Yukarı
91165

Cemal Süreya'nın şapkası

28 Nisan 2016 11:55

Deneme kıvamındaki bu yazılar peş peşe okununca geçmişin ve günümüzün fotoğrafı fluluktan kurtularak daha bir netleşiyor.

YALÇIN HAFÇI

Bazı şairler savaş baltası olup gömülürler, günü geldiğinde çıkarılıp kullanılırlar ve geri gömülürler. Cemal Süreya böyle bir şair olmadı hiç. Çünkü düşüncesini estetik boyuta başarıyla transpoze etmeyi başarmıştı o.

Aynı tutumu, Süreya’nın yaşam ve edebiyat mücadelesiyle özdeşleşmiş Papirüs serüveninde de görürüz. Ayrıca edebiyatımızın dönüşümler ve sıçramalar yaşadığı bir dönemi anlamak için de ona bakmak gerekir. Dergiler için edebiyatın kılcal damarı denir ama Papirüs daha fazlasını hak ediyor. 1960’tan 1980’e kadar kesintili olarak yayın hayatını sürdüren dergi, dönemin nabzını tutabileceğimiz ana damarlardan biri olduğu kadar, ona yön veren etki gücüne de sahip.

Etki gücü günümüz için dahi geçerli. Hâlâ o anlayışın bireyci sanatla toplumcu gerçekliği kuralcılığa değişmeden birbirinin içinde eritmesinden öğreneceklerimiz var.

60'lı yıllar

Papirüs’ten Başyazılar, Süreya’nın dergideki başyazılarından oluşuyor. Deneme kıvamındaki bu yazılar peş peşe okununca cemal-sureya-nin-sapkasi-131921-1.geçmişin ve günümüzün fotoğrafı fluluktan kurtularak daha bir netleşiyor. Zira 60’lı yıllar hem edebiyatımız hem de toplumsal açıdan çözülüp yeniden oluşma dönemidir. Bir anlamda çocukluktan ergenliğe, belki de felsefede olduğu gibi mitostan logosa geçtiğimiz, içlemi kaplamından fazla olan bir atılım sürecidir. Bu silkinişin belirtilerini, eleştirisini ve coşkusunu görüyoruz Süreya’nın edebi tat da aldığımız yazılarında.

Papirüs’teki ilk dönem yazıları “geçek bir ayıklanma” üzerine sıkı eleştirilerden oluşuyor ve edebiyattan başlamıyor işe. Aynen şu cümleleri yazıyor işte: “…ekonomik, toplumsal ayıklanmasını hayata geçirememiş bir ülkenin demokrasisinde tarihsel ve geçici nedenlerle çarkın başında bulunan öyle bir küçük grup vardır ki her şey o grubun kavgasına, aşkına, fantezisine göre ayarlanmıştır.”

Bazı açılardan zaman hiç geçmiyor sanki. Sonra da aydın eleştirisine yer veriyor Süreya ve bu yöndeki sözleri bize Sartre’ın aydın tanımını anımsatıyor. “Çabası, egemen sınıfça suç sayılan kimse” olarak gördüğü aydını ele alan Süreya, “Tepki skolastiği” olarak tanımladığı cumhuriyet aydınının tartışmadan hor görmesini, incelemeden kestirip atmasını da bilhassa yeni palazlanan Türk sağının tutarsız bakış açısını da billurlaşmış ifadelerle mahkûm ediyor.

Aynı zamanda 27 Mayıs’ın tetiklediği koşullar içinde, dünyanın düşünsel ve sanatsal birikiminin dilimize çevrilmesiyle artık köylere kadar erişerek halklaşan yeni bir aydın sınıfından bahsediyor coşkuyla. Umudunun da burada olduğunu pek çok yazısında görüyoruz. Hiçbir yazısında bunalıma girerek estetik dünyasına sığınmış olarak görmüyoruz Süreya’yı.

Eleştirmen kimliği

Süreya, kaç türlü şapka giyse içi çiçeklerle dolu. Memleketin ve sınıf savaşımının ideoloğu kimliğinin dışında elbette edebiyat eleştirilerine de yer veriyor. Açık seçik örneklerle sahici edebiyatla yutturmaca olanı birbirinden ayırıyor. Örneğin bu yazıların birinin sonunda: “Sanatın bir şey söylemeyeceği düşüncesi yıkılmıştır” diyor. Ayrıca konuşma dili ile şiir üzerine evrensel sentezleri ve geleneği çok önemsemesine karşın Tevfik Fikret, Nurullah Ataç gibi duayenleri derinlemesine çözümleyerek yönelttiği eleştirileri çok çarpıcı.

Kitabı okurken Süreya’nın bütün sorunları tek unsura indirgemeyecek kadar sistemli düşünmesini ve yazılarının hâlâ çok taze olduğunu bir an için bile unutmadım. Bunu en iyi anlatansa Süreya’nın alıntıladığı şu cümledir: “Tarih, insan toplumlarının ayıklayıcı bir hikâyesiyse, sanat da bileşik bir anlatımı oluyor”.

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Filistinlilere 'Çölde ya da evinizde ölün' seçeneği sunuldu

ABD'li oyuncu Mark Ruffalo, İsrail'in Refah'a kara harekatını eleştirerek Filistinlilere "çölde ya da evlerinde ölme seçeneğinin sunulduğunu" söyledi. ABD'li oyuncu Mark Ruffalo,  X hesab...

Suzan Kardeş: Sezen Aksu'dan Hıdırellez şarkısı isteyeceğim

Suzan Kardeş, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'ne bağlı Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi'nde düzenlenen Hıdırellez söyleşisine katıldı. Sinema-dizi oyuncusu, müzisyen Suzan Kardeş,...


Zeki Alasya'ya veda edeli dokuz yıl oldu

Kariyeri boyunca çok sayıda tiyatro, film ve dizide rol alan Yeşilçam'ın unutulmaz isimlerinden Zeki Alasya'nın vefatının üzerinden 9 yıl geçti.

Cannes Film Festivali çalışanlarından grev uyarısı

Cannes Film Festivali'nde görev yapan çok sayıda çalışan, ücret ve çalışma koşullarına dikkat çekmek istediklerini belirtti. Dünyanın en prestijli film festivallerinden Cannes'da çalışanl...


Kabare geleneği devam ediyor!

Zeki-Metin ikilisi çocukluğumuzun kahramanları. Ailece keyifle seyrettiğimiz filmlerin replikleri, sahneleri hâlâ hafızamızda. Zeki-Metin ikilisi çocukluğumuzun kahramanları. Ailece keyif...

Türk edebiyatının kalbi

Bedrettin’i Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden Peyami Safa, Aka Gündüz, Mehmet Rauf, Kemal Ragıp, Nahid Sırrı Örik izliyor ve ilerleyen yıllarda da Cumhuriyet; Orhan Kemal, Yaşar Ke...


Troya Antik Kenti'nde Hıdırellez coşkusu

Tevfikiye Köyü Muhtarlığı ve Troya Müzesi işbirliğiyle düzenlenen şenlik, etkinliğe katılanların köy meydanından antik kente davul zurna eşliğindeki yürüyüşüyle başladı.  Troya Antik Kent...

Kakava-Hıdrellez Şenlikleri bitti

Cuma günü başlayan şenlik programının son gününde, kadınlardan oluşan Morİz Ritim Grubu Saraçlar Caddesi'nde sahne aldı. Kadınların hareketli ezgileri eşliğinde turistler dans etti.  Edir...


Kahtalı Mıçe kansere yakalandı

'Kahtalı Mıçe' lakabıyla tanınan şarkıcı Mustafa Aslan (71) gırtlak kanserine yakalandı. Duyurduğu kötü haberler nedeniyle 'sanat dünyasının felaket tellalı' olarak anılan ses sanatçısı O...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Kalben gözaltına alındı

İstanbul Beyoğlu'nda düzenlenen operasyonda evinde uyuşturucu ele geçirilen şarkıcı Kalben Sağdıç, gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü e...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanlar uyardı: Çocuklarda 100 günlük öksürüğe dikkat

Ocak ayından bu yana doktorlara öksürükle ilgili 8 bin 15 bildirim yapıldığı ancak bu durumun aşılarla önlenebileceği öğrenildi. Aynı dönemde laboratuvar tarafından doğrulanmış vaka sayısı 2.041 oldu, geçen yıl bu dönemde laboratuvarda doğrulanan 207 vakaya ve 30 vakaya kıyasla %3.800 artış yaşandı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR