Yukarı
90569

‘Türkiye’de yaşananlar polisiye roman konusu’

08 Ekim 2015 14:54

 Tüm dünyada büyük ilgiyle takip edilen ‘Kara Hafta’ adlı polisiye festivalinin bir ayağı da artık Türkiye’de yapılacak. Polisiye yazarı Agatha Christie’nin doğumunun 125. yılının da kutlanacağı ‘Kara Hafta İstanbul’ festivali kapsamında polisiye edebiyatının önemli isimleri bu etkinlik için İstanbul’a gelecek.

İngiltere’den Alexander McCall Smith ve Leslie Klinger, Yunanistan’dan Petros Markaris, İtalya’dan Roberto Costantini, Fransa’dan Jean Christophe-Rufin, İsveç’ten Arne Dahl, Kolombiya’dan Mario Mendoza, Türkiye’den yazarlar ve okurlarla buluşacak. 22-24 Ekim tarihleri arasında Pera Palace’ta düzenlenecek festival aracılığıyla İstanbul tam bir polisiye cennetine dönüşecek.

Türkiye’den Ahmet Ümit, Celil Oker, Çağatay Yaşmut, Emrah Serbes gibi birçok polisiye yazar da festivalde olacak. Dün festivale ilişkin detayların paylaşıldığı Pera Palace’ta yapılan basın toplantısında konuşma fırsatı yakaladığım polisiye romanın usta ismi Ahmet Ümit festivali anlattı.

‘Kara Hafta’ dünyada yapılan bir etkinlik, biz de ise bir ilk. Adını biraz açar mısınız?

Polisiye romanda çeşitli türler var. Polisiye türlerinin de bir alt başlığıdır ‘Kara’. Suç ve cinayetin olduğu kara filmlerde olduğu gibi... Dünyanın her yerinde ‘Kara Hafta’ diye geçer. Bize ait bir tanımlama değil. Biz de orijinalliğini korumak istedik. Dünyada ne varsa biz de İstanbul’da aynı şekilde sunalım istedik.

Okuma günleri, kitap günlerimiz, kitap fuarımız var. Ama bu bir ilk. ‘Kara Hafta İstanbul’ festivalini diğerlerinden ayıran ne ve bu festivalde alternatif olarak nelerle karşılaşacağız?

Örneğin kitap fuarlarında doğal olarak her türlü kitap her türlü yazar var. Ama bu festivalde bir tek alana, polisiye romana yoğunlaşıyoruz, polisiye romanın şehirle ilişkisini anlatıyoruz. Doğrudan şehirle suçun ilişkisini anlatan bir festival. Beyoğlu’nda olmasının anlamı da bu. Kısaca şehir suç ilişkisinden yaratılmış edebi eserleri tanıtan hem Türkiye’de hem dünyada bir festival diyebiliriz.

Amacımız etkinliği gelenekselleştirmek. Eserleri Türkçeye çevrilmiş yabancı yazarları Türkiye’deki yazar ve okurlarla bir araya getirmek istiyoruz. Bizde polisiyenin çok ilginç bir öyküsü var. Ahmet Mithat Efendi 1884’te ilk polisiye romanı yazdı: Esrar-ı Cinayet. Dünya üzerindeki ilk polisiye öykü ise Edgar Allan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri. 1841’de, yani çok yakın bir zaman dilimi içinde yazılmış. Sonra ne olduysa olmuş ve biz devam etmemişiz.

Sizinle birlikte, Türkiye’de polisiye romanlara ikinci sınıf edebiyat bakışı değişti. Polisiye romanların artık bir karizması var. İlk kez düzenlenen bu festivale nasıl bir ilgi bekliyorsunuz?

Bana gösterilen ilgiden dolayı bu festivale çok büyük ilgi gösterileceğini seziyorum. Çok şanslı bir yazarım. İnanılmaz bir şey... Yolda beni durdurup “Yeni kitap ne zaman?” diye soruyorlar. Bu Ahmet Ümit adına değil Türkiye adına olağanüstü bir şey. Polisiye okuyan yüz binlerce belki milyonlarca okur var artık. Dolayısıyla bu insanların büyük çoğunluğu zaten buraya gelecekler ve büyük ilgi gösterecekler. Giderek daha da artacak ve daha nitelikli olacak. İlerleyen zamanlarda önemli yazarlar buraya gelmek için bize başvuracaklar bunu biliyorum.

‘Kara Hafta’ ismi Türkiye’nin gündemiyle bire bir örtüşüyor. ‘MİT, Emniyet, Reis’ üçgenleri mi, katliamlar mı dersiniz… Polisiye roman yazarı olmanın yanı sıra ülkenin sorunlarına sessiz kalmıyorsunuz; bu süreç size bir ilham kaynağı yaratıyor mu?

Türkiye polisiye romancılar için bir cennet, inanılmaz veri üretiyor. Çünkü çok çeşit suç var. Fakat ne yazık ki bu ülkede son iki aydır inanılmaz bir suç patlaması, inanılmaz bir vahşet, inanılmaz bir zulüm yaşıyoruz. Bunların hepsi de sinsice ve entrika şeklinde karşımıza çıkıyor. Birdenbire Suruç’ta bir bomba patlıyor ve 32 insanımızı kaybediyoruz. Ardından iki polis ensesinden vurularak öldürülüyor. Birdenbire Türkiye bir şiddetin ortasına düşüyor. Bu başlı başına bir roman girişi.

Bunları anlatarak bir roman yazmaya başlarsınız. Romanın kendisi aslında bu. Bu bir kara hafta değil, Türkiye kara aylar, kara bir dönem yaşıyor. Dolayısıyla polisiye roman ve kara hafta hakikaten ne yazık ki Türkiye gündemiyle fena halde örtüşüyor.

Bu festivalle polisiye romanların usta ismi Agatha Christie’nin doğumunun 125. yılını da kutluyoruz. Onun romanlarında, bulmaca ağırlıklı daha mekanik formüle edilen bir işleniş varken, sizde olay örgüsünün yanında olgunun işlenişi hâkim. Kendinize has bu üslubun ortaya çıkmasında en önemli faktör, ‘bu toprakların insanı olmanız’ diyebilir miyiz?

Her yazar yeni bir şey söylemeye çalışır. Romancılığımı besleyen Agatha Christie’nin mantığı kadar, Poe’nun gizemi kadar, Dostoyevski’nin insana, insan ruhuna dair söyledikleri, Shakespeare’in insanın ruhundaki alçaklığa, kahramanlığa korkaklığa dair bir şeyler söyleme kaygımdır. Dolayısıyla yazdıklarım biraz da farklı olacak. Sadece ‘Katil kim?’ sorusu artık geçerli değil. Katil niye katil, niye öldürüyor, bunu sağlayan koşullar nedir, bir insan kötü oluyorsa bunun çevresel koşulları mı var, toplumu ne kadar besler, kendi psikolojisini ne kadar besler, çağı ne kadar besler tüm bu soruları romanlarımda kullanıyorum. Dolayısıyla biraz daha farklı romanlar üretiyorum.

Şu günlerde gazeteleri okuduğunuzda sizi en çok şaşırtan şey ne oluyor, gerçekliğine inanamadığınız görüntüler, haberler var mı? Mesela polis aracına bağlanarak sürüklenen o görüntünün gerçekliğine inandınız mı?

Gerçekti ve artık bunlara şaşırmıyorum. Çünkü ne yazık ki dünyada insanın insana alçaklığı, zalimliği var. İnsan böyle bir varlık. Bunu kabul etmek lazım. Tabii bir tarafı iyi, merhametli, şefkatli ama gerekli koşullar oluştuğunda anında bir canavara dönüşebiliyor. Ne yazık ki şu an Türkiye’de insanın içindeki canavarın açığa çıkması için gerekli psikolojik, sosyolojik, ekonomik, politik ortam mevcut. Şiddet ve nefret kültürü yayılıyor. Bu kültür, tepeden başlayarak yaygınlaşıyor toplumda. Hakikati artık fark edelim ve bunu nasıl engelleriz aşamasına geçelim. Bunun için de herkesin sesini çıkarması lazım.

Birgün



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Erkan Yolaç'a veda

Televizyon ekranlarının unutulmaz isimlerinden sunucu Erkan Yolaç, İstanbul Levent'teki Barbaros Hayreddin Paşa Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Zekeriyaköy Mezarlığı'na defne...

14. Uluslararası Turhan Selçuk Karikatür Yarışması sonuçlandı

1534 eser arasından Mehmet Akif Özdal’ın çizimi birinciliğe layık görüldü. Cumhuriyet’in özel ödülü ise Meksikalı sanatçıya gitti. Gazetemizin dünyaca ünlü karikatür sanatçısı Milas doğum...


Sir Paul McCartney, İngiltere'nin ilk milyarder müzisyeni oldu

Beatles'ın efsane ismi Sir Paul McCartney, servetini geçen yıl 50 milyon sterlin artırarak İngiltere'deki ilk milyarder müzisyen oldu. Efsanevi müzik grubu Beatles ile tanınan Paul McCart...

Üç Silahşörler ile Eclipse sinemalarda gösterime girdi

Alexandre Dumas’nın nehir romanı Üç Silahşörler (1844) sessiz sinema döneminden bugüne dek 40 kez sinemaya uyarlandı. George Méliès (1903), George Sidney (1948), Michel Audiard (1953), Ri...


Urartuların gizemli dünyası Van Müzesi'nde canlanıyor

Van Müzesi, başta Urartular olmak üzere Roma, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu ve Karakoyunlu ile Osmanlı dönemlerine ait ünik eserleri ve çağdaş mimarisiyle ziyaretçilerini ağırlıyor. Urartu ...

Roma dönemine ait oda mezarı gün yüzüne çıktı

Adıyaman'daki Tharsa Antik Kenti'nde yapılan kazı çalışmalarında, Roma dönemine tarihlenen oda mezar bulundu. Roma dönemine ait ve içerisinde kaya mezarı bulunan Kuyulu Köyü sınırlarındak...


Türkiye'nin en uzun süreli eylemi kitaba dönüştü: Cumartesi Anneleri: Galatasaray Meydanı'nda 1000 hafta

Türkiye'nin en uzun süredir devam eden eylemi, "Cumartesi Anneleri: Galatasaray Meydanı’nda 1000 hafta" adıyla kitaplaştı. Gazeteci Serdar Korucu’nun kitabında gözaltında kaybedilen 18 ki...

''Televizyonun artık böyle bir gücü yok''

Oyuncu, yönetmen ve komedyen Okan Bayülgen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın düzenlediği 38. Genç Günler Festivali'nde gençlerle bir araya geldi. Harbiye Muhsin Ertuğr...


77. Cannes Film Festivali’nden notlar

Bir tarafta George Miller’in yarışma dışı sunulan “Furiosa: A Mad Max Saga”sının son macerasını görmek ve Anya Taylor-Joy ile
birlikte kırmızı halıda boy gösterirlerken fotoğraflarını çek...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Özge Yağız'dan suç duyurusu

Özge Yağız geçen günlerde ABD'nin ünlü internet sitesi TC Candler tarafından her yıl yayımlanan 'Dünyanın en güzel 100 kadını' listesine Türkiye'den giren üç isimden biri olmuştu.

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Korkutan rapor: Obeziteden ölümler yüzde 50 artış gösterdi

Yayınlanan büyük ölçekli bir rapora göre, kalp rahatsızlıkları ve felç gibi obeziteye bağlı hastalıklardan ölen insanların sayısı son 20 yılda yüzde 50 arttı. Türkiye de obezite oranı yüksek ülkeler arasında çıkarak endişe yarattı. 2000 yılında yüksek vücut kitle endeksi, kişinin ömrünü kısaltan 11. önemli risk faktörüydü.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR