Dr. Erdal Duman: İzmir'i tekrar yeşil bir kent yapacağız

DR. Erdal Duman CHP İzmir 2.Bölge Milletvekilliği için adaylık başvurusunu yaptı. Yengün Gazetesi'ne bir röpotaj veren DR.Erdal Duman:İzmir herkesin İzmir'i. İzmirli vekillerin İzmir'e karşı sorumlukları var. Aziz Kocaoğlu'nu merkezi hükümete karşı asla yalnız bırakmayacağız. Manisa ve Aydın'daki vekillerimizin dahi bu konuya ilgi göstermeleri gerekiyor' dedi

İşte O Röpartaj:

CHP İzmir 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı Dr. Erdal Duman İzmir'in betonlaştırıldığını söyleyerek "Benim en büyük hayalim Karayolları, Sümerbank, Pamuk Birliği arazilerinin kentin nefes almasını sağlayacak dev yeşil alanlar olmasını sağlamak. Hala geç değil” dedi

Ahmet Özsoy'un "Yenigün'de Gündem" programına konuk olan CHP İzmir 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı Dr. Erdal Duman, Türkiye'de sistemin kendisinin eleştirilmesi gerektiğini söyledi. Sağlığın ticarileştirildiğini ifade eden Duman, sağlık kontrollerini yapan kurumların çok başlılığının israfa neden olduğunu belirtti. Birlikte yaşanabilecek bir Türkiye'nin yolunun CHP'den geçtiğinin söyleyen Duman “Çocuklarımız doğa ile kaynaşabilsinler, kadınlarımız saatin kaç olduğuna bakmaksızın dışarıya çıkabilsinler, insanlarımız 'Bu bizden, bu onlardan' denilerek ikiye ayrılmasınlar istiyoruz” dedi.

Türkiye'yi şu anda nasıl görüyorsunuz? Türkiye'nin temel sorunları neler?

Dünyanın çok küçük bir köy olduğuna inanıyorum. Akdeniz ülkelerinde yaşanan siyasi gelişmelerin Türkiye'ye de yansıması gerektiğini düşünüyorum. Yaşama, insana ve doğaya değer verilmesi gerektiğine, çocuklarımıza, gelecek nesillere daha temiz, daha saygılı daha insanca bir ülke bırakmamız gerektiğine inanıyorum. Tüm altgrupların inançlarını özgürce yaşayabilecekleri Türkiye'nin tüm dünyaya ışık saçacağını biliyorum. Bunun tek yolu sağlıklı bir demokrasi ve hukuk devletinin kurulmasıdır. CHP ülke kuran bir partidir. Sadece ülkemizde değil dünyada ilkleri gerçekleştiren, örnek olan bir partidir. Kadınlara ilk kez seçme ve seçilme hakkının verilmesini sağlayan parti ile omuz omuza çalışmaktan onur duyuyorum. Kadınlarımız ciddi anlamda travma yaşıyorlar. İnsanlar çocuk doğurmaktan korkuyorlar. Burada eleştireceğimiz sadece iktidar partisi ve iktidar partisinin kabul edilemez uygulamaları değildir. Eleştirmemiz gereken sistemin kendisidir. Karşıtlık, ötekileştirme ve yanlışlar üzerine siyaset yapmamamız gerekiyor.

Mega kentlerin önüne geçilmeli

3.dünya ülkelerine mahsus bir kavram maalesef ülkemizde de yaşanıyor: Mega kentler. Avrupa'nın en büyük kentlerinin nüfusu gittikçe küçülürken bizim ülkemizde tam tersi yaşanıyor. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa gibi kentlerin sürekli olarak nüfusunun büyümesi, şehir merkezinde çözümü olmayan sorunlarla karşılaşmamıza neden oluyor. İzmir'de altyapı sorunlarımız var. Ulaşım sorunu artan nüfusla beraber düzenli olarak artmaya devam ediyor. Bu sadece İzmir'in değil tüm Türkiye'nin sorunudur. Bu tarz planlama sorunları yerelde değil merkezi iktidarda çözümlenmek zorundadır. CHP'nin iktidara gelmesi durumunda, ülkemizdeki hizmet, sanayi gibi sektörler şehir dışına taşınacak ve şehir merkezinin bir anlamda nefes alması sağlanacaktır. Üniversitelerimizin şehrin tam ortasında kurulmaması gerekiyor. Keşke Katip Çelebi Üniversitesi Bergama'ya kurulsaydı... Hem dünyada uygarlığın doğduğu ilk yerlerden olan Bergama'nın, hem de üniversitenin marka değeri artmış olacaktı. Tarım alanlarımızı sanayi alanı yaptık. Bu sanayi alanlarında gelişmiş ülkelere fason üretimler yaptık. Şimdi üretimin Uzakdoğu'ya kaymasıyla bu fabrikalar atıl olarak ya da depo olarak duruyor. Gelecekte dünyanın en değerli toprakları kaliteli tarım alanları olacak. Ege'nin değerli tarım arazilerini kirletmeyecek nanoteknoloji, bilişim gibi katma değeri yüksek ve kirlilik yaratmayan sanayi sektörlerine yönelmemiz gerekiyor. İzmir'in en büyük sorunlarından birisi de kalifiye, üniversite mezunu gençlerimizin işsiz kalmasıdır. Bu çok acıdır. İzmir'den hem küçük yatırımcılar hem de büyük yatırımcılar kaçmakta. Hizmet ve turizm sektörüne acil destek sağlamamız gerekiyor.

Aidiyet duygusunu kaybediyoruz

Türkiye'de aidiyet duygusunu kaybediyoruz. Bu ülkede pek çok felaket yaşadık. Soma'da, Kocaeli'de, Van'da yaşadığımız her felakette birbirimize daha çok kenetlenmiştik. Her geçen gün ülkemize olan güven duygumuzu, umudumuzu kaybediyoruz. Türkiye için çalışan insanların önüne geçiliyor. Doğamız katlediyor. İzmit'te anne sütünden kurşun geliyor. Bunu kamuoyuna duyuran doktor arkadaşımız uzaklaştırılıyor. Çocuklarımız doğa ile kaynaşabilsinler, kadınlarımız saatin kaç olduğuna bakmaksızın dışarıya çıkabilsinler, insanlarımız 'Bu bizden, bu onlardan' denilerek ikiye ayrılmasınlar istiyoruz. Birlikte yaşamamızı sağlayacak, tüm Türkiye'yi kucaklayacak olan parti CHP'dir. Türkiye'de bir alt kültür çatışması yoktur. Bu ülkenin temel sorunu gelirin sağlıklı dağıtılmasıdır. Bu sorunu giderecek olan sağlıklı bir demokrasi, bürokrasi ve hukuk sistemidir.

Türkiye'de sağlık konusunda ne gibi sıkıntılarımız var? Sağlık kurumlarındaki sorunların önüne nasıl geçebiliriz?

Türkiye'de sağlık ticarileşmiştir. BAĞKUR, SSK ve Emekli Sandığı'nın birleştirilmesi iyi bir adım olsa da, koruyucu ve temel sağlık hizmetleri yok edildi. Döner sermayeden para alınması konusunda büyük hatalar yapıldı. Senenin üçte biri bitmeden sağlık için ayrılmış bütçenin bittiğini gördük. Piyasada çok temel ilaçlar sırf maliyeti düşük, ticari anlamda karlılığı yok diye diye satılmaz hale geldi. Parası olana sağlık hizmeti veriliyor. Koruyucu sağlık hizmetlerinin ve aile hekimliğinin derhal gözden geçirilmesi gerekiyor. Eğitim, üniversite ve SSK hastanelerinde kaliteli ekipmanlar yok. Avrupa'nın sağlığa zararlı ya da kalitesiz olduğu için kullanmadığı Çin malı ekipmanlar kullanılıyor. Çin malı protezden kime ne hayır gelebilir? Ayrıca ülkemizde ilaç ve gıda kontrolleri tek bir çatı altında değil. Amerika'da olan Gıda ve İlaç Dairesi(FDA) benzeri bir yapının Türkiye'de de faaliyete geçirilmesi gerekiyor. Her kurumun kendi kontrol mekanizması olması ciddi bir israfa da neden oluyor. Bir sinerji oluşturulması şart. Türkiye'de atıl hastaneler, atıl yataklar, atıl cihazlarla karşılaşacağız. Türkiye'de o kadar çok atıl olarak duran manyetik rezonans görüntüleme (MR) cihazı var ki...

İzmir'de son yıllarda sağlık turizmi sıklıkla konuşulmaya başlandı. Sizce İzmir'de sağlık turizmini gerçekleştirecek altyapıya sahip miyiz? Bu amaçla ne gibi adımlar atılmalı?

Avrupa'da sağlık turizminde en büyük payı Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya gibi ülkeler Uzakdoğu'da ise Tayland ve Malezya alıyor. Sağlık turizminin çok iyi planlanması gerekiyor. Avrupa nüfusu yaşlanıyor. Avrupa'da maddi durumu iyi olan yaşlıları ülkemize çekecek planlar hazırlamamız lazım. Balçova'daki termal kaynaklarımız büyük bir nimet. Türkiye'ye sağlık turizmi için gelenler Kuzey Afrikalı ve Arap Yarımadası'ndan gelenler. Bu kişilerin daha sonra Mısır ve Kuveyt'e kaçmayacağı ne malum?

Ulaşım birinci öncelik

Milletvekili olduğunuz zaman İzmir'de ilk olarak hangi konuya eğileceksiniz?

İzmir'in her şeyden önce ulaşım sorunu var. İzmir'de denizi ve demiryolunu daha aktif bir şekilde ulaşıma entegre etmeliyiz. Ayrıca aktarma sisteminden kaynaklanan sorunlara tekrar gözatmamız ve halkın ihtiyacına cevap verebilecek çözüm önerileri sunmamız gerekiyor. Vekil olduğum takdirde Adnan Menderes Havaalanı'ndan yurtdışına uçuşların daha sık olmasını sağlamaya çalışacağım. Böylece İzmir'den yurtdışına gitmek için İstanbul'a gitmek zorunda olan işadamlarımızın kentte kalmalarını sağlayacağız. Bu amaçla ticaret ve sanayi odalarıyla, belediyelerle birlikte çalışacağız. İzmir'i bir marka şehir yapacağız.

Büyükşehir Belediyesi hazırlanan ulaşımda hazırlanan projelerin, merkezi hükümet tarafından desteklenmediğini hatta önünün kesildiğini söylüyor.

İzmir herkesin İzmir'i. İzmirli vekillerin İzmir'e karşı sorumlukları var. Aziz Kocaoğlu'nu merkezi hükümete karşı asla yalnız bırakmayacağız. Manisa ve Aydın'daki vekillerimizin dahi bu konuya ilgi göstermeleri gerekiyor. Keşke Manisa'ya, Söke'ye, Bergama'ya, Foça'ya ve Çeşme'ye kadar uzanan geniş bir demiryolu hattına sahip olabilseydik. Kaliforniya Long Beach'te 1 dolara binlerce insan seyahat ediyor. 'Kardeş Araç' projesi ile tek başına seyahat eden sürücülerimizin yanlarına yolcu almalarını sağlamalıyız. Ayrıca şehir merkezinde yer alan kurumların kentin farklı taraflarına dağıtılması gerekiyor.

İzmir yeşil bir kent olmalı

İzmir'i tekrar yeşil bir kent yapacağız. Avrupa'nın pek çok kentinde yeşil alanlar birincil öncelikli olan alanlar iken Türkiye'de şehir içindeki yeşil alanlara değer verilmiyor. Hamburg'un yüzde 20'si yeşil iken bu rakam İzmir'de yüzde 5'e kadar düşmüş durumda. İzmir'de stat sorununu çözerken bunu da gözardı edemeyiz. Şehir merkezine sıkıştırılacak bir stat yerine, etrafında amatör takımların ve vatandaşlarımızın kullanabilecekleri geniş bir spor alanı hazırlanmalıdır. Yeşille buluşurken maviyle de buluşabilmemiz için de kaliteli bir marinaya ve körfezin farklı noktalarında yer alan plajlara ihtiyacımız var. İzmir'i su sporlarının merkezi haline getirmemiz lazım. İzmir gün geçtikçe betonlaşıyor. Benim en büyük hayalim Karayolları, Sümerbank, Pamuk Birliği arazilerinin kentin nefes almasını sağlayacak dev yeşil alanlar olmasını sağlamaktı. Hala geç değil. Başarabiliriz. Aziz Bey'in kentsel dönüşümle kent ormanları kurulmasında büyük çabası olduğu ortada.

Erdal Duman kimdir?

1968 doğumlu. İzmir Atatürk Lisesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları üzerine ihtisas yaptı. 11 yıldır serbest piyasada hekimlik yapıyor. Diyabetik, obezite ve endokrin hastalıklar üzerine kamuoyu oluşturma konusunda çalışmalarda bulundu. Türkiye'de ilk defa, özel sektörde profesyonel ekip ile endokrin hastalıkları ile ilgili hizmet verdi. Alanında dünyadaki pek çok sağlık kuruluşuna üye. Yurtdışında 50'nin üzerinde konferans verdi. İyi düzeyde İngilizce ve Almanca biliyor. Evli.