Üç fidan Edremit'te anıldı

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan,  idam edilişinin 45. yılında Edremit’in Akçay Mahallesi’nde düzenlenen etkinlikler ve Moğollar konseri ile anıldı.

6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilen dönemin öğrenci hareketi lideri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Edremit İlçesi’ne bağlı Akçay Mahallesi’nde “Dar Ağacında Üç Fidan” konulu etkinlik ile anıldı. Akçay Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen etkinlikte ilk olarak CHP Edremit İlçe Gençlik Kolları Başkanı Çağdaş Alkan günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Ardından CHP Edremit İlçe Başkanı Yusuf Sel, Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka, CHP Balıkesir İl Başkanı Ender Biçki ve CHP Balıkesir Milletvekili Namık Havutça birer konuşma yaptı.

CHP Edremit İlçe Gençlik Kolları Başkanı Çağdaş Alkan yaptığı konuşmada “Dar Ağacında Üç Fidan”ı anma etkinliğine hoşgeldiniz. Bir başlangıç demişti Deniz, bu geleceğe doğru bir yürüyüş. Ulucanlar avlusunda sonlandırıldığı sanılan hayatların, ülkemizin her gün her yerinde çoğaldığını gösterdiği bir gündür bugün. Bağımsızlık mücadelesi için hayatlarını bu yola koyan ve hayatlarını Türkiye’ye armağan etmiş, ölümsüz olan Deniz’leri, Yusuf’ları, Hüseyin’leri anan bir gündür bugün. Yaşasın devrim, yaşasın devrimciler onlar pervane olup yandılar devrimin ışığında köz olup tutuşturdular yüreklerimizi 6 Mayıs’ın şafağında. Bu memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkan varsa onlarda bizleriz diyen Deniz yoldaşa selam olsun. Selam olsun sana Ulucanlar zindanındaki Hüseyin yoldaş, selam olsun sana gencecik yaşında davasından dönmeyen Yusuf kardeş, selam olsun sana Mahir yoldaş. 6 Mayıs 1972’den bugüne yitirdiğimiz tüm devrimci yoldaşlara selam olsun. Selam olsun Berkin’e ekmeğini evine götürebildin mi acaba? Ali İsmail’e, Ethem’e, Abdocan’a selam olsun. 6 Mayıs 1972’den 2017’ye bugün Akçay’ın meydanındaki yürekli insanlar, devrimciler sizlere de selam olsun” dedi

Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka’da yaptığı konuşmada  “Bağımsız Türkiye idealine karşı verdikleri mücadelede gözlerini kırpmadan hayatlarını feda eden üç fidanın Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişinin 45. yıldönümündeyiz. Deniz, Yusuf ve Hüseyin, ülkemizin aydınlık geleceği için, “Tam Bağımsız Türkiye” bayrağını dalgalandırmış, Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü düzenlemiş, güçlü bir antiemperyalist dalgayı yükseltmiş ve bunları yaparken vatan ve ulus sevgisinden asla geri durmamışlardır. Onlar, “Bu memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. 35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür” diyerek bugün bizlerinde savunduğumuz değerler uğruna, hayatlarının baharında gençliklerini bu ülkeye feda etmişlerdir. Ünlü şair Atila İlhan’ın da dediği gibi onlar “Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı”  45 yıl önce darağacından bizlere bıraktıkları miras bugün yaşamaktadır. Bilinmelidir ki, üç fidanın kalemlerini kıranlar tarih sahnesinden silinmiş, ama Deniz, Yusuf ve Hüseyin halkın kalbinde her zaman yer almıştır. Üç fidan her geçen yıl milyonların yüreğinde, bilincinde ve mücadelesinde daha da büyümeye deva etmektedir. Kimsenin ezilmediği, insanlık onurunun korunduğu, daha güzel, daha bağımsız bir Türkiye ve dünya dileğiyle Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten başlayarak bu uğurdan hayatlarını veren tüm yurtseverleri, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı idam edilişinin 45. Yıldönümünde saygıyla anıyorum. Tek suçları eşitlik ve adalet peşinde koşmak olan Deniz, Hüseyin ve Yusuf'un cesareti tüm yurtsever gençlerimize ışık olsun. Deniz’i, Yusuf’u ve Hüseyin’i daha iyi anladığımız, onların ne amaç uğruna ölümü göze aldığını birebir yaşadığımız süreçlerden geçiyoruz. Tek amaçları, tam bağımsız bir Türkiye olan bu gençler, bugünkü mücadelemizde bizlerin birbirimize daha sıkı bağlarla kenetlenmesine sebep olmaktadır. İyi ki diyorum; Denizlerin, Yusufların, Hüseyinlerin, Mahirlerin ve Ulaşların açtığı yoldan cesaretle yürüyoruz ve iyi ki o yoldan yürümek için gözünü dahi kırpmayacak cesaretli gençlerimiz var ve var olacaktır. Türkiye, üzerinden türlü oyunlar oynanan, siyasi ve jeopolitik önemi yüksek olan bir ülke… Böyle bir ülkede yaşamanın zorluklarını Cumhuriyetimiz kurulduğu günden beri yaşadık, yaşıyoruz ve yaşayacağız. Asıl önemli olan husus ise; bu zorluklar karşısında iradesi sağlam, adeta çelikleşmiş bir şekilde örgütlü olabilmek. 16 Nisan referandumunun ardından ülkemizde artık rejimin değişmesi yönünde ciddi emarelerle karşı karşıya kalabiliriz. Hiç olmadığımız kadar uyanık ve hiç olmadığımız kadar akıllı olmalıyız. Bir yandan mücadele azmimizi yükseltirken, diğer yandan çelikleşmiş irademizle örgütlü gücümüzü genişletmek zorundayız. Tıpkı Denizler gibi kimseyi ötekileştirmeden, bu ülkenin misak-i milli sınırlarını kabul etmiş, bayrağına, marşına ve devrimlerine sahip çıkan Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Boşnağı, Ermesi ve Rumuyla; Alevisi Sunnisi inançlısı ve inançsızıyla bir bütün olabilmek zorundayız. Bakın, özellikle ve altını en kalın şekilde çizerek belirtmek istiyorum: kimseyi ama kimseyi ötekileştirmek gibi bir yanlış içine düşmemeliyiz ve düşmeyeceğiz. “Akıllı ve uyanık olmalıyız” derken, işte tam bundan bahsediyorum. Unutmayalım; biz, herkesi ama herkesi kucaklayacağız.  Evet diyenleri de hayır diyenleri de kucaklayabilecek örgütlü en büyük güç bu partidir, Cumhuriyet Halk Partisi’dir bunu unutmayacağız! Umut var olduğu sürece, mücadele de mutlaka var olacaktır… Bizler; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda ilerleyen, aydınlık ve çağdaş bir Türkiye hayaliyle yanıp tutuşan milyonlarız… 16 Nisan günü alınan ve emin olun aslında kat kat fazlasını da aldığımız HAYIR oyları bunu net bir şekilde göstermiştir. Deniz’in Yusuf’un ve Hüseyin’in ideallerini sahip çıkmak öyle kuru kuruya laf ile olmaz diyorsak, mücadele etmeye ve kazanmaya olan inancımızla çalışmaya devam etmek zorundayız. Özgürlük, elbette inananların olacaktır. Hürriyet, onun yolunda mücadele edenlerin kavgasıdır. Bizler; özgürlüğü ve hürriyeti için mücadele etmeye kararlı milyonlarız. Bizler, Denizleriz, Yusuflarız, Hüseyinleriz. Bizler, Gezi’de katledilen Abdullah Cömert’iz, Berkin Elvan’ız, Ali İsmail Korkmaz’ız. Bizler, Kuva-i Milliye’yiz. Bizler, Şehit Hamdi Bey’iz. Bizler, Halide Onbaşıyız, Nezahat Onbaşıyız. Bizler, Şerife Bacıyız, Kara Fatma’yız Tayyar Rahmiye’yiz. Bizler, Koca Seyit’iz. Bizler, Çanakkale’yiz, Dumlupınar’ız, Afyon’uz. Ve bizler; inandığımızda ve kenetlendiğimizde Mustafa Kemalleriz. Bir ölürüz, bin diriliriz. Sevgili Deniz, sevgili Yusuf ve sevgili Hüseyin. Dün, darağacında üç fidandınız bu gün ise yüreklerde ve gönüllerde kocaman bir orman oldunuz. Değerli mücadele arkadaşlarım, müsadenizle sözlerime Can Yücel’in şiiriyle son vermek istiyorum. En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de devrim / O, onun en güzel yüz metresini koştu / En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak / En hızlısıydı hepimizin, / En önce göğüsledi ipi / Acıyorsam sana anam avradım olsun, / Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun” dedi.

Konuşmaların ardından gençlik kolları üyeleri tarafından şiirler okundu. Daha sonra CHP Gençlik Kolları Üyeleri hazırladıkları pankart ve dövizler ile meşaleler eşliğinde meydana girdiler. Gençlerin meşaleli, ışıklı koreografisi uzun süre ayakta alkışlandı.   Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı canlandıran soğuk heykel sanatçılarının performansı da beğeniyle karşılandı. Son olarak sahne alan Moğollar grubu klasikleşmiş eserlerini ve üç fidanı anlatan ezgileri seslendirdi.