Duayenler Karabağlar’da Mumcu İçin Buluştu

Ege’nin Sesi-Ali Arda PERK/ Uğur Mumcu’yu anma etkinlikleri kapsamında yapılan ‘Türkiye’de Basın Özgürlüğü’ paneline araştırmacı gazeteci Uğur Dündar, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, gazeteci Soner Yalçın ve gazeteci Barış Yarkadaş katıldı.

Ölümünün 20.yılında birçok yerde anılan Uğur Mumcu, Karabağlar’da da büyük bir organizasyonla anıldı.

Türkiye’de Anaların Daha Birçok Uğur Mumcu Doğuracağını Düşünemediler
Uğur Mumcu’nun hayatı ile ilgili hazırlanan slaytın salondakilere sunumunun ardından salondan alkışlar yükseldi. Onun kalem arkadaşlarına, fikir arkadaşlarına alkışınızı sevmedim diyerek sözlerine başlayan Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, ‘’Az önce kızımız anonsa ederken, herhalde bir şeyi biraz eksik bıraktı. Tabi ki sevgili kalem arkadaşları Uğur’umuzu anlatacak ama 20 yıl geçti Türkiye’de şu hesap yapılmadı. Türkiye’yi karanlığa götürmek isteyen güçler Türkiye’de anaların daha birçok Uğur Mumcu doğuracağını ve onun o dönemden bu güne kalan kalem arkadaşlarını susturamayacaklarını düşünemediler’’ diye konuştu.  Uğur Mumcu’nun eşi CHP İzmir Milletvekili Güldal Mumcu’yu da davet ettiklerini fakat evi önünde yapılan anma töreninden ötürü katılamadığını ifade eden Kürüm, herkese selamının olduğunu belirtti.

Yazdığı Satırlarla Tarihe Not Bıraktı
Uğur Mumcu’yu anlatmaktan çok anlamak gerektiğini vurgulayan Gazeteci yazar Barış Yarkadaş şöyle devam etti; ‘’ Türkiye’de akıl dışı bir sistemle, akıl dışı yönetimle karşı karşıyayız. Uğur Mumcu bunu aslında neredeyse 30 yıl önce yazılarıyla ortaya koymuş. 1993’te Uğur Mumcu öldürüldüğünde sanki ailemden biri hayatını kaybetmiş gibi oldum. İnsanların yazdıkları gibi yaşamalarını, yaşadıkları gibi yazmaları gerektiğini düşünüyordum. Mumcu’nun haberini aldığımda da o yüzden kafamdaki düşüncelerin tam karşılığının onun hayatında olduğunu gördüm. Uğur Mumcu’yu anlatmaktan çok anlamak gerektiğini ben düşünüyorum. Mumcu’nun eski yazılarında baktım, eski ama güncel olan yazılarına. Bu yüzden anlamak gerekir diyorum. Mumcu 1989 yılında yayınladığı yazılarında da bunu açıkça ortaya koyuyor.  1989’da Sovyetler Birliği dağılmamış, Amerika himayesini bizim bölgemizde bu kadar arttıramamışken Mumcu gözlem adlı köşesinde geleceğe dair yazdığı satırları tarihe not olarak bırakıyor.’’

Mumcu Geleceği Gördü
Uğur Mumcu’nun 80 sonrasında kaleme aldığı Rabıta yazılarının bugünü önceden gördüğünün kanıtı olduğunu söyleyen Yarkadaş,  imam hatip okullarının projeler konusunda aracı olarak kullanıldığını o günlerde ortaya çıkardığını ifade etti.  Yarkadaş, ‘’Uğur Mumcu Rabıta kitabında diyor ki, imam hatip liselerinde okuyanlar imam ya da hatip olmak için buralara gönderilmiyor. Kaymakam olmaları, polis olmaları, bakan olmaları, adalet bakanı olmaları için yollanıyor ve bir kadro yaratılıyor. Mumcu bunu söylediğinde yıl 1980’ler.Mumcu’yu anlamak ya da anlatmak için bu öngörülerine bakmak ve neden öldürüldüğüne dikkat çekmek gerekiyor’’ diye konuştu.

Yarkadaş sözlerini ‘İzmir’in kıymetini bilin’ diyerek sonlandırdı.

Demokrasi Işığı Türkiye’yi Aydınlatmadıkça Uğur Mumcu’nun Kanı Akmaya Devam Eder
Uğur Mumcu’nun parçalanan arabasının İGC Müzesi’nde sergileneceğini ifade eden İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, ‘’20 yıl içinde bir adım dahi atılamadı cinayetin aydınlanmasına yönelik. Bombayla parçalanan aracın enkazının aileye teslimi kararı alındı. Güldal Mumcu, bu arabayı İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin müzesine armağan edeceğini söyledi. Bundan çok büyük onu duyduk. Aslında o parçalanmış araç enkazı sadece bir enkaz değil, o demokrasi enkazı. İlerisini gerisini bırakın, faili meçhul cinayetler aydınlanmadığı sürece, ülkede karanlıklarda katledilen aydınların hesabı sorulmadıkça, bunlar demokrasinin ışığı Türkiye’yi aydınlatmadıkça Uğur Mumcu’nun kanı akmaya devam edecek. Onun için Mumcu’yu anlamak gerek. Diyor ki cesur bir kez korkak bin kez ölür, önemli olan insanın mezar taşı gibi susmaması gerekir. Bu toplum ayağa kalkıyor’’ diye konuştu.
Sertel, Sıtkı Kürüm’den 18 Şubat’ta Silivri’de yapılacak mahkeme için Karabağlar’dan 10 tane otobüs kaldırılması sözünü aldı.

Ak mı Kara mı Olduğunu da Gün Gelir Görürüz
Sertel sözlerini ‘Bu arkadaşlarımıza bedel ödetenler bir gün gelir bunun bedelini öderler. Bir gün gelir 12 Eylül’ün faşist cuntacıları ne hale düştüyse, Özal’ın papatyaları nasıl solup boynunu büktüyse bunların ak mı kara mı olduğunu da gün gelir görürüz’ diyerek bitirdi.

Türkiye’de Gerçekleri Yazmak ve Söylemek Çok Tehlikelidir
Geçtiğimiz haftalarda Oda Tv davasından tahliye edilen Soner Yalçın, konuşmasında sert bir dille AKP’ye yüklendi. Yalçın, ‘’Uğur Mumcular, Aziz Nesinler beni öyle güzel aşılamışlar ki, beni bugün sizin karşınıza getirmiş o aşı. Soner Yalçın’a sadece gerçeğin yanında durmayı verdiler. Bedeli ne olursa olsun hakikatin yanından ayrılmamayı verdiler. Türkiye’de gerçekleri yazmak ve söylemek çok tehlikelidir. İşsiz kalırsınız, cezaevine atılırsınız ama bunlar çok da önemli değildir. Ama en acısı kuytu köşelerde katledilirsiniz. 170 yıllık basın tarihinde ilk kez olmuyor son kez de olmayacak. Ama o aşı bilincinize girdikten sonra, o gerçeklik duygusundan bedeli ne olursa olsun ayrılmazsınız’’ dedi.

Uğur Mumcu’yu Katledenler Mustafa Balbay’ı Cezaevine Tıkanlardır
Son yıllarda Türkiye’de kafa karıştırma operasyonu yapıldığını söyleyen Yalçın, Uğur Mumcu’yu katledenlerin Mustafa Balbay’ı cezaevine tıkanlar olduğunu söyleyerek şöyle devam etti; ‘’Uğur Mumcu’yu kim öldürdü, Eşref Bitlis’i kim öldürdü, Turgut Özal’ı kim öldürdü, diyerek kafalar karıştırılmak isteniyor. Ve bu da televizyona çıkanlar, belli medyalarda insanlar ne yazık ki arkadaşlarımız da dahil meseleyi sadece Türkiye’nin içine bakarak analize çalışıyorlar. Burada kim öldürdü sorusunun yanıtı birlikte bulmaya çalışcağız. Bu yanıtı bulursak Balyoz ve Silivri davalarının da ne olduğunu anlayabiliriz. 90lı yıllardaki o cinayetleri çözümleyemezsek bunları da anlayamayız. Uğur Mumcu’yu katledenler Mustafa Balbay’ı cezaevine tıkanlardır. Bunu komşumuza, bakkalımıza, AKP’ye oy verenlere de anlatmamız lazım. Türk’ün Türk’e propagandası gibi de birbirimize bunları yapmaktan vazgeçelim. İlkeler edilelim, bugün Türkiye’de büyük bir yangın varken kıvılcım bana değmez demek anlamsızdır. TV ekranında bağırıp çağırıp kendimizi rahatlatmayalım. Bir tane gazete değil, iki tane alın okumayana verin. Cumhuriyeti de alın Aydınlık’ı da alın. Türkiye’yi yeniden kurma dönemidir. Bu bizim büyük yolumuzdur. Seçimlerde AKP’li alın ve oyunu CHP’ye vermesini isteyin. Bu bir görev. Buradan çıktığınız zaman bu bilinçte olun, cezaevi edebiyatı yapmadım. İçeride de oluruz dışarıda da oluruz, önemli olan mücadele. Türkiye’de nelerin döndüğünü anlatacağız, hangi parti olursa olsun. Hiçbir ayrım yapmadan, başı açıkmış kapalıymış bunları bırakın. Bu bizi ezenler hepimizi eziyor. Hepimiz kol kola gireceğiz. Sarışın kurt Mustafa Kemal’in Türkiye’sini yukarı taşıyacağız.’’

Türkiye’nin Dümeni Tehlikeli Sulara Doğru Kırılmış Vaziyette
Türkiye’nin dümeni bugün ülkeyi yönetenlerin Osmanlı nostaljisi peşinde koşmaları nedeniyle tehlikeli sulara doğru kırılmış vaziyette olduğunu savunan Araştırmacı Gazeteci Uğur Dündar, ‘’Tanıyıp onun sevdiği dostlarında biri olma ayrıcalığını yaşadığım için ayrıca bahtiyarlık duyduğum büyük gazeteci Uğur Mumcu’yu sevgiyle saygıyla anıyorum. Onunla birlikte Hasan Tahsin’den başlayarak tüm basın şehitlerinin aziz hatıraları önünde minnetle bir kez daha eğiliyorum. Bugün dünyanın gazeteciler açısında en büyük cezaevi olmuş halen demir parmaklıkların ardında sadece düşüncelerini açıkladıkları için yaşamak zorunda kalan, zindana atılan bütün arkadaşlarıma ve meslektaşlarıma selam ediyorum. Maalesef bugün Türkiye’nin dümeni bugün ülkeyi yönetenlerin Osmanlı nostaljisi peşinde koşmaları nedeniyle tehlikeli sulara doğru kırılmış vaziyette. Allah ülkemizi badireden korusun, bu maceraların peşinde koşanların da aklını başına getirsin. Sizin bilinçlenmenizle bu akıl başa gelebilir, demokrasilerde iktidarların değil bireylerin en büyük güç olduğunu fark etmeniz ve korkmadan sinmeden yılmadan size dikte edilen şablondan bakamdan kendi şablonunuzu yaparak başınızı kaldırmasından geçer. En büyük güç bugün güç olarak gözükenler değildir, başlarını eğmiş olan ve demokratik hakka sahip olan bireylerdir’’ diye konuştu.

Ekrana neden çıkmadığına yönelik sorulan sorulara da ‘’Başbakan karışıyor’’ diyerek cevap verdi.  
Dündar sözlerini ise fıkra ile sonlandırdı.

Konuşmaların ardından Karabağlar Belediyesi, panele katılan Uğur Dündar, Atilla Sertel, Soner Yalçın ve Barış Yarkadaş’a katılımlarından dolayı Atatürk resimli hediyeler verildi.

Karabağlar'da Uğur Mumcu Anma Töreni ve Basın...

Karabağlar'da Uğur Mumcu Anma Töreni ve Basın...