Çocuklarını düşman kardeş yapan ebeveynleridir!
22 Ocak, 2024The Guardina’da yer alan habere göre ABD ve Çin’de toplamda 18 bin 500 ortaokul öğrencisiyle yapılan araştırma, ‘Ne kadar çok kardeş o kadar az mutluluk‘ dedirtti.
“Habil ve Kabil’den Karamazov Kardeşler’e, Sindirella’ya… Kardeşliğin her zaman hayra alamet olmadığı bilinir” deseler de ben aynı fikirde değilim...
Ne kardeşler tanıdım saygı ve sevgi dolu, güçlü bağları olan. Kalabalık ailelerde birlik, beraberlik duygusunu, saygı ve sevgiyi bir orkestra şefi gibi ahenk ve huzurla yöneten anneler- babalar gördüm.
Her çocuğunun hakkını eşit ve adil paylaşım içinde yapan ebeveynler oldukça çocukların psikolojisi bozulmaz, değil mi?
Çocuğunun sevmediği davranışlarını “sen bana benzemedin, şuna çektin” diyerek suçlayıcı sözlerle diğer kardeşlerinden ayırt etmek, evde bir ayrık otu/çirkin ördek yaratmak ebeveynlerin yanlış tutumlarından kaynaklanır.
Sorun çok kardeşlilikte değil, anne-baba da…
Ne yazık ki bu tür ayrıştırıcı ebeveynlerden de çok var!
Yapılan bir araştırmada çok kardeşlikte çocukların ruh sağlığının bozulmasını araştırmacılar “kaynak seyrelmesi” ile açıklıyor…
Ebeveyn kaynaklarını bir pasta gibi düşünürseniz, pastanın ilk yapılmış haliyle son yapılmış hali arasında ciddi kaynak zenginliği var.
İlk çocuklar genelde eksik malzemeyle yapılan pastaya doğarken, arkasından gelen çocuklar deneyimleri ve kaynakları çoğalmış ebeveynin yapmış olduğu pastayı yiyor.
Hepimiz ilk çocuğumuz olduğunda hem ekonomik kaynaklar hem de deneyim kaynağı açısından oldukça zayıftık. Mesela biz ekonomik şartlardan dolayı ilk çocuğumuzda elde yıkanan bezlerden kullandık. On üç ay sonra ikinci çocuk gelene kadar artık pastanın malzemeleri zenginleşmişti. Hazır bez kullandık! Aralarındaki on üç aylık yaş farkı bile ekonomi ve deneyim olarak bana çok şey öğretmişti. Anne olarak elimden geldiğinde çocuklarımın birbirlerine karşı sevgi ve saygı içinde iletişimlerini sağlamaya çalıştım. Eşit ve adil olmaya gayret gösterdim. Aralarında yaşadıkları sorunlara hakem olmadım “kendi aranızda çözün” dedim, taraf tutmadım. Çocuklarımı başka çocuklarla kıyaslamadım. Kendilerini geliştirmeleri yönünde destek oldum. Sürekli birlikte oyun oynamaya, zaman geçirmeye öncelik verdim. Kardeş dayanışmasını ön planda tuttum.
Bazen aklıma başka çocuklarla kıyaslandığım anlar gelir. Kendimi hep kötü hissetmişimdir. “Ben çocuklarıma kıyaslama yapmayacağım” diye söz verdim kendime! Yanlış davranışları aklıma kaydettim, yapmamak için…
Ebeveynler çocukları arasında adil ve hakkaniyetli davranırsa, çocuklarını kardeş yapmayı başarırsa, çok çocuklu olmayı aile için her zaman avantaj olarak görürüm.
Araştırmacıların dediği gibi tek çocuk, çok çocuk konusunda “kaynak eksilmesi” saptamasına katılmıyorum.
Aile iletişiminin temeli ebeveynlerin sağlıklı davranışlarıyla şekillenir. Çocuklarına birleştirici davranan ebeveynler olduğu gibi ayrıştırıcı ebeveynler de var, siz yapmayın!
Ebeveynler çocuklarını ayrıştırırsa, bölücülük yaparsa ister istemez çocuğun psikolojisi de bozulur değil mi?
Kardeşler arasında yaşanan sorunlarda ebeveynlerin payı nedir, ona bakalım…
Kardeşlerle iyi ve yapıcı ilişkiler sürmek için ne ebeveynler ne yapmalıdır?
Çocuklarınızı birbirleriyle kıyaslamayın, birine verdiğinizi/aldığınızı diğerine verin/alın, ayrımcılık yapmayın, taraf tutmayın! Birbirlerine kötülemeyin, eksik yanlarını göstermeyin. Birbirlerinin farklılıklarına saygı göstermeyi öğretin. Özelliklerini iyi-kötü olarak etiketlemeyin. Kardeşleri bölmeyin. “Bak o nasıl uslu, sen yaramazsın” demeyin. “Yemeğini ne güzel yedi, sen yemedin” demeyin. İyi bulduğunuz özellikleri birine, kötü bulduğunuz özellikleri diğerine yapıştırmayın, karşılaştırmayın, duygu sömürüsü yapmayın! Birbirlerinin dedikodusunu katılmayın. Toparlayıcı olun.
Unutmayın ki, Sizin gözünüzde kötü olan çocuklarınız onun için de kötü olacaktır.
Her çocuk bambaşkadır, kabullenin… Önce genetik özellikleriyle şekillenir, daha sonra ise yetiştiği ailenin çevresinin ve hatta ülkesinin yaşadığı sorunlar ve ortam ile şekillenir. Kardeşler arasında rekabet yaratmayın… Kıskançlık ve haseti tetiklemeyin.
Evlatlarınızdan birine tutkun olmayın! Hak yemeyin…
Çocuklarınızı sevgi ve sıcaklığın eşsiz ilişkisine sahip olacak şekilde büyütün!
Çocuklarınızı her şeye rağmen sevin!
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cumhuriyet Türkiye'nin Kalbidir!
- Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
- Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Anısına
- Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı TÜLOV Burslu Gençlere Umut Oluyor!
- Oysaki NARİN de bugün okula gidecekti!
- Meraklı Öğretmenler Burada!
- Laiklik Ve Çocuk
- Serbest Piyasa Fırsatçıları!
- İsraf TAVAN Tasarruf YALAN!
- Kıssadan Hisse Öyküler
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Nurgül Yeşilçay neden dizilerde oynamadığını açıkladı
Son olarak 'Veda Mektubu' dizisinde başrol oynayan Nurgül Yeşilçay, dizilerde neden rol almadığını sitem ederek açıkladı. Gündemdeki toplumsal sorunlardan etkilenerek, "Her şey çok karışı...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
35 yaşında başlıyor, ölüme yol açıyor!
Prof. Dr. Mehtap Kaçar, yaşlanmanın vücutta birçok değişikliğe yol açtığını ve yaş aldıkça ilk kaybedilen dokunun iskelet kası olduğunu belirterek, Sarkopeni (yaşa bağlı kas kaybı) hakkında bilgi verdi. Kaçar, "Sarkopeni genel olarak 35 yaşında başlar ve düzenli olarak kas yapıcı antrenman yapmayan yetişkinler her on yılda yaklaşık 2 ila 3 kilogram kas kaybeder.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.