Yukarı
206743

"Kalp deliklerine hayati dokunuş”

06 Nisan 2018 12:32

DOĞUMSAL kalp hastalıklarının tanı ilk konulduğunda pek çok insanı endişelendirdiğini ancak günümüzde bu rahatsızlıkların yüzde 85'inin ameliyatsız tedavi edilebildiğini belirten Memorial Bahçelievler Hastanesi Girişimsel Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ömer Göktekin "Doğumsal kalp deliklerinin tedavisinde açık cerrahi, uygun hastalarda yerini girişimsel yöntemlere bırakıyor. Genişliği 4 cm’yi bulan deliklerde dahi uygulanabilen şemsiye benzeri örgü malzeme ile hastalar sağlığına kavuşabiliyor. Girişimsel yöntemler kalp hastalarına büyük konfor sunuyor " dedi.

Yenidoğanların bir kısmında organ anomalilerine rastlanabildiğini, kalp deliklerinin de bu grupta değerlendirildiğini belirten Prof. Dr. Göktekin, 3 tür kalp deliği olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: "Bu tür doğumsal hastalıklar, çocukluk çağlarında sessiz seyredebiliyor. Erken dönemde teşhis edilmezse hasta erişkin yaşta bir takım şikayetlerle hekime başvurabiliyor. Doğumsal olarak ortaya çıkan ana aort damarı daralması önemli bir hastalık olmasına rağmen nispeten ileriki yaşlarda ve büyük ihtimalle hipertansiyonla belirti veriyor. Yetişkin çağda tanı alan hastaların tedavi edilmesinin güç ve yaşam beklentileri sınırlı olabiliyor. Bu rahatsızlığın görüldüğü hastaların bazılarında sonraki dönemlerde beyin damarlarına pıhtı atabiliyor ve hastada kısmi felce yol açabiliyor" ifadelerini kullandı.

"KALPTEKİ HER DELİK KAPATILMIYOR"

Bir hastada doğumsal kalp deliği saptandığında, bunun kapatılıp kapatılmayacağı sorusunun gündeme geldiğini belirten Prof. Dr. Göktekin, yapılacak girişimin hastanın yaşamına herhangi bir pozitif etki sağlamadığını belirtti ve "Bu gibi masum deliklerde takip yeterli oluyor. Hastaların bir kısmı ciddi bir şikayeti olmadan, örneğin EKG ile erken tanı alabiliyor. Bir kısmı ise çarpıntı, atipik göğüs ağrıları ve nefes darlığı şikayetiyle hekime başvurabiliyor. İleri evrede nefes darlığıyla gelen hastaların tetkikleri yapılırken kalp deliği tespit edilebiliyor" açıklaması yaptı.

KALPTE ÇİFT SES DUYULABİLİR

Fizik muayenede gelen hastaların kalp sesinde bazen çift ses duyulabildiğini de belirten Prof. Dr. Ömer Göktekin, "Hasta öyküsünde de elde edilen bulgularla ön tanı konulabiliyor. Bu durumda ekokardiyografi istenebiliyor ve varsa kalpteki delik tespit edilebiliyor. Öte yandan hipertansiyon tanısı alan genç bir hastaya rastlanması halinde, bu kişide koarktasyon hastalığının akla gelebilir. Fizik muayene yaparken hastanın hem bileğinden hem de kasığından nabız ölçümü yapılıyor. Sağlıklı kişilerdebilekten ve kasıktan alınan nabız aynı anda atıyor. Koarktasyon hastalarında ise bilekten alınan nabız daha önce gelirken, kasıktan alınan geride kalıyor. Bu da kişide koarktasyon hastalığının varlığını ortaya koyuyor" dedi.

"GİRİŞİMSEL YÖNTEMLER HASTA KONFORUNU ARTIRIYOR"

Kalp deliklerinin girişimsel yolla tedavisinde kullanılan şemsiye benzeri malzemelerin dünyada 25-30 yıldır kullanıldığını da belirten Prof. Göktekin, "Hastada pıhtı oluşuyor ve daha sonra bu beyine gidiyor. Ritim bozukluğu olan hastalarda uzun dönem kan sulandırıcı ilaçlar kullanmak gerekiyor. Özellikle yaşlı hastalar, yan etki yapabilen bu ilaçları kullanmakta zorlanıyor. Kanamaya meyilli oldukları için doz ayarlamada da zorluk yaşanıyor. Bu hasta grubunda kalpte pıhtı oluşan bölgelerde de şemsiye yöntemikullanılıyor. Pıhtı oluşacak bir boşluk kalmadığı için hastanın yeniden felç geçirme ihtimali de çok azalıyor" dedi.

DHA



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Bilimsel araştırma: D vitamini kansere karşı koruma sağlıyor

Yapılan bir çalışmada, D vitamini açısından zengin bir diyetle beslenen farelerin, deneysel olarak nakledilen kanserlere karşı daha güçlü bir bağışıklık direncine sahip olduğu ve D vitami...

'Kalp krizlerinin nedeni aşılar değil, hava kirliliği'

Türk Toraks Derneği son yıllarda artan genç yaşta kalp krizi vakalarının sanıldığı gibi aşılar değil, hava kirliliğinin vücutta yol açtığı zararlar nedeniyle gerçekleştiğini kaydetti. Tür...


Kızamığa karşı önlem alın

Türkiye’nin Avrupa’da kızamık vakalarının en çok görüldüğü ilk 10 ülke arasında olduğuna dikkat çeken Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emine Manolya Kara, ‘’Hızlı bulaşan bu ...

Kadınlar soğuğa erkeklerden daha dayanıklı

Yapılan bir araştırma, erkeklerin soğuğa daha dayanıksız olduğunu ortaya çıkardı. ABD'nin Maryland eyaletindeki Bethesda kentindeki Ulusal Sağlık Enstitüsü'nde görevli bilim insanları kad...


Soğuk algınlığı mı yoksa saman nezlesi mi?

Tahriş olmuş gözler, burun akıntısı ve hapşırıklar çoğu zaman soğuk algınlığı olarak nitelendirilse de aslında saman nezlesinin belirtisi olabilir. Bir uzman ikisini nasıl ayırt edebilece...

Horlama ne zaman tehlikelidir?

Her gece horluyorsanız, gün içinde de kendinizi uykulu ve yorgun hissediyorsanız, nedeni “uyku apnesi” olabilir. Genellikle erkeklerde görülen bu durumun sanıldığı kadar masum olmadığını ...


Beyinde şimşek çakması tehlikeli midir?

Prof. Dr. Uludüz ‘’Durup dururken başınızda yüzünüzde gözünüzde veya ensenizde oluşan şimşek çakması ya da elektrik çarpması hissi önemli bir nörolojik sorundan kaynaklanabilir’’ uyarısın...

Sıcak geçen ilkbahar kabusu erken getirdi

Hava sıcaklığının mevsim normalleri üzerinde seyretmesinden dolayı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran keneler doğada erken görülmeye başladı. Uzmanlar keneler konusu...


Bilimsel araştırma: Aspirinin kolon kanserini nasıl önlediği belirlendi

Her gün aspirin kullanmanın kolon kanserini önlediği biliniyor ancak nedeni şu ana kadar belirsizdi. Yeni bir çalışma, artık aspirinin kolon kanserine karşı nasıl etki ettiğinin anlaşıldı...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Burcu Biricik'in kızlar gecesi

Yedi aylık hamile olan oyuncu Burcu Biricik önceki akşam kız arkadaşlarıyla buluştu. Sekiz yıl önce dünyaevine girdiği Emre Yetkin ile mutlu bir evliliği olan ve kızına yedi aylık hamile ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bilimsel araştırma: D vitamini kansere karşı koruma sağlıyor

Yapılan bir çalışmada, D vitamini açısından zengin bir diyetle beslenen farelerin, deneysel olarak nakledilen kanserlere karşı daha güçlü bir bağışıklık direncine sahip olduğu ve D vitamini almayan farelere kıyasla immünoterapi tedavisine daha iyi yanıtlar verdiği görüldü.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR