- İzmir Büyükşehir Belediyesi gençleri dijital geleceğe hazırlıyor
- İZSU’dan 2025 yılında 7,3 milyarlık altyapı atağı
- Bodrum'da içme suyu isale hattında patlama!
- 2026 yılı tutarları belli oldu: Cezalar rekor seviyeye ulaştı!
- Gülşah Durbay'ın Emanetini Devraldı! Şehzadeler'in Yeni Belediye Başkanı Belli Oldu
78 . Cannes Film Festivali’nden notlar: Adalet, polis ve devlet terörü...
Altın Palmiye için yarışan iki çarpıcı film, dünyamızın hangi coğrafyasında bulunuyorsak bulunalım, en acil yurttaşlık görevimizin “tehlike” olmadığını; ancak tehlikeli ve yaşamsal bir önem taşıyan demokrasiye sahip çıkma mücadelesi olduğunu, yüksek sesle anımsattı.
İzleyicisini omuzlarından kavrayıp silkelercesine uyaran her iki film de hepimizi yakın tarihin önemli gerçeklerini görmeye ve üzerinde düşünmeye davet etmekteydi.
Baskı düzeni, siyasi davalar...
Önce, Sergei Loznitsa (1964), “İki Savcı” adlı filminde, siyasi iktidarların maşası olarak kullanılan “adalet” sisteminin nasıl çürüdüğünü (daha doğrusu çürütüldüğünü), keskin ve çarpıcı bir mizansen eşliğinde gözler önüne sermekteydi.
1930’lu yılların ortasında, Stalin’in tek adam rejimini güçlendirdiği dönemdeyiz. Baskı düzeni, siyasi davalar, hukuk kurallarını hiçe sayan gizli polisin dokunulmazlığı... İşkencenin sistematik olarak uygulandığı karanlık hapishaneler... Her tür manipülasyona kolayca kucak açan polis kuvvetlerinin meşrulaştırılmış şiddeti... Devlet terörünün dehşeti...
Herkesin korktuğu, sindiği, bireysel küçük çıkarlar uğruna vicdanının sesini dinlemediği, derin devletle resmi devletin terör uygulamakta buluştuğu bu gergin ortamda, genç ve idealist bir savcı, işini dürüstçe, hukuk kuralları çerçevesinde gerçekleştirmek istemektedir.
Gizli polisin, Bolşevik ideallere gerçekten sahip çıkan has devrimcileri bile sahte suçlamalarla, işkence altında imzalatılan düzmece itiraflarla zindanlarda çürüttüğü sistemin hukuksal ve ideolojik yanlışlarını düzeltmeye çalışır.
Azimlidir; gerçekleri ortaya çıkarmak için görevli olduğu taşra kentinden kalkıp Moskova’ya, devletin başsavcısına gidecek kadar da inatçıdır. Ancak, kendisi kadar cesur olmayan (yoksa tertemiz ve saf mı olmayan?) ve ne yazık ki çoğunluğu oluşturan hukukçuların uysallığı (ya da bencil çıkarcılığı) sayesinde güçlenen ve sertleşen sistem tarafından bir lokmada, kolayca yutulacaktır...
“İki savcı”, biçimsel açıdan son derece tutarlı bütünlüğü yanında, tiyatrosal yalın mizanseniyle de ödül kazanacak güçte bir film. Loznitsa, zaman ve coğrafya ötesi (yer yer de kafkavari) içeriği yanında, biçimsel düzeyde sergilediği soğuk estetiğin hüzünlü şiirselliğiyle de ödüllendirilebilir.
FRANSIZ 'SARI YELEKLİLER' BAŞKALDIRISI VE POLİS ŞİDDETİ
Fransa’nın yakın tarihine, 2018 yılında patlak veren “Sarı Yelekliler” hareketinin önemli boyutlarından olan ve polis şiddeti konusuna odaklanan Dominik Moll’un (1962) filmi “137 Numaralı Dosya” da içeriğiyle çok önemli bir film.
Biçimiyle iddialı olmayan, tersine, sıradan bir polisiyenin (hatta bir televizyon dizisinin) akıcı klasik dilini tercih eden Dominik Moll, öncelikle bir geniş kitle sineması örneği gerçekleştirmeyi hedeflemiş. İyi ki de bu yolu seçmiş. Çünkü siyasilerden polislere, toplumbilimcilerden hâkim ve savcılara, avukatlardan gazetecilere kadar herkesin, milyonların izlemesinde yarar olan bir film “137 Numaralı Dosya”...
Alman kökenli Fransız yönetmen Dominik Moll yaşanmış bir olaydan yola çıkarak, gerçekleri çarpıtmadan, “polis şiddeti” konusunu siyasal, etik, toplumsal ve psikolojik boyutlarıyla derinlemesine işliyor.
“Sarı Yelekliler” hareketi sırasında, Aralık 2018’de Paris’te, Champs-Elysées caddesine yakın bir ara sokakta, silahlı beş polisten oluşan mobil tim, hiçbir grup içinde bulunmayan ve tehdit oluşturmayan iki gence, ellerindeki uzaklaştırıcı bombalarla 14 metre mesafeden ateş ederler. Gençlerden biri başından ağır yaralanarak olduğu yerde, sokak ortasına yığılıp kalır. Silah kullanan polislerden biri, ambulans çağırmak yerine, kanlar içinde hareketsiz yatan genci tekmeleyecektir...
Taşralı ailenin şikâyeti üzerine, polislerin polisi denilen denetim mekanizması devreye girer.
Kurumsal düzeyde yürütülen soruşturma ekibini yöneten kadın polisin (Léa Drucker) gerçeği ortaya çıkarma konusundaki kararlılığı sonucu, polislerin ve hiyerarşik sorumluların yalan söyledikleri; hiçbir meşru müdafaa durumu yokken orantısız şiddet uyguladıkları; üstelik, emir almadan ateş ettikleri; kurallara uymayan kovboylar gibi keyfi davrandıkları, görsel belgelerle kanıtlanır. Güvenlik kameraları ve herkesin cebindeki telefonlarla çektiği videolardan bazıları yadsınamaz delillerdir.
İki polis gözaltına alınır ama “Sarı Yelekliler” ayaklanması sırasında ülke kontrolünü bir süre kaybeden iktidar, kamu düzenini sağlamak için ihtiyaç duyduğu polis teşkilatını hoşnut etmek zorundadır.
Gözaltı kararı, yukarıdan gelen emirlerle, ertesi sabah hemen kaldırılır...
Fransa gibi hukuk devletinin hâlâ var olduğu, bağımsız adaletin sesini taviz vermeden duyurabildiği bir ülkede polis şiddeti (ya da benzer bir nitelemeyle devlet terörü), zaman zaman hukuk devletini bile susturabiliyorsa siz gelin, demokrasi ve hukuk devleti kavramlarının amaç değil araç olduğu coğrafyalardaki durumdan dehşete kapılmayın...
İyice uçuk bir dünya diktatörü çıksa da, yukarıda sözünü ettiğimiz filmlerin, küresel düzeyde tüm televizyon kanallarında ve sinemalarda aynı anda gösterilmesini emretse... Bir şeyler değişir mi?
Cumhuriyet
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Cem Karaca unutulmaz şarkıları ve anılarıyla hatırlandı
İzmir Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı Teyfik Rodos, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki (AASSM) “Şarkılar Cem Karaca Anısına” adlı konseriyle izleyicilere unutulmaz bir gece ya...
İçerde Polis Var: Bir Erkekliğin Nöbet Defteri
Bazı oyunlar sahneye bir hikâye koymaz; sahneye bir yük koyar. “İçerde Polis Var” da seyirciyi daha ilk anda bu yükün içine çağırıyor: Gerçekleri, mecburiyetleri ve tercihleri; babalarını...
‘Avatar: Ateş ve Kül’ ve ‘Hind Rajab’ın Sesi’ gösterimde
James Cameron, Avatar: Ateş ve Kül’de travma, şiddet ve güç istismarını düşsel bir evrende anlatırken Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania, Gazze’de öldürülen 5 yaşındaki Hind Rajab’ın ger...
OMÜ’nün 50. yılına özel ‘Mavi Yolculuk’
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin kuruluşunun 50. yılı etkinlikleri kapsamında, Doç. Dr. Fidan Tonza Helvacıkara’nın “Mavi Yolculuk” adlı kişisel seramik ve cam sergisi sanatseverlerl...
James Cameron artık resmen milyarder
'Avatar' serisinin ve 'Titanic'in ünlü yönetmeni James Cameron'ın serveti 1 milyar doları aştı. Milyarlarca dolarlık gişe hasılatına imza atan dünyaca ünlü yönetmen ve yapımcı James Camer...
SİYAD’da başkan değişmedi
Yeni yönetimin belirlendiği kurulda Esin Küçüktepepınar yeniden başkan seçildi. Başkan yardımcılığına Müge Turan getirildi. Olkan Özyurt, Ekrem Buğra Büte ve Gözde Hatunoğlu da yeni yönet...
Leonardo DiCaprio: 'Titanic’i hiç tekrar izlemedim'
Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence ile yaptığı söyleşide kariyerinin en unutulmaz filmlerinden Titanic’i hiç tekrar izlemediğini söyledi. Oscar ödüllü oyuncu Leonardo DiCaprio, rol aldı...
Matthew Perry’nin ölümüyle ilgili davada yeni gelişme
Friends dizisinin yıldızı Matthew Perry’nin ölümüne ilişkin davada ikinci doktor da ceza aldı; Dr. Mark Chavez’e yasa dışı ketamin temini nedeniyle 8 ay ev hapsi ve 3 yıl denetimli serbes...
Oscar Ödülleri'nden Kritik Karar: 2029'dan İtibaren...
Oscar Ödülleri törenlerinin, 2029 ile 2033 yılları arasını kapsayan yeni anlaşma kapsamında televizyonda değil, ABD merkezli video paylaşım platformu YouTube'da yayınlanacağı açıklandı. S...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Candaş Tolga Işık duyurdu: Feyyaz Yiğit baba oldu
Oyuncu Feyyaz Yiğit baba oldu. Gazeteci Candaş Tolga Işık müjdeli haberi sosyal medya üzerinden duyurdu. Önce YouTube'da ardından Ölümlü Dünya, Cinayet Süsü gibi filmler ve Gibi dizisiyle...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Osteoporoz sessiz ilerliyor: İlk belirti çoğu zaman kırık
Kemik erimesi (osteoporoz), çoğu zaman belirti vermeden ilerliyor. Hastalık fark edilmediğinde ilk işaret bir kırıkla ortaya çıkabiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Özlem Cemeroğlu, kemik kırıklarının hafife alınmaması gerektiğini vurgulayarak erken farkındalığın önemine dikkat çekti.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.