzden benim fikrime göre bu çok önemli bir katkı. Buradaki sorunun bir kısmı ABD'deki durumdan dolayı Dünya Bankası'nın sermayesinin yeterli seviyede yenilememesi. Ayrıca IMF'nin idare edilme şekli G-20 ülkelerinin anlaştıkları çerçevede düzeltilmedi ve ABD Kongresi de bunun düzeltilmesini reddediyor.

Yani IMF'nin idare edilme şeklinin hala tam olarak ideal olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Evet, doğru. Dolayısıyla bunlar umarım şu anda var olan yapısal zayıflıkları düzeltecek kurumlar olacaktır. Birbirlerinin yerini tutmayacaklardır fakat benim şu anki yapılarında bulunan "kusurları" olarak tanımladığım eksikleri düzeltmek için birbirlerine yardımcı olacaklardır.

Konuşmanızda 2008'de başlayan "Büyük Resesyon"dan sonra finansal kurumların yeniden bir sosyal tahribat yaratmaması için gerekli önlemlerin alınması yönünde yasa yapıcıların çaba sarf ettiklerini söylediniz. Bugün gelişen ülkelerden Türkiye'ye baktığınız zaman eskiden finans sistemi hakkında pek bilgisi olmayan insanlar artık Bernanke'nin kim olduğunu biliyor. Sizce Fed'in genişlemeci politikalarıyla ortaya çıkan "carry trade" ve gelişen ülkelerdeki finans kuruluşlarının sayılarının gittikçe artması bu ülkelerde de finans sektörü tarafından "sosyal tahribat" riski oluşturuyor mu?

Bence evet. Gelişen ekonomilerin birçoğu bu durumun farkına vardı ve sermaye kontrollerine dair önlemler aldı çünkü sorun şuydu: Biz bankacılık sistemimizi düzeltemedik. Basılan paranın Amerika şirketlerine gitmesi ve onların da yatırım yapması gerekiyordu fakat Amerika bankaları bu şirketlere kredi sağlamakla pek ilgilenmedi; onun yerine gelişmekte olan ekonomilerdeki firmalara kredi vermeyi tercih ettiler. Dolayısıyla para istenen ve ihtiyaç duyulan yere gitmek yerine istenmeyen ve ihtiyaç duyulmayan yere gitti. Bazı ekonomiler sermaye kontrolleri gibi bazı bariyerler oluşturdu ve diğerleri de bu sermayenin girişini idare etmek durumunda kaldılar. Doğal olarak şimdi de bu sermayenin çıkışını idare etmek zorundalar.

Peki spesifik olarak hangi ülkelerin bu idareyi başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğini söyleyebilir misiniz? Mesela bazı ekonomistler Meksika'nın bu durumu iyi idare ettiğini fakat Türkiye ve Brezilya'nın bazı zorluklar yaşadığını düşünüyor.

Burada sorunun bir parçası şu; her ülkeye giden sermaye hücumunun boyutu farklılıklar gösterdi. Bence aslında Brezilya bu sermaye girişinin hacmine baktığımız zaman iyi bir performans gösterdi, yapabilecekleri çok daha fazla bir şey yoktu fakat yine de döviz kurları oldukça hızlı artıyor. Çin ve Hong Kong da başarılı bir iş çıkardılar. Çin'in zaten sermaye kontrolleri bulunuyordu. Hong Kong gayet açık olan ekonomisinde istikrarı korumak için farklı mekanizmalar kullandı. Dolayısıyla para çıkışı gerçekleşirken, daha az sermaye girişinin sağlanması için de gerekli önlemleri aldılar. Burada mantık şu; ne kadar az para girişi olursa bu para çıkarken o kadar az sorun yaşarlar.

F5 Haber



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Konut fiyatlarında reel düşüş sürüyor

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) ile sahibinden.com'un işbirliğiyle hazırlanan "sahibindex Kiralık ve Satılık Konut Piyasası Görünümü" araştırmas...

ABD ekonomisi beklentilerin altında büyüdü

ABD Ticaret Bakanlığı, 2024 yılı Ocak-Mart dönemine ilişkin GSYH verisine ilişkin ilk tahminleri açıkladı. ABD'de öncü GSYH, yılın ilk çeyreğinde yıllıklandırılmış olarak yüzde 1,6 arttı....


Ekonomide çifte kupa yarışı!

Mayıs 2023 seçimleri öncesinde dünya enflasyon liginde zirve yarışında olan Türkiye, Nisan 2024 itibarıyla hem enflasyon hem de faiz liginde zirve yarışı veriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erd...

Borsa İstanbul'da gong "İş Bankası 100. Yıl Bonosu" için çaldı

Türkiye İş Bankası, kuruluşunun 100’üncü yılına özel halka arz ettiği yeşil finansman bonosu olan "100’üncü Yıl Bonosu", Borsa İstanbul’da düzenlenen gong töreniyle işlem görmeye başladı....


Mobilya ihracatı son 7 yılda 4 kat arttı

Sektördeki sıkıntılardan bahseden Taklacı, mobilyanın gelişmesi için AR-GE ve tasarım merkezlerine ihtiyaçları olduğunu, mobilyacıların kendi tarzlarıyla ihracatta daha çok önde olacağını...

Tavuk eti fiyatlarına 5 ayda yüzde 200 zam geldi

Kırmızı et fiyatlarının yükselmesiyle birlikte, beyaz ete olan talep arttı ve sonuç olarak tavuk eti fiyatları katlandı. İstanbul Kasaplar Odası üyesi Veysel Günal, tavuk etinde son 5 ayd...


Ekonomide gündem yoğunlaşıyor

Ekonomide gözler bir yandan nisan ayının son günlerinde açıklanacak verilere, diğer yandan mayıs ayındaki hareketliliğe çevrilirken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikas...

Beyaz eşya satışlarında artış

Seçimin olduğu ayda beyaz eşya satışlarının hızlandığı görüldü. Türk Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) verilerine göre, Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda y...


Borsa güne yükselişle başladı

Bankacılık endeksi yüzde 0,29 ve holding endeksi yüzde 0,25 artış kaydetti. Sektör endeksleri arasında en çok kazandıran yüzde 1,94 ile inşaat olurken, en çok kaybettiren yüzde 4,26 ile s...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tuvana Türkay hastanelik oldu

Oyuncu Tuvana Türkay hastane odasından fotoğraf paylaşarak takipçilerini sağlıkları konusunda uyardı. 'Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi' adlı dizide oynayan Tuvana Türkay hastaneye kaldırıl...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bilimsel araştırma: Aspirinin kolon kanserini nasıl önlediği belirlendi

Her gün aspirin kullanmanın kolon kanserini önlediği biliniyor ancak nedeni şu ana kadar belirsizdi. Yeni bir çalışma, artık aspirinin kolon kanserine karşı nasıl etki ettiğinin anlaşıldığını ortaya koyuyor. Cancer dergisinde 22 Nisan'da yayınlanan bulgulara göre, aspirinin vücudun kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini artırdığı görülüyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR