Okuyucu ve algıda seçicilik!
14 Mayıs, 2011
“İzmirli Denizi Kullanıyor mu?” başlıklı son yazıma devam etme gereği hissettim. Okuyucu yorumlarına baktığımda dikkatimi çeken ayrıntılar oldu. Okuyoruz ancak, sadece anlamak istediğimizi ya da söylemek istediğimizi yorumluyoruz. Böylece yazının içeriğinde yer alan ironiden ve benzetmelerden haberimiz olmuyor! İki okuyucumun farklı yorumunu paylaşmak istiyorum;
1. “ Denizin dili olsa zaza dayının soracağı soruya ne cevap verirdi? Zaza Dayı: Ula Deniz, beni seviymisen? Deniz: Sevmiyim... Zaza dayı: Niye yaw... Deniz: İzmirli olarak değerimi bilmisen. Kabahat sende değil. Seni bana; sevdirecek adımları atmayan yerel yönetime kızgınım ben...
2. Kaç kez arabanızdan inip vapura bindiniz bilmiyorum, İzmirli denizini severde sahipte çıkar küsmek ne demek 10 dk da bir kalkan vapurların doluluğunu görseniz şaşarsınız madem gitmediniz açın i.b.b ye telefon vapura günde kaç kişi biniyor öğreniverin bi zahmet!
İki farklı bakış açısı ile karşı karşıyayız. Gayet normal. Ancak yazımda dikkat çekmek istediğim kaç kişinin vapura binmesi meselesi değildir.
Denizi olan bir kentte deniz ulaşımının olmaması garip olurdu.
Deniz ulaşımının farklı alternatiflerinin olmaması ayıp olurdu.
Deniz ulaşımına farklı çözüm üretemeyenlerin kenti yönetmesi halka eziyet olurdu.
Halkı denizden faydalanmasına yönelik farkındalık yaratacak etkinlikleri planlamamak da eksiklik olurdu.
Denizi temizlemek yerine kirliliğine göz yumarak, kokusuna alışın ve onunla yaşayın demek kentin utancı olurdu.
Gençlere ve çocuklara deniz sevgisini aşılamamak ve denizden faydalanma yöntemlerini öğretmemek kentin geleceğini yok etmek olurdu…
Değil mi?
Bizlerin arabamızdan inip vapura kaç kez binip binmediğimiz meselesini sorgulamamızdan çok, denizi kullanma sürecimize ve denizle olan ilişkimize bakmak gerekmiyor mu?
Deniz İzmir’in aynası ise;
Denize bugüne kadar yapılan yatırımlar ve üretilen projeler nedir?
İzmir limanı bugünkü durumunu hak ediyor mu?
Çocuklarımız denizi kullanıyor mu?
Algıda seçicilik dediğim meselede bizlerin daha önce yaşadığımız deneyimlerin, önyargıların, rüyaların ve benzer her türlü duygulanımların o anki algılama düzeyinde etkileri olarak ifade edebilirim. Buradaki en önemli unsur ise; beklentilerimiz, ilgimiz ve inançlarımızdır.
Dış etmenlere karşı aşırı zıtlık halinde olabiliriz ancak önce ne anlatıldığını anlayıp, yorumlamak daha doğru olmaz mı? O zaman “Deniz” kelimesi sadece “vapura kaç kez bindiniz” düşüncesi ile sınırlı kalmaz.
'Denizcilik alanında İzmir'i nerede görmek istiyoruz?' İşte bu sorunun cevabını bulmak ve denizciliğin rotasını çizmek lazım…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cumhuriyet Türkiye'nin Kalbidir!
- Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
- Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Anısına
- Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı TÜLOV Burslu Gençlere Umut Oluyor!
- Oysaki NARİN de bugün okula gidecekti!
- Meraklı Öğretmenler Burada!
- Laiklik Ve Çocuk
- Serbest Piyasa Fırsatçıları!
- İsraf TAVAN Tasarruf YALAN!
- Kıssadan Hisse Öyküler
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Sertab Erener gözyaşlarını tutamadı
Şarkıcı Sertab Erener kendisi için düzenlenen 'Saygı1' etkinliğinde gözyaşlarına hakim olamadı. BaBaLa TV'nin düzenlediği 'Saygı1' etkinliği önceki akşam Wolkswagen Arena'da gerçekleşti. ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
20 yıllık çalışma ortaya çıkardı: İşte yaşlanan beynin göstergesi
Johns Hopkins Üniversitesi liderliğindeki araştırmacılar, Demans Riski Altındaki Yaşlı Kontroller için Biyobelirteçler (BIOCARD) kohortuyla yaptıkları bir çalışmada, bazı faktörlerin daha hızlı beyin küçülmesi ve normal bilişsel işlevlerden hafif bilişsel bozukluğa (MCI) daha hızlı ilerlemeyle ilişkili olduğunu keşfettiler.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.