Yukarı
392605

Sokullu'da Rönesans buluşmaları: 'Mücadele ettikleri için Nazım’ı daha iyi anlıyorlar'

27 Kasım 2023 10:49

Ankara Sokullu Semt Evi, dün, “Sokullu’da Rönesans” buluşmalarından “Nazım’ın Küba Seyahati Belgeseli, Film/Söyleşi” etkinliğine ev sahipliği yaptı.

1961 yılında komünist şair Nazım Hikmet’in Küba’ya yaptığı seyahat ve buna dair eserlerini konu alan, 2008 yılı yapımı “Nazım’ın Küba Seyahati” belgesel filmi buluşmaya katılan mahalleliler tarafından ilgiyle izlendi. Program, filmin yönetmeni Çağrı Kınıkoğlu’yla söyleşiyle devam etti.

Filmin ardından söz alan Çağrı Kınıkoğlu, bu film projesinin akıllarına Nazım’ın 100. Doğum yılı çerçevesinde geldiğini fakat o dönem koşullarının elvermediğini anlatarak başladı sözlerine. Türkiye Komünist Partisi ve Küba Komünist Partisi’nin kültürel işbirliği protokolü kapsamında filmi çektiklerini anlattı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“2008 yılında bitirdik, 2009 itibarıyla da gösterime başladı film. Bizim yaptığımız şey, senaryo ve yönetmenliğinde benim ismim var; ama sonuçta bu devrimi yapmış halk/onun önderleri ve Nazım var. Biz bu iki unsuru bir araya getirmiş olduk aslında; yani bizim yaptığımız hiç önemsenecek bir şey değil. Şöyle bir yapı tasarlamıştık, Nazım’ı kendi sesinden dinledik “Havana Röportajı” şiiri üzerinden, o Küba devrimini anlatıyor, Kübalılara da Nazım’ı anlattırmaya çalıştık. Böyle ikili bir yapı ortaya çıkarmaya çalıştık.”

'Mücadele ettikleri için Nazım’ı daha iyi anlıyorlar'

Nazım’ın bu kadar kısa zamanda Küba’yı bu kadar güzel anlatması, Kübalıların bu kadar kısa zamanda Nazım’ı bu kadar iyi anlamalarının nasıl olduğunun ve Che Guevara’nın filmde çok resmi olmasına karşın ondan bahsedilmemesinin sebebinin sorulması üzerine, Çağrı Kınıkoğlu şunları söyledi:

“Nazım her yazdığı şeyle zaten şaşırtıyor. Bilirsiniz “Karanlıkta Kar Yağıyor” diye bir şiiri vardır, İspanyol iç savaşıyla ilgili, “Madrid Kapısında bekleyen nöbetçi” diye başlayan bir şiir. Bilmem kaç bin km uzaktaki bir iç savaşı en hararetli ve en insanın yüreğini attıracak şekilde yazabilmeyi beceren biri var karşımızda. ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’nda, biliyorsunuzdur, gitmediği bir sürü şehre dair ya da Anayurt savunmasını bir Sovyet şairinden belki daha iyi anlatıyor, üstelik cezaevindeyken yazdığı bir şey. Gerçekten özel bir vakıa.

Diğer bir mesele, sorduğunuz şey: Oradayken ben de şaşırmıştım açık söyleyeyim. Türkiyeli ortalama bir ilerici solcudan daha ileri anladıkları çok açık Nazım’ı. Nasıl böyle olabilir diye düşünmüştüm. Beni vardığım sonuç şuydu: mücadele ettikleri için Nazım’ı daha iyi anlıyorlar. Mücadeleden uzak düştükçe Nazım’ı anlama kapasitesi geriliyor gibi geliyor bana. Bu gerçekten çarpıcı bir şey.

Sonrasında Che ile ilgili soru. Sanırım o zaman Küba’yı ziyaret ettiği yıl, Che biliyorsunuz çeşitli bakanlıklar yapıyor, Kuzey Afrika’dan Çin’e kadar birçok ülkeye ziyaretler yapıyor. Sanırım o dönem Küba’da değil Che ve dolayısıyla Nazım’ın şiirine dahil olamıyor. Biz o şiire sadık kalarak devam ettirdiğimiz için… Yani biz bu film üzerine çalıştığımız zamana kadar Nazım’ın kendi sesinden “Havana Röportajı” şiirini okuduğu bilinmiyordu ama biz bir şekilde edinmiş olduk ve ilk defa bu film sayesinde ortaya çıktı bu şiir. O yüzden de o belgenin değeri çerçevesinde çok fazla da müdahale etmemeye çalıştık. Ama işte görsel olarak Che’nin yerini, katkısını bir şekilde dahil etmeye çalıştık.”

'20. Yüzyılda yazılmış en önemli eserdir dünya çapında'

Ayrıca dünyanın dört bir yanında, Irak’ta, Hindistan’da da Nazım’ın çok fazla okunduğuna dair Aziz Nesin’in yazılarına değinen Kınıkoğlu devam etti:

“Maalesef Nazım konuşulurken hep evladına hasret gitti, yurduna hasret gitti, yıllarca içeride yattı, neler çekti filan diye konuşulur, oysa ki Nazım bir komünist olarak ne yaptığının gayet bilincinde olan, bunları göze almış ve başı daima dik, mücadele etmiş birisi. Bu insanı hep böyle hüzünle, yenilgi, özlem, hasret gibi, daha ziyade negatif boyutlarıyla bizim üstümüze çökertilen bir halde algılamak gibi bir problem var gerçekten. Bunun da bir katkısı var ülkemizde iyi tanınmaması konusunda.

Bir başka şey, bu ülkenin okumuş insanlarının belki daha büyük kazancı, ama kolaycılığımız var, Nazım’ı 10-15 şiiriyle biliyoruz en fazla; Nazım o kadar çok şey biliyor ki bu ülkeyle, toplumla ilgili, Memleketimden İnsan Manzaraları, ben kendi bilgim çerçevesinde söyleyeyim, bence 20. Yüzyılda yazılmış en önemli eserdir dünya çapında. Ama hacmiyle de biraz göz korkutan bir şeydir. Neredeyse kimsenin okumadığı ama muazzam bir eserdir o. Bir tür Türkiye tarihi anlatır Nazım aslında, neredeyse II. Meşrutiyet’ten II. Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar diyelim, yaklaşık 40 yıl, bu dönemde Türkiye denilen ülke nasıl kuruldu, niye kuruldu, kimin sayesinde kuruldu, kurtuluş savaşında kim kâr etti, kim canı pahasına savaştı her şeyi anlatıyor. Ve muazzam bir estetik geliştirerek yapıyor ki bunu, Nazım’ın “Memleketimden İnsan Manzaraları” eserine baktığınız zaman halk şiiri de, gerçeküstücü anlatımlar da, bilinç akışı denen teknikler de, destansı ve masalsı boyutları da görüyorsunuz. “

Nazım’la Buluşma” diye bir film daha yapmıştık 2002’de. Sadece bir coşma değil Nazım’ın yaptığı şey, mücadele eden insanı duygusal olarak ayağa kaldırma değil; aslında bir bilinç de aktarıyor, hem siyasi mücadele bilinci, hem tarih bilinci. O yüzden hepimizin Nazım’ı daha çok okuması, okutması lazım. Esas olan şey, o mücadele meselesi bence. Bu toplum örgütlendikçe, mücadeleyi yükselttikçe Nazım daha çok okunacak.”

'Nesnellik, toplumu bir şeylerle yüzleşmeye zorluyor'

Devamında Kınıkoğlu; geçen ay İstanbul Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “Sovyet Sineması Atölyesi” düzenlediklerini, izlediği Sovyet filmlerinde bir dönem toplumun devrime sahip çıkmayı bıraktığını, 1960'ların ortalarıyla birlikte çanların çalmaya başladığını, 1970'lerde Sovyet sinemasında romantik komedi denilebilecek filmler yapılmaya, bu filmlerde bir tür meta ekonomisinin anlatılmaya başlandığını gördüğünü; bununla filmde gördüğü Küba halkını karşılaştırdığı zaman halkın örgütlenip mücadele etmesinin, politik süreçlerini zorlamasının epey önemli bir şey olduğuna değindi.

“Toplumsal mücadele motivasyonumuzu nasıl sağlarız, toplumu nasıl ayağa kaldırırız, Küba devrimi bize nasıl ışık tutabilir?” sorularına yanıt olarak, Çağrı Kınıkoğlu, “Öncelikle kendi motivasyonumuzu zinde tutmalıyız. Küba’nın devrim mücadelesi uzun yıllar boyu sürüp zafere ulaşmıştır. Mücadelenin sürmesi lazım. Ben açıkçası diyalektik bakmaktan yanayım; içinde yaşadığımız çağa, güncelliğe, topluma, ülkeye. O bakışı yakaladığımız sürece umutlanacağımız çok şey var.

Bir yandan da 'kapitalizme güvenmemiz lazım'. Kapitalizm öyle bir düzen ki, kriz çıkarmadan, her şeyi mahvetmeden duramayan bir düzen. Ve bu düzen sayesinde, bu böyle olduğu için biz zaten komünistiz, başka türlüsü imkânsız olduğu için bu halk mücadele edecek. Yeter ki, halkın mücadele etme noktasında yani şurasına geldiği noktada; yalancılar sahtekârlar değil de, doğru bir politik önderlik onlara doğru ufku sunuyor olsun.

Bu coğrafyada bir kurtuluş savaşı ve arkasından cumhuriyetin kuruluşunu yaşadık biz. Nesnellik, toplumu bir şeylerle yüzleşmeye zorluyor. O yüzleşme süreçlerinde ne kadar ileri bir bilinç düzeyine sahip olursanız o kadar ileri sıçrayabilirsiniz. Küba’nın başardığı şey bu. Rusya’da Bolşeviklerin başardığı şey bu. Bizim de başaracağımız şey bu.” 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Müzik ruhun gıdası çıktı... Demans hastalarında şaşırtan etki

İngiltere'de yapılan bir araştırma, müzik dinlemenin demans hastalarının kaygılarını azalttığını ortaya koydu. Cambridge Müzik Terapisi Araştırma Enstitüsü'ndeki akademisyenler, müziğin r...

Ara Güler aramızdan ayrılalı altı yıl oldu

Hem sokaktaki insanın hem dünyaca ünlü isimlerin fotoğrafını çekti. Türkiye'nin görsel hafızasının oluşmasına büyük katkıda bulundu. Kendine "sanatçı" değil "foto muhabiri" denmesini iste...


Şoke eden ölüm! Liam Payne hayatını kaybetti

One Direction grubuyla tanınan, daha sonra diğer üyeler gibi yoluna yalnız devam eden Liam Payne hayatını kaybetti. 31 yaşındaki ünlü yıldızın ölümü müzik dünyasında şok etkisi yarattı......

Mücevher koleksiyonu müzayedede rekor kırdı

Ünlü şarkıcı Dame Shirley Bassey'nin mücevher koleksiyonu, Paris'te düzenlenen bir müzayedede 2,2 milyon Euro'ya alıcı buldu. Müzayedede yer alan parçalardan biri bin 500 - 3 bin euro fiy...


Eskişehir tarihinin bilinmeyenlerine ışık tutan keşif!

Eskişehir'deki Karacahisar Kalesi'nde yapılan kazılarda, Osmanlı Devleti'nin önemli padişahlarından I. Murad dönemine ait, ramazan ayı için özel olarak basılmış bronz sikkeler gün yüzüne ...

Bilinmeyen bir fil türü keşfedildi

Hindistan'ın Keşmir Vadisi'nde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan dev bir fil kafatası, bilim dünyasını heyecanlandırdı. Yaklaşık 300 bin ila 400 bin yıl öncesine tarihlenen bu fosil, fil...


Joker gişede fena çakıldı

2019 yapımı Joker filminin devamı niteliğindeki yapım, açılış haftasında ABD’de 38 milyon dolar hasılat elde etmiş ve 50-70 milyon dolarlık tahminlerin çok altında kalmıştı. İkinci hafta ...

Kraliçe Elizabeth'i indirdiler

İngiltere Başbakanlık konutu 10 Downing Street’te, Kraliçe I. Elizabeth ve Sir Walter Raleigh’in portrelerinin yerini Portekizli ressam Paula Rego’nun iki eseri aldı. The Telegraph’a göre...


Gemlik'te Film Festivali başlıyor

Festivalin ikinci gününde jüri üyeleri ve kısa film yönetmenleriyle yapılacak atölye çalışması, Menderes Samancılar’ın “Yanmış Orman Kokusu” kitabının imza etkinliği ve Altan Erkekli’nin ...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Hira hastanelik oldu! Demet Akalın apar topar İstanbul'a döndü

Şarkıcı Demet Akalın'ın kızı Hira'nın okulda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hazırlıkları sırasında el bilekleri kırıldı. Paris'te olan Akalın apar topar Türkiye'ye döndü. Eşi Okan Kurt ile ta...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Yaşlanmayı geciktirecek yöntem...

İnsan Hücresi Atlası projesi kapsamında bilim insanları laboratuvar ortamında az miktarda insan cildi üretmeyi başardı. Biyoloji dalında dünyanın en iddialı araştırma programlarından İnsan Hücresi Atlası projesi kapsamında, insan bedeninin kök hücreden nasıl deri hücreleri ürettiği keşfedildi. Bilim insanları laboratuvar ortamında az miktarda insan cildi üretmeyi başardı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR