- Cumhurbaşkanı Erdoğan: CHP, millilikten ve yerlilikten giderek uzaklaşıyor
- Meclis'teki 12 Günlük Maratonun Karnesi: İşte Bütçe Görüşmelerine Damga Vuran Anlar ve En Çok Konuşulanlar
- Özel'den Suriye çıkışı: Acilen yapılmalı
- Lucas Torreira'dan ayrılık sorusuna sert yanıt
- Bakan Fidan'dan 'HTŞ' açıklaması... 'Yıllardır bizimle işbirliği içinde'
Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
07 Ekim, 2024Artan KADIN cinayetlerine "Artık yeter!"
Bu çığlık, dünya genelinde ve maalesef ülkemizde de sıkça duyulan bir feryat. İstanbul'un Fatih ve Eyüpsultan ilçelerinde iki genç kadının canice öldürülmesini, lanetliyorum. Bu yıl içinde 5 kez akıl hastalığı nedeniyle hastanede tedavi gördüğü belirtilen bir caninin elini kolunu sallayarak sokaklarda nasıl dolaşabildiğini yetkililer açıklamak zorundadır.
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet vakaları artarken, önlenmesi önceliğimiz olmasına rağmen, ne yazık ki suçla mücadele konusunda siyasi ve politik bir zafiyet söz konusudur…
Tüm hükümet programlarında kadına yönelik şiddetin önlenmesi yer almış olsa da, “güçlü aile vurgusunu koruyan” bu hükümet döneminde kadına “Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı” yürürlüğe girmemiştir.
Cumhurbaşkanı bol bol KHK’lar(!) çıkarıyor. Nedense kadınlar ve çocukların güvenliği, adalet ve yaşamsal haklarının korunma önceliğini görmezden geliyor. Dünyadaki iyi örneklerin alınması konusunda İngiltere örneğinde olduğu gibi devlet destekli çocukları ve kadınları yaşamın merkezine konumlandırıcı ve uygulayıcı politikalar için bir kanun hükmünde kararnameye imzasını hala atamamıştır/atmamıştır!
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için koruma ve rehabilite edici tedbirlere yer veren programlarda süslü sözler söylemekten öteye gitmemiştir. Erken evliliklerin önlenmesi ve kız çocuklarının eğitimine devamının sağlanması ve teşvik mekanizmalarının hayata geçirilmesine ilişkin politikalar hükümetin öncelikli hedefi olmamıştır.
2011 de imzalanan Avrupa Konseyi’nin İstanbul Sözleşmesi Meclis’ te onaylanmış, 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Sözleşme'nin Türkiye bakımından bozulmasına karar verilmiştir.58 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi ne Dair Kanun” yürürlüğe girmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığı kurulmuştur. (6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve Mevzuatı, http://www.ankarabarosu.org.tr/Siteler/2012yayin/2011sonrasiki tap/6284-sayili-ailenin-korunmasi.pdf) Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun uygulayıcılığı açısından etkisini görmek henüz mümkün olmadı!
Kadınlar toplumun dinamosudur!
Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ayrımcılık, şiddet gibi birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır.
Şiddet Piramidine baktığımızda; Piramidin en altında yer alan daha yaygın cinsiyetçi ifadeler, küfürler ve sosyal medyadaki kadın düşmanı söylemleri, tecavüzler, fiziksel şiddet ve kadın cinayetleri gibi daha uç biçimlere zemin hazırlanıyor.
Piramidin alt katmanlarındaki davranışlar tolere edildikçe, üstteki daha vahim şiddet türleri meşrulaşıyor…
Şiddet toplumun sadece en uç sınırı değildir. Toplum, her türlü ayrımcı söyleme, davranışa karşı durmadıkça, piramidin daha üst seviyelerine çıkması kaçınılmazdır.
Kadın cinayetlerinin altında yatan nedenler, kültürel, sosyal, ekonomik ve psikolojik birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkıyor. Şiddet uygulayan erkeklerin genellikle psikolojik sorunları bulunuyor.
Kadın cinayetleri sadece kadınların değil, tüm insanlığın sorunudur.
Yüzyıllar boyu “ataerkil” aile yapısı içindeki rollerin devamını sağlamak üzere hazırlanan kadının yetiştirilmesindeki temel çıkış noktası; istihdamdan siyasete kadar çok geniş bir yelpazede kadının varlığını hissettirmesine gerek olmadığına dayanmaktadır.
Kadınların temel göstergeler açısından dahi erkeklerin gerisine düşmesine neden olan bu yaklaşımdır.
Her ne kadar Türkiye, dünyadaki bu gelişmelerin dışında kalmamışsa da, Cumhuriyetin ilk yıllarında kadına verilen haklara rağmen kadın sorununun aldığı mesafenin kayda değer olduğunu söylemek zordur.
Bunun nedenleri arasında kimi zaman Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik yapısı, tarihsel gelişimi sayılırken, kimi zaman da kültürel yapısı sayılabilmektedir. Kadın sorununa bakışın izleri sürülmek istendiğinde, Türk siyasi belgeleri arasında bakılacak belgelerden en önemlisi, kapsadığı dönemde toplumun büyük çoğunluğunun olaya bakış açısını yansıttığına ve kamu siyasalarına rehberlik ettiğine inanılan hükümet programlarıdır.
Derece farkı olmasına rağmen günümüzde en gelişmişinden en az gelişmişine kadar bütün ülkelerde, kadınlar, gelenek ve toplumsal değerlerin baskısı altındadır. Toplumsal yaşamdaki yerleri ev içi rollerle ya da onun uzantısı niteliğindeki rollerle sınırlanan kadınların, bu döngünün dışına çıkma talepleri ya görmezden gelinmekte ya da büyük mücadelelere sahne olmaktadır.
Uzun bir tarihe dayanan eşitlik mücadelesi boyunca, kadınlar bir taraftan bilgi üretirken, diğer taraftan fiili eşitliği sağlamak için küresel norm ve standartlar geliştirmek üzere örgütlenmişlerdir. Özellikle 20. Yüzyıldan itibaren yoğunlaşmaya başlayan küresel kadın hareketi, ulusal düzeyde kurum ve yasaların kadınların sorunlarına cevap vermediği iddiası ile uluslararası politika yapma süreçlerine dâhil olmaya çalışmışlardır.
Hükümet programlarında yer alan sözcükler ve kadın imgeleri, kadın sorunlarının sürekli erkek gözüyle dile getirildiğini ortaya koymaktadır. Programlarda, kadınlar eş ve anne rolüyle özdeşleştirmekte, çalışma ve çalışan kadına yapılan vurgu ve hedefler bu rollerine uygun olacak şekilde kurgulanmaktadır.
Hükümet Programlarında açıkça görülen kadın konusundaki hedeflerin kısırlığını, bu konuda hükümet desteği veya öngörüsünün olmaması ile açıklamak mümkündür. Bu anlamda, yürütme erkinin, yasalardaki önemli kazanımlara rağmen, kamu siyasalarına yol gösterme işlevini yerine getirmek üzere kadınlara karşı ayrımcılığa son verecek bir yaklaşımı benimsediğini söylemek güçtür. Diğer bir değişle, iktidar partilerinin çoğu, Türk siyasi hayatının başat erkek egemen yapısına uygun söylem kullanmıştır.
Siyasi partilerin ideolojilerinin birbirine benzemeye başladığı 2000’ li yıllardan sonra, özellikle AK Parti hükümetleri ile birlikte, kadın konusuna metinlerde daha çok yer verilmeye başlanmış gibi gösterildi. 22 yıldır devam eden AK Parti iktidarının hükümet programlarında özellikle 2010’ lardan itibaren kadına yönelik özel başlık açıldığı, konuya oldukça geniş yer verildiği görülse de kadınlar sadece başlıklarda kalmış, uygulama yapılmamıştır.
Hükümetler tarafından kadına verilmeyen destek, aynı dönem de kadın hareketinin cinsler arası eşitlik hedefine ulaşmak için verdiği uzun uğraşlar ve geliştirdikleri stratejiler aracılığı ile kamu siyasal alanında yaşanmıştır. Ancak cinsler arası eşitlik hedefine ulaşmak için bugüne kadar yaptıkları gibi kadınların kendi haklarına sahip çıkmaya ve stratejiler geliştirmeye devam etmeleri gerekecektir.
Siyasi partiler iktidar olma ya da iktidara ortak olma mücadelelerinde siyasal iletişim stratejilerini etkin bir şekilde kullanarak, amaçlarına kısa sürede ulaşmalarını sağlayacak politikalar üretirler ve söylemler geliştirirler. Daha fazla seçmen kitlesini etkilemek için izlenen stratejiler ise, kimi zaman partilerin bir takım konularda ürettikleri politikaların ve vaatlerin gerçek hayatta tam anlamıyla bir karşılığının olmamasına neden olmaktadır. Bu durumu en iyi gözlemleyebileceğimiz alanlardan biri siyasi partilerin kadına yönelik üretmiş oldukları politika ve söylemler alanıdır. Kadının toplumsal yaşamın her alanında görünür olma adına verdiği mücadelede siyasi partiler bu mücadelenin önemli bir parçası olmak yerine popülist söylemler içerisinde kadın seçmeni çekebilmenin yollarını aramakta, siyasette ve kamusal yaşamın bir çok alanında ikincilleştirilen kadın yine siyasi partilerin cinsiyetçi ideolojileri içerisinde var edilmeye çalışılırken aslında görmezden gelinmektedir.
Kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en kanlı tezahürlerinden biri olarak sürekli karşımıza çıkıyor. Bu durumun nedenleri karmaşık ve çok boyutlu olsa da, çözüm için kolektif bir çaba ve sistematik bir yaklaşım şart.
#kendimizigüvendehissetmiyoruz
#kadınlarayaşamhakkı
#istanbulsözleşmesiyaşatır
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Yaratıcı, Tasarımcı, Öncü Bir Kadın Prof.Dr. Gamze TANOĞLU
- Cumhuriyet Türkiye'nin Kalbidir!
- Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
- Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Anısına
- Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı TÜLOV Burslu Gençlere Umut Oluyor!
- Oysaki NARİN de bugün okula gidecekti!
- Meraklı Öğretmenler Burada!
- Laiklik Ve Çocuk
- Serbest Piyasa Fırsatçıları!
- İsraf TAVAN Tasarruf YALAN!
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Lucas Torreira'dan ayrılık sorusuna sert yanıt
Evlenecekleri konuşulan Devrim Özkan ve Lucas Torreira geçen hafta birbirlerini takipten çıkmıştı. Torreira, ayrılık iddiaları hakkında gelen sorulara sert yanıt verdi. Oyuncu Devrim Özka...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Beyin çüremesi nasıl önlenebilir?
Bugünlerde sıkça gündeme gelen “beyin çürümesi’’ ifadesi sosyal medya bağımlılığının beyin sağlığı için ne kadar zararlı olduğunu gözler önüne serdi. Prof. Dr. Uludüz, her yaş grubunu etkileyen işte bu sorunla ilgili önemli bilgiler verdi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.