Yukarı
12

Mehmet Atak

5 Aralık Kadın Hakları Günü...

06 Aralık, 2016

Atatürk'ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.

5 Aralık 1934′de “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı” veren yasanın kabulü ile bu tarih KADIN HAKLARI GÜNÜ olarak kutlanmaya başlanmıştır.

Atatürk tarafından birçok batı ülkesinden önce Türk kadınına tanınan bu haklar, Ata’nın kadının toplumdaki yerine verdiği önemin somut göstergesidir. Yaşamın her alanında yok sayılan kadın,  Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte önemli siyasi ve sosyal haklar elde etmiş, toplumsal alanda varlığını ortaya koymuştur.

Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

Kadınların ilk kez oy kullandığı T.B.M.M. 5. Dönem seçimleri 8 Şubat 1935'te yapıldı ve 17 kadın milletvekili ilk kez meclise girdi. Satı (ÇIRPAN) Kadın Ankara'dan Milletvekili olarak seçildi. Ara seçimlerde bu sayı 18'e ulaştı.

Kimdir Satı (ÇIRPAN) Kadın?

Satı Kadın 1890'da Kazan'da doğdu. Milli savaşta malûl olmuş bir askerin eşiydi. Beş çocuğu vardı. Çiftçilikle uğraşan Satı Kadın hususi eğitim gördü. Seçildiğinde Kazan Köyü muhtarıydı. Bir dönem  milletvekilliği yaptı.

1934 Yılı Temmuz ayında Atatürk’ün Kızılcahamam üzerinden İstanbul’a gideceği haberini alan Halkavun Nahiye Müdürü, hemen köylere haber salar.  Çünkü Atatürk Kızılcahamam’a giderken Halkavun Nahiyesinden geçecektir. Satı Kadın da bu haberi alır ve kendince hazırlıklarını yapar. Karşılama günü de en güzel elbisesi olan, halen torunlarınca saklanan bindallısını giyer, görenleri hayran bırakan gümüş işlemeli kemerini beline takar ve törene katılır.

16 Temmuz 1934 günü Atatürk Kızılcahamam’a gitmek üzere Ankara’dan ayrılır. Halkavun Nahiyesi’nde de hazırlıklar yapılır. Bir gölgelik kurulur, yerlere halılar serilir, masa konur ve köylerden gelen halk ile birlikte Nahiye yöneticileri Atatürk’ü beklemeye başlarlar. Atatürk mahiyetindekilerle birlikte otomobil ile gelir.
Satı Kadın, M. Kemal Atatürk ile ilk karşılaşmasını şöyle anlatır:

"Bir gün gelip de saylav (Milletvekili) olacağım aklımdan bile geçmezdi. Pederim köyde ihtiyardı (muhtardı). Sonra yerine ben ihtiyar oldum. Gücüm yettiği kadar çiftçilik yapıp geçiniyordum. Silahım, tabancam ve bıçağım vardı. Asker zamanında köyün inzibatına ben bakardım. Kadınların içinde ilk defa ben resmen ihtiyar oldum.

Bundan bir yıl kadar evveli ‘Atatürk Kızılcahamam’a doğru geçiyor’ diye haber aldım. Hemen köyü temizlettim. Evleri badana ettirdim. Atı çektirdim. Bir şalvar, bir cepken, bir poşu, bir değnek alınca bizim köyün yarım saat ötesinde Halkavun Nahiyesine vardım. Ahali toplandık, Ata’nın gelmesine durakladık. Durakladıktan elli kamyonlar geldi. Atatürk geldi. Geldikten kelli eline vardım. Şapadanak öptüm. Ata’nın eli bana guzu eti gibi tatlı geldi.

Atanın yanında kalakaldım. O bana baktı, ben ona baktım. Bir de şöyle döndüydüm. Köylüler ayran yapmışlar emme vermeye cesaret edememişler. Ben goştum, hazırlanmış bardağı gapınca Atama verdim. Ayranı içtikten kelli Atam bir bana baktı, bir de döndü Müdür Beye (Bucak Müdürüne) baktı. Müdür Bey benim için Ata'ya “Kazan Köyünün Muhtarıdır” dedi.

     Atam bana sordu:

- “Muhtar mısın?”

- “Muhtarım Atam.”

“Hoşnut musun?”

“Hoşnudum, Atam.”

“Adın ne?”

- “Bana Kara Mehmet kızı Satı derler Atam.” dedim.

        Bunun üzerine makineyi (Otomobili) yürüttüler. Eline vardım ancak bir toka yapabildik.
         

        S. Arif Terzioğlu, Satı Kadın ile Atatürk’ün karşılaşmasını “Yazılmayan Yönleriyle Atatürk” adlı kitabında şöyle anlatır:

“Ankara’da yakıcı bir yaz günü idi. Atatürk beraberinde arkadaşları ve yaverleri olduğu halde Kızılcahamam’a giderken, Kazan Köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti. Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı köylerinin içinden geçen, şosede duran bu yabancı konukları görünce hep koşuştular. Kimi su seyirtti, kimi ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Ata’ya uzattı:

-“Bir soğuk ayran içer misiniz,” dedi.

        Bu çorak iklimin kavurduğu yüzünde, bronzlaşmış Türk kadınının en bariz ifadelerini taşıyan, bir Türk Anası idi. Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra, sağ elindeki ayran bardağını uzattı, bekledi. Ata’sı, ayranı kana kana içmiş ve biran durakladıktan sonra ona: 

-“Senin kocan kim?”diye sormuştu!

Köylü kadını, yüzü tunçlaşmış, elleri nasırlı bir Türk Anası, Ankara’nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya harbinde boğazından yaralanmış bir cengaver olduğunu söyledi.

Ata bir soru daha sordu:

“Ne zaman doğdun?”

- “1919’da Atatürk Samsun’a çıktığı zaman doğdum.”

Ata, bir an düşündü. Yıl 1934 idi. Kadının bu ifadesine göre 15 yaşında olması lazım gelirdi. Hâlbuki karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu, tekrar sordu:

- “Nasıl olur!”

Evet, nasıl olurdu. Bu Satı Kadın hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek:

- “Evet, Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!”

         Bu espiri Ata’yı bir hayli düşündürdü. Ayrılırken yaverine kadının ismini ve adresini not ettirdi. Daha sonra biz Satı Kadını Büyük Millet Meclisine giren ilk kadın milletvekili olarak görmekteyiz.

Satı Kadın, milletvekili olması ile ilgili süreci şöyle anlatır:

“Aradan birkaç ay geçti (Atatürk ile karşılaşmasından sonra). Bir gece yarısı köye bekçi geldi ki. Seni nahiyeden bölük kumandanı istiyor diye .... Ayağıma mestlerimi çektim. Elime bir değnek aldım. Bir yanıma bekçiyi, bir yanıma köyden bir gonşuyu aldım yola çıktık. Nahiyeye vardık. Bölük Kumandanı bana:

-“Biz seni kariya (köy) muhtarlarının başına reis yapacağız” dedi.

-“İyi ya olurum,” dedim. "Hökümetin emrine kellem bile feda olsun."

Oradan atlara bindik köyümüze döndük. Birkaç gün geçtikten sonra köylüler ellerinde gazete ile geldiler. Beni namzet (aday) göstermişlermiş. Yirmi gün sonra da iki candarma gelip, beni aldılar. Atıma bindim, heybeye ekmeğimi goydum. Eşi dostu Tanrıya ısmarlayıp, Ankara Hacıbayram önüne indik. Üç gün sonra beni İsmet Paşa Enstitüsüne götürdüler, buluzlar, elcikler (eldivenler) çoraplar, potinler verdiler. Sonra da meclise varıp yemin ettikten kelli mebusluğa başladım. İreyislik dedikleri meğer mebusluk imiş.

          Ankara’nın kenarında iki katlı bir ev duttum. Mahsus apartuman dutmadım ki köylülerim, “Bizim Satı Ankara’ya varınca bizleri unuttu, burnu büyüdü” demesinler diye... Benim heç boş vaktim yoktur. Her gün her saat  köyümden beni görmeye gelirler. Kiminin gözü ağırır, kimi ciğerini gösterir. Hepsini alıp hastane, hastane dolaştırırım. Dertlerine deva ararım. Kapım akşama kadar herkese açıktır.
Meclise vardığımda Ziraat Encümeninde çalışırım. Çok işimiz var. Allah devlete millete zeval vermesin. Ulu Atatürk’ümüze de uzun ömür versin. O olmasa köylü Satı’yı Meclisin önünden bile geçirmezlerdi. O geldi de Satılar adam yerine geçtiler. Mebus bile oldular. Bin yaşasın Atatürk’üm.”

          1938 yılında halkevinde verilen bir müsamerede Satı Kadın, bir köylü gurubunun içeri alınmadığını görür. Sebebini sorduğunda kapıdaki görevli “Efendim bugün milletvekillerinin günü” der. Bunun üzerine Satı Kadın köylüleri göstererek:
“- Bunlar milletin vekilleri değil, asıllarıdır” diyerek yana çekilir ve köylülere yol gösterir.

Ey Türk Kadını, haklarına sahip çık. Satı Kadınları unutma!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Kerem Bürsin'in paylaşımı sosyal medyayı salladı

Oyuncu Kerem Bürsin'in Instagram hesabında paylaştığı kaslı vücudu sosyal medyayı salladı. 'Şeref Meselesi', 'Güneşi Beklerken', 'Ulan İstanbul', 'Sen Çal Kapımı' ve 'Ya Çok Seversen' gib...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Sıcak geçen ilkbahar kabusu erken getirdi

Hava sıcaklığının mevsim normalleri üzerinde seyretmesinden dolayı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran keneler doğada erken görülmeye başladı. Uzmanlar keneler konusunda vatandaşı dikkatli olmaya çağırdı...

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR