Yukarı
412680

İmamoğlu'ndan AB'ye 'çifte standart' tepkisi: 'Acilen terk edilmeli...'

04 Ekim 2024 11:50

‘TÜSİAD Boğaz'da Buluşmalar Toplantısı’na katılan TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AB’nin Filistin-İsrail ve Ukrayna-Rusya arasında yaşanan savaşlar karşısındaki çifte standartlı tutumunu eleştirdi. İmamoğlu, “Bölgesel çatışmaların çözümünde çifte standartlı yaklaşımların acilen terk edilmesi, dünyanın barış mekanizmalarının oluşmasında çok değerli bir hamle olacaktır” dedi.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen “TÜSİAD Boğaz'da Buluşmalar Toplantısı”na katıldı.

Avrupa Birliği (AB), Fransa ve Türkiye arasındaki bağların güçlendirilmesi amacıyla kurulan “Institut du Bosphore” tarafından düzenlenen toplantıda, sırasıyla; Institut du Bosphore Bilim Komitesi Eş Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Fransa İstanbul Başkonsolosu Nadia Fanton ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.

Türkiye, Fransa ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler ile küresel, iklimsel ve bölgesel sorunların ele alındığı toplantıda konuşan İmamoğlu, AB’nin Filistin-İsrail ve Ukrayna-Rusya arasında yaşanan savaşlar karşısındaki çifte standartlı tutumunu eleştirdi.

"ÇİFTE STANDARTLI YAKLAŞIMLAR ACİLEN TERK EDİLMELİ"

İmamoğlu, “Bölgesel çatışmaların çözümünde çifte standartlı yaklaşımların acilen terk edilmesi, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarının da tutarlı ve eşit bir şekilde işletilmesi, dünyanın barış mekanizmalarının oluşmasında çok değerli bir hamle olacaktır” dedi.

Önümüzdeki aralık ayında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki çok önemli şehirlerinin belediye başkanlarıyla, İstanbul'da bir araya geleceklerini aktaran İmamoğlu, “Bir başka önemli küresel sorun olan düzensiz göçün ve sığınmacıların yükü ise, Türkiye gibi birkaç ülkenin omuzlarına bırakılmamalı. Küresel göç dalgalarının kaynağında durdurulması ve adil yük paylaşımı, tüm ulusların ortak sorumluluğu olmalı. Bu sorumluluk alanının oluşturulması, aynı zamanda bu tarz coğrafyaların farklı medeni gelişimlerini sağlamayla birlikte, kalıcı barışı ve kalıcı, sürdürülebilir bir dünyanın var olmasına da çok yönlü katkılar sunacaktır” ifadelerini kullandı. 

“BÖLGESEL AKTÖRLER ARASINDA ARTAN NÜFUZ MÜCADELESİ, KRİZLERİN KÜRESEL BİR BOYUT KAZANMASINA YOL AÇIYOR”

Dünyanın uzun zamandır çok sayıda yaşamsal krizlerle karşı karşıya olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, şunları söyledi:

“Tarihte çok nadir rastlanan sıklıkta olan bir dönemde yaşıyoruz her birimiz. Sadece ülkeler değil, tüm uluslararası sistem bugün bölgesel krizler ve savaşlar, iç karışıklıklar, gittikçe artan düzensiz göç dalgaları ve hibrit tehditlerle karşı karşıya bir süreç yaşıyoruz. Ve bölgesel aktörler arasında artan nüfuz mücadelesi, krizlerin küresel bir boyut kazanmasına yol açıyor. Bu hafta İsrail-Lübnan-İran üçgeninde tanık olduğumuz gibi, bölgesel çatışmaların kontrolden çıkarak, bizi bir global krize sürüklediği gerçeğini hepimizin görmesi şart.

Böylesi bir konjonktürde, çok taraflılık ve diplomasi her zamankinden daha önemli bir hale gelmiştir. Uluslararası kuruluşlar ve bölgesel örgütlerin, bu krizlere çözüm üretmekte de yetersiz kaldığını gözlemlemekteyiz. Reform ihtiyacı her geçen gün daha da belirgin bir hale geliyor. Bu reformun adil ve kapsayıcı biçimde gündeme gelmesi için, tüm bu sorunların mağduru haline gelen kentlerin de bir parçası olduğu güçlü iletişim kanallarına ihtiyaç duyulduğunu ifade etmek isterim.”

“AB DE KRİZLERE YANIT VERME HUSUSUNDA NE YAZIK Kİ ZORLANIYOR”

“Özellikle kurucularının tahayyüllerinde bir küresel barış projesi olan AB de krizlere yanıt verme hususunda ne yazık ki zorlanıyor. AB’nin değerlerinin ve normlarının bağlama ve aktörlere göre esnetilmesi, Birliğin küresel güvenilirliğini zedelediği bir gerçek. Avrupa Birliği’nin üye devletlerinin asgari müştereklerini yansıtan bu yaklaşımlar, Türkiye ile ilişkilerinde de karşılıklı güvensizliği besliyor.

Bugün Türkiye-AB ilişkileri, maalesef düzensiz göç ve mülteci konusundaki iş birliğine indirgenmiş ve orada köşeye sıkışmış durumda. Bırakın üyelik müzakereleri ve vize serbestisini, ortak çıkarlarımızı ilgilendiren Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda adım atılması dahi, siyasi nedenlerle mümkün olamıyor. Bu durum, Türk halkının Birliğe ve Avrupa değerlerine olan inancını da sarsmakta. Buna rağmen, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin tarihi derinliği unutulmamalı ve bu yönüyle süreci mutlu ele almalıyız. Bu ilişkilerin temelinde, coğrafi yakınlık, ekonomik çıkarlar, kültürel bağlar ve önemi gittikçe artan ortak güvenlik kaygıların da olduğunu belirtmek isterim.”

“ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE SAYGILI ÜLKELERİN ARASINDA GÖRÜYORUZ”

“Ben ve mensubu bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizin geleceğini demokratik, çoğulcu, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne saygılı ülkelerin arasında görmekteyiz. Siyasi mücadelemizin de vazgeçilmez istikameti budur. Biz, bu konuda kendi eksiklerimizi tamamladıkça, Avrupa dahil yakın ilişki içerisinde bulunduğumuz coğrafyalardaki fikirdaşlarımız için de ilham kaynağı olacağımızın farkındayız.

Böyle bir Türkiye’nin de AB için de yeniden güvenilir bir ortak konumuna geleceğine inanıyoruz. Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler ele alınırken, Fransa ile ilişkilerimizin bu bütünün ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmamak gerekir. Uzun yıllar Türkiye'nin AB’ye yöneliminin lokomotifini oluşturan Fransa'nın farklılaşan jeopolitik yaklaşımları ve iç politikadaki aşırı sağ baskısı maalesef ilişkilerimizi zor bir noktaya taşımış olsa da bu ilişkiyi onarıp, güçlendirme fırsatımızın çok güçlü bir biçimde bulunduğunu bilen yöneticileriz. Ve buna yürekten inanıyorum.”

“İKLİM KRİZİ, VAROLUŞUMUZU TEHDİT EDİLİYOR”

“Yaşadığımız çağda, temel insan hakları ve özgürlüklerinin, küresel ölçekte uygulanmasına dönük ortak bir vizyon ve uzlaşı inşa etmenin, gerçekten geleceğimizi güvence altına almanın en etkili yollarında biri olacağını unutmamamız şart. Elbette bu hedefe ulaşmayı engelleyen çok sayıda kritik sorun bulunuyor.

Karşı karşıya olduğumuz iklim krizi, varoluşumuzu tehdit ediliyor. Bu krizi aşmak için, küresel iş birliği ve iklim adaletinin sağlanması elzem. Bu ise açıkçası ancak iklim kriziyle mücadelede yetersiz kaynaklara sahip olan dezavantajlı ülkelerin, küresel mücadele gücü olanlar tarafından yerinde desteklenmesiyle daha güçlü katkılar sağlanmasıyla mümkün olabilir gerçeğini bilmemiz gerekiyor.”

“BÖLGESEL ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜMÜNDE ÇİFTE STANDARTLI YAKLAŞIMLAR ACİLEN TERK EDİLMELİ”

“Jeopolitik mücadelelerin söz konusu olduğu coğrafyalarda yaşanan insanlık dramlarının hedeflere ulaşmamızı engellediğini hep beraber yaşıyoruz. Filistin meselesinde olduğu gibi, bölgesel çatışmaların çözümünde çifte standartlı yaklaşımların acilen terk edilmesi, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarının da tutarlı ve eşit bir şekilde işletilmesi, dünyanın barış mekanizmalarının oluşmasında çok değerli bir hamle olacaktır.

İBB olarak, çatışmalardan büyük zarar görmekte olan Filistin ve Ukrayna halklarına insani yardım ulaştırmak ve onlara bu trajediyi yaşatanlara karşı sesimizi yükseltmek, bizim için her zaman öncelikli bir konu ve mutlak yanlarında olacağımızı hissettiren hamlelerimizin ortaya koyduğumuz bir dönem olmuştur. Aralık ayında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki çok önemli şehirlerin belediye başkanlarıyla, İstanbul'da bir araya geleceğimizi, bölgesel barış ve iş birliği için yerel yönetimler olarak neler yapabileceğimizi konuşacağımız güçlü bir toplantı yapacağımızı da şimdiden sizlerle paylaşmak isterim.”

“İNSANLIK TARİHİNİN EN ZORLU DÖNEMEÇLERİNDEN BİRİNDEYİZ”

“Bir başka önemli küresel sorun olan düzensiz göçün ve sığınmacıların yükü ise, Türkiye gibi birkaç ülkenin omuzlarına bırakılmamalı. Küresel göç dalgalarının kaynağında durdurulması ve adil yük paylaşımı, tüm ulusların ortak sorumluluğu olmalı. Bu sorumluluk alanının oluşturulması, aynı zamanda bu tarz coğrafyaların farklı medeni gelişimlerini sağlamayla birlikte, kalıcı barışı ve kalıcı, sürdürülebilir bir dünyanın var olmasına da çok yönlü katkılar sunacaktır.

Öte yandan, küresel sorunlarla mücadelede kararlılık göstergesi olan sürdürülebilir kalkınma amaçlarının, ne yazık ki yalnızca yüzde 17’sinin hedefe ulaşma seyrinde olması da bizleri ürkütmekte. Bu nedenle COP29 ve tüm küresel müzakere alanlarında, kentlerin daha etkin ve sorumlulukları net olarak tanımlanmış aktörler olarak katılımını ve bu şekilde tanımlanmasını da önemli buluyorum. Bugün burada ele aldığımız tüm sorunlar, insanlık tarihinin en zorlu dönemeçlerinden birinde olduğumuzu gösteriyor. Sorumluluğumuz, bu anlamda elbette çok büyük. Uluslararası toplum olarak birlikte hareket etmenin, her şeyden önce insanlık için daha güçlü ve dayanıklı bir dünya inşa etmenin tek yolu olduğunu biliyoruz.”

Cumhuriyet



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Gülşah Durbay'dan özel hayatıyla ilgili iddialara sert yanıt

Özel hayatına ilişkin hakkında ortaya atılan iddialara sert tepki gösteren Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, "Dünden beri 100’den fazla kişi ve kurum tarafımca mahkemeye verildi....

İmamoğlu: Tek bir sokak hayvanının bile uyutulmasına izin vermeyeceğiz

İmamoğlu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Kısırlaştırma, aşılama ve barınak yapımına devam edeceğiz. İlçe belediyeleriyle ortak çalışacağız. Toplumsal dayanışma kampanyalarıyl...


TBMM'ye yeni dokunulmazlık dosyaları sevk edildi

CHP, DEM Parti, Demokrat Parti, MHP ve İYİ Parti Milletvekillerine ait Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri, TBMM Başkanlığına sunuldu. Tezkereler, ...

Sinan Ateş Davasında Yeni Gelişme! Savcı İtiraz Etti

Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davadan dosyası ayrılan sanık avukat Serdar Öktem'in adli kontrol şartıyla ve beraat eden sanık Çağlar Zorlu'nun tahliyesine duruşma savcısı tarafından...


CHP'li Adem: 4 Ekim artık hayvanları kurtarma günü olarak kalacak

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla "Bu yıl Türkiye’de 4 Ekim, bir kutlama günü olmaktan çıktı. Hayvanları koruyamayan bir ülkede, hayv...

Özel ‘İsrail’in gözü Anadolu topraklarında’ diyen Erdoğan’a seslendi

Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın TBMM Genel Kurulu’nda İsrail’in olası saldırısı hakkındaki açıklamasına ilişkin soruya, “Türkiye’nin güvenlik meselesiyle ilgili bilgi istiyoruz. Var...


Cem Garipoğlu'nun mezarı açıldı.. Sır perdesi ne zaman aralanacak? Tarih belli oldu

Münevver Karabulut cinayetinin üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen, katil Cem Garipoğlu ile ilgili tartışmalar hala devam ediyor. Dün Garipoğlu'nun mezarı açıldı ve ona ait olduğu düşünülen...

Sinan Ateş davasında yeni gelişme: Savcı iki tahliyeye itiraz etti

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davada iki kişinin tahliyesine savcı itiraz etti. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversites...


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Şahan Gökbakar'ın 10 yıl hapsi istendi

Oyuncu Şahan Gökbakar'ın Marmaris'teki villasına ilişkin davada başsavcılık, Şahan Gökbakar ve kardeşi Togan Gökbakar'ın da aralarında bulunduğu 4 kişi için 2 ayrı suçtan 10'ar yıla kadar...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Şizofreni hastalarının neden sesler duyduğu ortaya çıktı

Şizofrenide işitsel halüsinasyonların, iç seslerin bastırılmasında başarısızlık ve iç seslere aşırı aktif tepki olmak üzere iki hatalı beyin sürecinden kaynaklanabileceği ortaya çıktı. Henüz birçok noktası çözülememiş olan şizofreni hastalığı hakkında yakın zamanda yayınlanan bir araştırmaya göre şizofreni hastalığının ayırt edici özelliklerinden biri olan işitsel halüsinasyonlar için yeni bulgular ortaya çıktı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR