Yukarı
253937

Ahmet Davutoğlu: Demokrasilerde parti kurmak bölücülük değildir

18 Temmuz 2019 16:53

Yeni parti kuracağı iddiaları ile gündemden düşmeyen Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir radyo programında Yavuz Oğhan, İsmail Saymaz ve Akif Beki’nin sorularını yanıtladı.

“Demokrasilerde parti kurmak bölücülük değildir” diyen Davutoğlu, “Türkiye’nin yüzde 50+1’e mecbur edildiği bir koalisyon için benim devre dışına bırakılmam gerekiyordu.” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu özetle gazetecilerin sorduğu sorulara şu yanıtları verdi:

“‘Rus uçağını düşürdük’ açıklamasını televizyondan gördüğüm anda beynimden kaynar sular döküldü” şeklinde konuşan eski başbakan, “‘Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağım’ diye bir ifadem yok” dedi.

DEAŞ’a karşı operasyon emrini veren de 2015’te biziz. Şöyle bir bakın Allah aşkına benden DEAŞ’a destek çıkacak bir şey var mı?

Aynı dönemde emniyetteki ordudaki FETÖ yapılandırmasını göz önünde bulundurun. içişleri bakanlığına bunu neden yaptınız diye sorulmuyor ama Dışişleri Bakanlığına soruluyor. Sınır güvenliğini sağlamak benim görevim mi?

 

Dışişleri Bakanlığı’nda bu konudan (“FETÖ yapılanması”) dolayı soruşturma geçirenlerin sayısı bir elin parmağını geçmez. Somuttan kaçamayız. Varsa bir hata hepimiz bunları eleştirmeliyiz. Ama Dışişleri Bakanlığı’ndakiler KPSS üzerinden gelmiştir.

Uluslararası toplum dediğimiz toplumun Suriye konusunda bu kadar riyakar bir tutum takınacağını düşünemedik. İdealist davrandığımız doğrudur. Kimyasal silah kullanımı tespit edildi. Hiçbir şey yapılmadı. Bu uluslararası hukuk meselesi. Uluslararası hukukun bu kadar ayaklar altına alınacağını kimse tahmin etmedi.

Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması konusu Milli Güvenli Kurulu’nda alınan karardır. Sanki 1921’de taşınan toprak ile bizim taşıdığımız toprağın aynı olduğu düşünülüyor.

PYD ile yürütülenler Sayın Erdoğan’ın başlattığı çözüm süreci devam ederken yürümüştür. Kürt halkını rencide eden her türlü söylemin karşısındayım. Bunun Türkiye’nin birliğine zarar verdiğini söylüyorum.

Ankara’daki Gar Katliamı, Türkiye’deki siyasi ortamı zehirlemek için alçakça yapılan bir terör saldırısıdır. Katliamla oy artışı arasında hiçbir bağ kurmuyorum ben.

 

Türkiye’nin kendi egemenliği içinde alacağı her tedbir (S-400 hava savunma sistemi satın alınması) haklı tedbirdir. Türkiye-Rusya ilişkileri derinleşmesi doğrudur ama alternatifler üretilmeden bu ilişkinin derinleştirilmesi ileride sorunlar doğurabilir. Amerika ile ilişkilerin yeniden masaya yatırılması, kurumsal düzeyde aradaki ilişki nereye gidiyor diye konuşmak gerekir. Avrupa ile ilişkiler mutlaka rehabilite edilmeli.

2012 Haziran’ında Suriye uçağı bizim uçağı düşürdü. Başbakanımız o dönem angajman kuralları ilan etti. “Türk sınırına 5 km yaklaşan uçaklar vurulur” şeklinde. Bu andan itibaren yerine getirilen talimatlar başbakandan alınmış sayılır. Ben başbakan olunca bu angajman kuralları yenilendi. Rus uçağı düşürüldüğünde “Kesinlikle açıklama yapmayacaksınız, Sınırlarımızda kimliği belirsiz bir uçak düşürülmüştür diyeceksiniz” dedim. Rusya ile de bu durumu paylaşmamız lazım dedim. O arada da Rusya aynı şeyi düşünmüşüz gibi “Uçağımız düşürülmüştür” diye açıklama yapıldı. Hangi işgüzar bilmiyorum ama 10 dakika sonra Cumhurbaşkanlığı’ndan “Rus uçağını düşürdük” diye bir açıklama yapıldı. Televizyondan gördüğüm anda beynimden kaynar sular döküldü. Hemen Genelkurmay Başkanıyla görüştüm, bir iletişim hatası olduğunu söyledi ve o açıklama 2 dakika içinde geri çekildi.”

SURİYE POLİTİKASINA ELEŞTİRİLER

Ahmet Davutoğlu, “Suriye’de tek bir yürek yıkıldıysa onun hüznünü içimde hissediyorum ama gereken her şeyi yaptık. Elimizden geleni yaptık. Yetersiz kaldığımız yerler de oldu” dedi.

“Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağım” diye bir ifadesi olmadığını vurgulayan Davutoğlu, “Algı operasyonu yapılarak bütün bunlar bizim üzerimize yapılıyor” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Sayın Esad’la ilk görüşmemiz Şubat 2003. Irak Savaşı başlarken gittim. Irak Savaşı’nı engellemek için ilk önce Suriye ile temasta bulunduk. O zaman da bana ‘Türkiye’nin eksenini kaydırıyor’ deniyordu. O zamandan sonra Esad’la aramızda güven ilişkisi oldu.

“62 kere gittim ben Suriye’ye, vizeleri kaldırdık. Arap Baharı başladığında biz Suriye’yi korumak için her şey yaptık. Suriye’nin yanında olduğumuzu küçük reformlarla bunu yönetilmesi gerektiğini söyledik. Beşar Esad’ın ve Suriye’nin böyle bir facia yaşamaması için bütün uyarıları yaptık.

“Esad’la benim yaptığım 6,5 saatlik görüşmede Esad bana beyaz kağıt vermiş de ben reddetmişim gibi iddialar var. Bunlar doğru değil.”

OTOSANSÜRÜN EN YOĞUN OLDUĞU DÖNEMDEN GEÇİYORUZ

İçeriden bir eleştiri olarak söyleyeyim otosansürün en yoğun olduğu dönemden geçiyoruz. Özgürce konuşursanız her türlü problemi çözersiniz.

“Pelikan çetesi denilen çete, herkes tarafından malum oldu. Bu bildirinin arkasındakileri biliyorum, kimlerden talimat aldıklarını biliyorum. “Ben ne yaptım bu insanlara?” dedim. “Acaba kendimde bir şey var mı?” dedim. Beni istifaya zorlamak istenen bildiri beni Alman ajanı ilan ediyordu. Ben ne yaptım ki bu kadar ağır bir ithamla karşı karşıya kaldım?

 

MKYK’da bir muhtıra vari bir tavır yaşadım. Ondan iki gün sonra böyle bir bildiri yayımlandı. Ola ki yanlış bir takım politikalar geliştirmiş olabilirim. Hepsine açığım ama niye bu şekilde hedef alındım? Bu bağlamda 3 yıl sonra ilk defa konuşuyorum. 3 yıl boyunca ben susmadım aslında, Cumhurbaşkanına hep düşüncelerimi aktardım. Hep düzelir umuduyla böyle bir açıklama yapmamıştım.

MKYK ile bana, “Sen başbakan gibi görün ama başkan olma, başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma” dendi. Bunu benden Cumhurbaşkanı ve MKYK’ya imza atanlar istiyordu. Ben kendimi bilirim benden her şey olur da düşük profilli olmaz.

AK Parti’nin ittifak ilişkilerine girmesinden rahatsız olduğumu hep söyledim. Mart ayında bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da aktardım. Bu ittifak ilişkisi AKP’nin doğasını bozmakta olduğunu ve MHP’ye oy kaçırmaya neden olacağını anlatmaya çalıştım. Bundan dolayı Bahçeli’nin bana öfkelenmesini anlarım. Ama benim anlayamadığım şey, kendileri için makamımdan ayrılmayı göze aldığım kişilerin hedefinde olmam. Benim yakınlarımın, eşimin konferansının iptal edilmesini anlayamam.

15 Temmuz gecesi sokağa inip, beyaz gömlekleriyle direnmiş İstanbul, Ankara il başkanımız sadece ‘Davutoğlu döneminde atandı’ deyip, görev teslimlerde konuşmasına bile izin vermeyip atmak nedir? Beni gönülden yaralayan bir şeydir bu.

 

2 Kasım 2015 günü bu ülke yeni bir umuda uyanmıştı. 4 yıl seçimsiz yıllar. 3 ay içinde bütün sözlerimizi yerine getirmişiz. Bütçe açığı yüzde 1,8’lere inmiş, ÜFE yüzde 3,2 idi. Böyle bir ortamdaki Türkiye’nin yaşamasını istemeyen kimlerse, bunu sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aramda gibi görmeyin lütfen. Özünden koparılan bir başkanlık sistemiyle Türkiye’nin yüzde 50+1’e mecbur edildiği bir koalisyon için benim devre dışına bırakılmam gerekiyordu.

Cumhurbaşkanı Erdfoğan’a, “Gelin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile konuşayım, onları parlamenter sistemine ikna edelim, bütün yetkileri başbakanda toplayalım” dedim. “Siz başbakan olun ve bütün yetki sizde olsun. İsterseniz ben danışmanınız olayım, istemiyorsanız ben akademisyenliğe dönelim” dedim. “Perşembe gününe kadar siz tefekkür edin, istediğiniz arkadaşlarla konuşun” dedim. “Benim size meydan okuma gibi bir kaygım yok” dedim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle devam edelim” dedi. Eğer onu yapmış olsaydık sonraki birçok tıkanma yaşanmayabilirdi. Aramızdaki hukuk zedelenmezdi.

Kırgınlığı keşfetmiş olmak güzel bir şey ama önce hepimiz karşı tarafı ne kadar kırdığımıza bakalım. Ben kırgın değilim. Ben bayram tebriği için aradım Cumhurbaşkanını. Ben hukukları gözetirim. Benim kırgınlığım şahsıma yapılan şeylerden kaynaklanmıyor. Bana o iftiraları atanlara şahsi kul hakkım helal olsun.

Aile hayatına özen gösterilmeli. Kimsenin özel hayatı üzerinden eleştirmemesi gerekir. Berat Albayrak’a yapılan aile eleştirisi değildir, bakandır bunları göğüslemesi lazım.

Genel başkanlık ayrılmalı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı kesinlikle seçimle gelmeli. Bakanlar mutlaka meclisten onay alarak göreve başlamalı. Yargı bağımsızlığı teminat altına alınmalı.

MHP ile ittifakla Kürt oylarını kaybetme ihtimalimiz olduğu için Meclis’teki çoğunluğu kaybedeceğimizi Cumhurbaşkanına ilettim.

 

Ali Babacan ile aramızdaki hukukun ölçüsü yoktur. Hep bir güven ilişkisi oldu aramızda. 1 Kasım’da ısrarla olmasını istediğim arkadaşlarımızdan biriydi. Çünkü Türkiye’nin Babacan gibi arkadaşlara ihtiyacı var. Yetişmiş devlet adamlarından bir kişiyi bile ihmal veya israf etmek bir milletin yapabileceği en ağır israftır. Hakkında herhangi bir olumsuzluk olmayan bir devlet adamının gitmesi en büyük israftır. O süreç içinde bir yıl içinde çok istişarelerde bulunduk. Muhtemelen Babacan benim manifestomu okuduğunda kendisi de imza atacak nitelikte görmüştür diye düşünüyorum. Ben bu konuda da elimden geleni yaptım, beraber olabilmek için. Parti içinde de dışında da, hep konuştuk.

Benimle ilgili çalışmış herhangi bir arkadaşıma haksızlık yapılmasına tahammül göstermem. Ali Babacan’a soruşturma başlatıldığında aradım, destek verdim. Babacan’ın bürokratik ciddiyetine, titizliğine şahidim. Onun arkasında durmak benim görevim. Bu kim olursa olsun. Manifestodan sonra kendisiyle görüştük. Dostane bir görüşme oldu. Öneri götürmedim. 31 Mart öncesinde Ali Bey’e 31 Mart’tan sonra Türkiye’yi kritik bir zaman beklediğini, hepimizin konuşması gerektiğini, beklemek gerekmediğini, 31 Mart’ta AK Parti çok büyük oranda bir zafer kazansa da kazanamasa da yanlış gidenleri söylememiz gerektiğini söyledim.

Ali Babacan ve Abdullah Gül ile neden beraber olmadığımızı bilmiyorum.

Sözcü



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

MSB'den 'Irak' açıklaması...

Milli Savunma Bakanlığı, terörle mücadele kapsamında Irak'la sınır güvenliğini artırmak için önemli bir adım attı... Bakanlık, Irak'a sınır güvenlik sistemlerine ilişkin olarak destek ver...

Fahrettin Koca: Aşıların yüzde 86'sı ülkemizde üretilecek

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi'nin ilk etap inşaatı yakında tamamlanıyor. Merkezin hizmete girmesiyle, 2028'den ...


Sosyal medya tartışması cinayetle bitti: 8 kişi gözaltında

Kocaeli'nin Darıca ilçesinde sosyal medyada başlayan tartışma cinayetle sona erdi. Kar maskeleri ile kahvehaneyi basan iki kişi, 19 yaşındaki Arda Yücel Ekşioğlu'nu öldürdü. Olayla ilgili...

Mansur Yavaş'tan büyükelçilere 23 Nisan resepsiyonu

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, "Türkiye artık sadece göçmenler için bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp, bir kalış ülkesi haline gelmiştir. Bunun yarattığı toplumsal huzursu...


İmamoğlu ilk ziyaretini CHP’nin 30 yıl sonra kazandığı ilçeye yaptı

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçimden sonra ilk ziyaretini CHP’nin 30 yıl sonra kazandığı Beyoğlu Belediyesi’ne yaptı. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’i makamında ziyaret eden İmamoğlu...

Fahrettin Koca: Aşıların yüzde 86'sı ülkemizde üretilecek

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi'nin ilk etap inşaatı yakında tamamlanıyor. Merkezin hizmete girmesiyle, 2028'den ...


Çorlu tren katliamında karar çıktı

2018'de 7'si çocuk 25 kişinin can verdiği Çorlu'daki tren kazasına ilişkin davada karar duruşması bugün gerçekleşti. Dava sonucu Mümin Karasu 17 yıl 6 ay, Nihat Aslan 15 yıl, Levent Muamm...

Çöl tozu hava kalitesini bozdu

Meteoroloji'nin Afrika kaynaklı toz taşınımı uyarısının ardından birçok şehirde görüş mesafesi düştü, hava kalitesi azaldı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, İç Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ...


Ali Erbaş’a Kuran’ın Türkçe mealini gönderdiler

Zafer Partisi İstanbul İl Başkanlığı Irak ziyareti sırasında muhabirin sorduğu Arapça soruyu anlamayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini gönderdi. AKP’li...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Bülent Şakrak ile Esra Akpınar'ın aşkı belgelendi

Aşk yaşadıkları konuşulan Bülent Şakrak ve Esra Akpınar, önceki gece Etiler’deki bir mekâna girerken görüntülendi.

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bilimsel araştırma: Aspirinin kolon kanserini nasıl önlediği belirlendi

Her gün aspirin kullanmanın kolon kanserini önlediği biliniyor ancak nedeni şu ana kadar belirsizdi. Yeni bir çalışma, artık aspirinin kolon kanserine karşı nasıl etki ettiğinin anlaşıldığını ortaya koyuyor. Cancer dergisinde 22 Nisan'da yayınlanan bulgulara göre, aspirinin vücudun kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini artırdığı görülüyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR