Ercan Tatı’yla A’dan Z’ye Buca

Ege’nin Sesi bünyesinde yayın hayatına başlayan Artı Röportaj’ın konuğu Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı oldu.

Göreve geldiği 2009 yılından bu yana Buca halkına kazandırdıkları projelerden bahseden Tatı, ekonomiyi desteklemek adına hayata geçirdikleri KOSGEB’e de değindi.

Tatı, Buca’yı gerçek üniversite kenti, sinemaları, tiyatroları, meydanlarıyla, insanların kendini rahat hissedip huzur içinde gezebileceği;  rekreasyon alanlarında herkesin fotoğraf çekilebileceği, insanların daha fazla tebessüm ettiği, yarı olimpik havuzlarda şampiyonların yetişeceği, modern spor kompleksleri olan, sadece Şirinyer ve Buca için değil tüm İzmir’in yararlanabileceği bir kültür merkezleri barındıran bir ilçe olarak gelecek dönemlere bırakmak istediğini ifade etti.

Yapılan ve yapılmakta olan projelerini gezdirip bilgilendirmeler yapan Tatı, kısa kısa bilgiler verdi.

Tatı sokaklarında gezdiği, bahçelerinden üzüm yediği Buca’yı ve başkanlığını anlattı.

İşte o Röportaj:

Fadime Bozkurt: ‘’Ercan Tatı Bey Artı Röportaj Programımıza hoş geldiniz Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?’’

Tatı: ‘’2009’dan Beri Buca Belediye Başkanlığı yapıyorum. Siyasi geçmişim 1999 yılında İl Genel Meclisi Üyesi olmamla başladı. 10 yıl İl Genel Meclisi üyeliği yaptım. Siyasete başladığım zaman CHP’nin kapalı olduğu dönem olan 88 yılıydı. Daha sonra CHP tekrar açıldıktan sonra CHP’de birçok yöneticilik bölümlerinde görev aldım. Siyasi olarak geldiğim nokta benim doğduğum büyüdüğüm ilçemde belediye başkanıyım. Ondan önce uluslar arası bir özel şirkette ihracat koordinatörü olarak çalıştım daha sonra emekli oldum. Zaten benim hedefim de kendi doğduğum büyüdüğüm yere belediye Başkanı olmaktı onu da başardım. Küçükken buralarda yalınayak dolaşırdık kısmet oldu da buraya belediye başkanı olduk.’’

Fadime Bozkurt: ‘’Buca Belediyesi olarak burada ne gibi hizmetler verdiniz, neler yaptınız ve çalışmalarınızdan örnekler verebilir misiniz bize?’’

Tatı:’’Öncelikle belediye içerisin de bir sistem getirdik öyle ki, bu belediyenin bir danışmanı bile yoktu. Yani danışma birimini oluşturan bir odası yoktu. Halk geldiği zaman karşılanacağı işinin hangi birimde nasıl yürütüleceği bu birim tarafından yönlendiriliyor. Bildiğiniz gibi hala en büyük operasyon denildiğinde akla Buca gelir. Defalarca operasyona maruz kaldık, bunun en büyük acısını da hala devam etmesi; bunun en büyük sebebi de arşivin disiplinsizce düzenlenmesinden kaynaklanmıştır. Hala bu dava sürüyorsa arşivin disiplinsizliğinden kaynaklanıyor. Arşivimizde hala bulunmayan dosyalar var, hemen arşive el attık ve İzmir’in en modern diyebileceğimiz arşivini yarattık. Belediyemizde en son araç ekipman olarak 1994 yılında alınmış. Tüm alet edevat alımında ben önce inşaat makinesi aldım.  Kamyonlar aldım, kepçeler aldım. Buca tarihinde ilk defa bu kadar alım olarak ara sokaklara girdim. Hizmetler için makineleri yeniledim. Benim avantajım seçilirken de seçildikten sonra burada doğup burada büyümem. Sorunları bildiğim için buradaki sorunlara yetişmeye çalıştım. Takıldığım tek yer vardı, bu kadar borçlu bir belediye devralacağımı tahmin etmiyordum. O zamanki seçildiğim zamanki kasanın başına bulunan bürokratlar bile 12-13 trilyon borçtan bahsediyorlardı. Kafamda 25’e çıktım ama geldiğimiz zaman bu belediyenin 36 trilyon borcu olduğunu öğrendim. 36 trilyon aldığım borçtan belediyeyi 14 trilyon borca indirdim. Giderlerin kısılması, gelirlerin artırılması gibi çalışmalarımız oldu. İnandığım dostlarım, arkadaşlarım, belediye başkan yardımcısı arkadaşlarımla baş başa verdik sistemimizi oturttuk ve gidiyoruz. Buca için neler yaptık, Buca’nın sorunlarını belirledik. Buca’nın sorunlarını bilmek için kahin olmaya gerek yok ‘Trafik’. Ama trafikte tabi ki sorun Büyükşehir’de, biz yardım etmek için çalışmalar yaptık. Halk arasında uçanyol diye tabir edilen, ayaklarının temelini attığımız ve Buca’nın trafik sorununu halledebilecek, Buca’nın tarihi ve gidişatını değiştirilebilecek bir projenin temelleri atıldı.  Sadece Buca Belediyesi olarak da Seyhan-Karabağlar-Gaziemir bağlantı yolunu 17 metrelik yaptık. Bir yere kadar geldik ama 14 trilyonluk kamulaştırma yapmamız gerekiyor, Büyükşehir’in 5 yıllık kamulaştırma planına soktuk. Ulaşım olarak buradayız. Bunun haricinde Buca’da parklar ve rekreasyon alanları yaptık. Her yerde parklar vardı ama gittiğimiz zaman açıkçası taş dökülmüş üstüne bir kamyon ince kum dökülmüş üzerine de oyuncaklar konmuş bir yere park demişler. Bizim yaptığımız parklar ortada, biz önce alt yapıdan başlıyoruz. Gece saat 4’te merkezden bir kişinin tuşa basmasıyla sulama, elektrik çalışır. Halk ne bulmak istiyorsa biz onu yaptık. Ben halkıma sordum, onların istekleriyle şekillendirdik. Rekreasyon alanında da en son açtığımız Yörük Ali Rekreasyon Alanı var. 20 bin metre kare alan burası da. Pazaryerlerimiz İzmir’deki Pazar yerleri gibi değil de Afrika’daki pazarlar gibiydi. İşim gereği yurt dışına çıktığımda ben grupla dolaşmam halk neler yapıyor onlara bakarım. Yurt dışındaki pazarlara baktığımda Şirinyer ve Buca’daki parklar Tunus, Afrika, Libya ve Mısır gibiydi. Tüm pazarları modernleştirme çalışmalarına karar verdik. Önce Betontaş’tan başladık. 17 bin 200 metrekarelik alana 660 tezgaha 330 küsur arabalık otopark, çocuk parkı, 40 bin kişilik konser alanı, kafeleri ile güzel bir pazaryeri hazırladık. Kuruçeşme, Yıldız mahallesi pazaryerleri çalışmaları var. Şirinyer projesi diye bir projemiz var ki yıllardan beri Buca’da aday adayı, aday herkesin hayaliydi. Ama ben söylüyorum kızıyorlar da yaptılar da ben mi görmedim? İlk defa biz Büyükşehir ile protokol aşamasına geldik. Neden Büyükşehir, çünkü yüzde 65’i benim yüzde 35’i onların. Burası Buca’da büyük bir ihtiyaçtır. Otopark, rekreasyon alanı, kapalı pazaryerleri olan oldukça büyük kompleksin ilk imzalarını attık. Sadece Şirinyer Buca’nın değil, tüm İzmir’in dikkatini çekecek bir proje olarak görüyorum. Hasan Ağa Bahçesi’nin durumu kötüydü Büyükşehir ile el attık, yine Kasaplar Meydanı’na el attık. Halkın ulaşabileceği projeler yaptık. Halk neyi istiyor, halkın yaşantısını ne değiştir bunlara ilişkin projeler yaptık. Ben bu ilçeye yüzme havuzu yapacağım. İlk defa Buca olimpik bir yüzme havuzuna kavuşacak ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile açılışını yapacağız. Çok amaçlı hizmet binası ve kadın aktivite merkezi yaratıyoruz bunun gibi çalışmalarımız devam edecek.’’      

Fadime Bozkurt: ’’Ekonomiyi desteklemek adına, istihdam adına çalışmalar yürüttünüz mü?’’

Tatı:’’Buca sanayisi ve sanayicisi olan bir şehir değil. Evet BEGOS var, ancak tekstil sanayi 90’lı yıllardan sonra Türkiye’de çökmüştür. Bizim tekstil sanayimiz kendi markasını satmaktansa fason mala dönmüştür. Buca ekonomisine tabi ki katkısı vardır ama çok çok afaki bir katkısı olduğu söylenemez. Bunun için ne yapmamız gerekiyor, Buca bir üniversite kenti. Az önce de dedim ya Şirinyer projesi ile sinema, tiyatro yapacağız. Burada 9 Eylül Üniversitesi’nin önümüzdeki yıldan itibaren tüm birimlerini burada toplayacağını düşünürseniz 100 bin öğrenci gelecek. Buca’da, Buca’nın esnafında tutmamız, dönüşümü sağlamamız gerekir. Biz geldiğimizden bu yana Buca’ya gelen kalite, Buca’ya gelen marka ve esnafın durumu ortada. Bir de hiç işi olmayanlar var. Belediyeciliğin geldiği konumda hizmet arka planda kalıyor. Bakış açısı belediye iş kurumu olmamalı. Bugün 700 kişi çalışması gerekirken bin 400 kişi çalışıyor. Bin 400 kişi bizim yatırıma yönlendireceğimiz parayı maaş olarak ödememize neden oluyor. Şu da gerçek burada 1400 kişilik iş yok. Herkese iş bulma şansımız yok, baktık düşündük KOSGEB diye bir çalışma yaptık. Üçüncü ya da dördüncü etap çalışmalarını yapıyoruz. Haberleri takip ederseniz KOSGEP geldi işsizlik çoğalacak dediler. Bu projede her şeye biz yardımcı oluyoruz, iş yerinizi açarken yine biz varız. Projelerden öncelik tanıdığımız olay yanınızda kaç kişi istihdam edeceksiniz? Burada 97 milyar liraya kadar kredi veriyoruz, kayda değer sayıda açılış yaptık. Çok güzel projeler geliyor ve hiç düşünmediğimiz projeler ortaya çıkıyor. KOSGEB’de benim hayalim var ama param yok diyen insanlara böyle yardım ediyoruz. Bir de semt evlerinde, engelliler merkezinde çalışmalarımız var. Oradaki insanları üretime yönlendirip ticarete döndürmeye çalışıyoruz. Gerçekten çok kaliteli ürünler çıkıyor. Bizler de bunu biraz ekonomiye çevirip arkadaşlarımıza destek olunca daha yararlı oluyor.

Fadime Bozkurt: ‘’Buca’nın ileriki yılları için neler düşünüyorsunuz?’’

Tatı: ‘’Ben 6 yıl sonraki Buca’yı gerçek üniversite kenti, sinemaları, tiyatroları, meydanlarıyla, insanların kendini rahat hissedip huzur içinde parklarında gezebileceği, rekreasyon alanlarında herkesin fotoğraf çekilebileceği, insanların daha fazla tebessüm ettiği, yarı olimpik havuzlarda şampiyonların yetişeceği, modern spor kompleksi olan bir ilçe, sadece Şirinyer ve Buca için değil tüm İzmir’in yararlanabileceği bir kültür merkeziyle benden sonraki döneme bırakmak istiyorum.’’

Fadime Bozkurt:’’Bir mesajınız var mı okuyucularımıza?’’

Tatı:’’İlçemde seçilirken bana Buca’nın gülen yüzü lakabını taktılar, bende dedim ki ‘Ben Buca’nın gülen değilim’. Yaptıklarımla ortada eğer yüzleri güldürebildiysem ne mutlu bana. Buca siyasette biraz entrikavaridir. Hayatta iki tane çizgim vardır, biri üzerinde D yazar doğrudur, diğerinde Y yazar yanlıştır. Hayatım boyunca doğrular izinde devam ettim ve böyle yapacağım. Beni destekleyenlere çok teşekkür ediyorum.’’

Tatı yapılan projeler kapsamında çeşitli bilgilendirmelerde de bulundu.

Fadime Bozkurt ile Artı Röportaj (Buca Belediyesi)

Türkiye’ye Yeni Yüzücüler Kazandıracağız

Yarı olimpik yüzme havuzu hakkında bilgiler veren Tatı, ikinci dönemlerinde sporcular yetiştirmek adına olimpik havuz da yapabileceklerinin müjdesini verdi. Tatı;  ‘’Burası hem yarı olimpik yüzme havuzu hem de çok amaçlı hizmet binamız. 9 katlı, 800’er metrekare çok maçlı salonları olan ve pek çok yükü alabilcek bir bina. Havuz alanının üzeri kapanacak. Saunalar, jimnastik aletleri olan,  kadın aktivite merkezini getirebileceğimiz bir alan yaratacağız. Tüm Buca’nın hayaliydi. 10 yıl sonra ne olacak dediniz ya, bu yarı olimpik. Ben burada tüm hedefim bu havuzda Şirinyer’de ve Buca’da doğacak çocuklarımıza ücretsiz eğitim vermek olacak. Eğer kabiliyet varsa ikinci dönemde yapacağımız olimpik yüzme havuzuyla stil ve Türkiye’ye yeni yüzücüler, yeni sporcular kazandırmaya çalışacağız. Mayıs ayında burayı açmaya çalışacağız’’ diye konuştu.

İnsanlar Burada Zamanın Nasıl Geçtiğini Anlamıyor

Yörük Ali Efe Rekreasyon Alanı hakkında bilgilendirme yapan Tatı, görev süresi dahilinde bu tür rekreasyon alanlarının devamının geleceğini de ifade ederek şunları kaydetti;  ‘’20 bin metrekare alan üzerinde koşu tepesi diye adlandırdığımız bir yer burası. Şu gördüğümüz günün ötesinde burası keşhane denen bir yerdi. İnsanlar burada sokağa çıkamazdı. Şu an burada her şeyi görmek mümkün. İnsana huzur veren bir yer. Neden Yörük Ali Efe diye sorarsanız, Aydınlı ama Aydınlılar darılmasın, Yörük Ali Efe Aydınlı ama Aydın’ın İzmir’in değil tüm Türkiye’nin efesi. Bizim için özelliği ise 1923’ten 28 yılında Buca’da yaşamış olması. Benden önce heykeli yapılmıştı bende projelerini yaptım. Böyle bir alanı Buca halkına sundum. Buraya geldiği zaman insan yaz ve kış birçok şeyi bir arada bulup, buradan ayrılırken de üzülerek ayrılıyor. Bunun gibi alanları görev dahilimiz süresinde Buca’ya kazandıracağız.’’

Huzur İçin Her Şeyi Yapıyoruz

3 fidan Anıtı ve kapalı pazar alanı hakkında bilgilendirme yapan Tatı, görev süresi dahilinde bu gibi projelerin giderek artacağını söyledi. Tatı;  ‘’Burası Büyükşehir’e ait dolgu bir zemindi. Buranın tahsisini aldık 17 bin 200 metrekare bir alan. Buca’nın ilk modern pazaryeriydi. 660 tezgahlı, içinde 27 dükkanı olan, tuvaleti, sosyal alanları, kafeteryası, 300 adetlik otoparkı olan bir yer. Aynı zamanda otopark olarak adlandırdığınız alanda 40 bin kişiye miting ya da konser verebilirsiniz ki bu kentin hiç meydanı yok.  Hemen yanında 3 Fidan Anıtı ve parkı var. Geçen sene açtık ve arkadaşlarımızla anlaştık 5 Mayıs sabahı saat 5’te buluştuğumuz bir yer burası. İnsanların huzurlu ortamlarda bulunması için elimizden geleni yapıyoruz’’ diye konuştu.

Bu Acılar Bir Daha Yaşanmasın

Srebrenica Anıtı hakkında bilgi veren Tatı, ‘’İlçemde daha ziyade Rumeli ve Boşnak kültürünün olduğu bir yer. Srebrenica ise dünyaya kara bir gün olarak işlenen, 11 Temmuz dünyanın kör, sağır ve dilsizi oynadığı bir gün. Bu insanlar Boşnak olduğu için katledilmedi, Türkleri sevdikleri ve Müslüman oldukları için öldürüldü. Özür dileyerek söylüyorum bu insanlar katledilmediler, soykırıma uğradılar. Çoluk çocuk demeden bir soykırım yaşandı. Bunu ölümsüzleştirmek için ve unutulmaması için böyle bir şey düşündüm. 8-9 obje belirledim, internet üzerinden yarışma yaptım, dünyanın her yerinden katıldılar bu yarışmaya. Sonunda bu anıt seçildi geçen sene 11 Temmuz’da açtık. Her sene yapacağız ama bu sene güzel bir çadır kurulacak on binleri yaşatan. Bizim amacımız bir daha o günlerin yaşanmaması ama o günlerin de unutulmaması. Unutturmak isteyenlere mesaj olur, umarım bugünler bir daha yaşanmaz. Ne anneler, ne babalar ne de çocuklar bu acıları bir daha yaşamazlar’’ diye konuştu.

Vatandaşın Tüm Hizmetlerine Koşmaya Çalışıyoruz

Geçici Barınma Merkezi hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulunan Tatı, vatandaşın tüm hizmetlerine koşmaya çalıştıklarını vurgulayarak şöyle devam etti;  ‘’Kadınlarımızın adli yollarda sıkıntıda olan kadınlarımızın sığındığı bir bina burası. Burada emniyet tarafından bize yönlendirilen bayanlar var, erkekelr de var tabi. En az 4 yıldızlı bir otel odası gibidir. Buranın zemin katında da Buca’da bize ihbar edilen yoksul vatandaşın evi yandığı zaman, tüm eşyalarına kadar verebilecek bir gücümüz var. Para almadan ve para vermeden yapıyoruz. Vatandaşın tüm hizmetlerine koşmaya çalışıyoruz.’’