Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Bisikletli Yaşama Doğru...

21 Mayıs, 2011

Küresel ısınma, her geçen gün, her türlü kirliliğin artması, ormanların tahribi, santrallerin olumsuz etkileri ile beraber yok olan bitki örtüsü ve bizler…
Ve Doğa, yaptığı her eyleminde kendisinde eksik olan bir şeyi tamamlamaya çalışıyor. Doğal afetler, bize göre bir yıkım, doğaya göre bir düzenleme çalışmasıdır. Biz bozuyoruz, doğa düzenliyor…
Doğaya katkı sağlıyor muyuz? Hayır.
Sürekli doğadan çaldığımız gibi geri dönüşün bedelini de her seferinde ağır ödüyoruz. Doğaya uyum sağlamak yerine ona başkaldıran insanoğlunun bu anlaşmazlıktan elde edeceği sonuç yaptığını yerle bir eden, canı ile ödeyen bir güç ile sürekli olarak karşı karşıya kalmasıdır.
Dalga geçtiğini ve kendini bir güç sanan insanoğlu ile, doğa kedinin fare ile oynadığı gibi oynamaktadır. Ve hiç tavizi de yoktur. 
Gelin doğa ile anlaşma yoluna gidelim. Bir yerlerden başlamamız gerekmiyor mu?
Bisikletli Yaşam!
Mevcut şartlarda ülkemizdeki, 1880 lerden bu yana kokusuz, gazsız, hava kirliliği yaratmayan, insan enerjisiyle çalışan ve gittikçe gelişen bisikletin şimdiki konumuna bakalım.
Son dönemde özellikle metropollerde gelişme gösteren ve Anadolu'da bazı bölgelerde varlığını sürdüren bisikletlilik olgusu, artik sadece spor, yarış boyutunu aşmaya çabalamaktadır. Bisikletli Yasam dediğimiz olay, bisikletin hayatımızda özellikle ulaşımda yani evden okula, işe, alışverişe vb. gidip gelme anlamında yer alması demektir. 
Hafta sonu turları, uzun geziler, doğa turları kısacası bisikletle yapılan her aktivite bisikletli yasamın bir parçasıdır. 
Özellikle Avrupa ülkeleri küresel ısınma problemine, hava kirliliğine, ulaşım keşmekeşliğine son verebilmek için daha huzurlu ve sağlıklı bir kent yasamı için bisikleti alternatif olarak sunmaktadırlar. Yönetimler bizzat halkı bisiklet kullanmaya teşvik etmekte, yerel yönetimler bisikletli yasamın oluşması ve gelişmesi için gerekli bisiklet altyapısını (bisiklet yolları, park yerleri, servis istasyonları) yaratmışlardır.
Daha önceleri kuzey Avrupa'da yaygın olan bu anlayış yavaş yavaş güneye doğru inmektedir. Ulaşım sorunu oldukça önemli bir problemdir. Günümüzde yetersiz park sorunu, gerekse hava kirliliği, küresel ısınmaya katkı demek olan otomobillerin kısıtlandırılmasını gerektirmiyor mu?
Örneğin Paris'te metropole daha az otomobil girişi olması için önemler alınmaya başlanmıştır. Toplu ulaşım araçlarının geliştirilmesi ile beraber, metro, tren, otobüs, tramvay vb gibi, bir yandan da bisiklet yolları ağının şehri sarması gerekiyor.
Toplu ulaşımla bisikletin bağlantısı net olarak çizilmelidir.
Bir yandan bisiklet altyapısı oluşturulurken bir yandan da belediyeler çok ucuza kartla otomatik olarak kiralanan, alınan yere değil de istenilen yere bırakılmak kaydıyla bir bisiklet kiralama sistemi geliştirmelidir.
Bisiklet şayet vazgeçilmez bir biçimde yaşamımızda yerini alacak ise, yasalarca da güvence altına alınmalıdır.
Trafik yasasında bisikletin konumu yayalar ve otomobiller karşısında net olarak belirlenmelidir.
Bütün bu şartların düzenlenmesi bisikletli bir yaşama doğru gidişin esaslarını oluşturacaktır.
Peki, ülkemize baktığımızda ne görüyoruz?
Ulaşım sorunu hala ana sorunlarımız içerisinde ve tam olarak çözülememiştir.
Ülkemiz petrol anlamında dışa bağımlıdır.
Demiryolları "demir ağlarla ördük ana yurdu dört bastan" dan beri oldukça gerilemiştir. Toplu ulaşım yeni yeni gelişmektedir. Genel olarak altyapısının dahi yetersiz olduğu bir noktada otomobil tercihi, diğer ulaşım imkanlarını (metro, tren, deniz yolları, bisiklet vb.) eze eze dengesiz bir biçimde ilerlemektedir. 
Oysaki şehir içinde kısa mesafelerde bisiklet kullanımı, toplu ulaşımın gelişimi ile birlikte ele alındığında ulaşım sorunumuza önemli bir alternatif olacaktır. Ülke ekonomisine katkı ve böylece sağlık giderlerinde de azalma olacaktır. Spor yapan sağlıklı insanlara sahip olmak demektir. 
Bisiklet, sadece spor, yarış, doğa turları, hafta sonu gezintilerinden de öte ulaşımda bir ulaşım imkânı olarak yerini almak zorundadır. 
Bunun oluşabilmesi için yönetimler bisiklet altyapısını zaman geçirmeden hayata geçirmek durumundadırlar. Var olan mevcut yollara ek olarak bisikletin bağımsızca yol alacağı yolların yapımına başlanması gerekiyor.
Şehir içinde kısa mesafede ve şehir dışında bisiklete ve kullanıcısına saygının oluşması için bisiklet olgusu ve bisiklet kullanıcılarının hakları yasalarca güvence altına alınmalıdır. 
Trafik yasasında Avrupa normları uygulanmalıdır. 
Uygarlık: İnsanla, sanatla, estetikle, kültürle doğanın uyum içinde bütünleşmesidir...
Doğayı kendi amaçlarımız için kullandığımız ve onun döngüsüne müdahale ettiğimiz sürece bizi doğanın intikam dehşetinden kimse kurtaramaz.
Doğaya yardımcı olmak ve Doğa ile anlaşmak gerekiyor. 
Bisikletli yaşama geçiş doğanın bize bir ‘Aferimi’ olacaktır… 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR