Yukarı
38

Azimet Gürbüz

Duygular Aklın Önüne Geçmemeli

25 Mart, 2016

   Bu gün günlük gazetelerin birinde bir köşe yazarı, gazetesindeki makalesine "Bellek Kaydı" başlığını koymuş. Başlık gerçekten harika. Bu; hafızanın, dikkatin, istenen noktaya değil de başka  noktalara odaklanması anlamına gelir. Ya da ben öyle anlamak istiyorum. "Egemen kültür" yurdum insanının belleğini yamultmayı o kadar güzel başarmış ki. Bu gün Karaman'da 10 erkek çocuğa cinsel tasallutta bulunan "hoca" gelse, nefret ettiğimiz kişi veya politikacılara da tasallutunu gösterse inanın, o çocukların günahından ötürü kendisini affedecek noktaya gelmiş durumdayız.

   Masumiyet duygularımız, sapık bir davranışa olan tepkilerimiz, doğru ve gerçekçi değerlendirmelerden bizi uzaklaştırmış, hangi duygumuzun belleğimize hakim olduğunu bilemez durumdayız.

   Son günlerde siyasi arenada durum tam da bu noktada. Yurdumun olaylara "sol" gözlükle bakanlarda, enişte Zarrap hayranlığı uç vermiş, toplumların iliklerini sömüren, ahlaksız, dünya halklarını birbirine düşüren kan gölü üzerinden egemenlik kuranlarla,  küçük piyonlarına hiç bir kin ve nefret hissi duymadan, duyduysa da hemen erteleyenler  sevgi ve aşkla  "biz yapamadık sen yap" diyerek,  Tayyip Erdoğan’ı hedef almak neyin nesi?. Sanki AKP ve Tayyip Erdoğan bu güne kadar ABD ile birlikte değilmiş gibi, dünü unutup "bak size  Ey.. Amerika diyor diye, gammazlamayı, hangi gerekçeyle yaptıklarını gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Düşman düşmandır diye bir genelleme olamaz. Olaylara analitik bakmayı isteyenler ve tercih edenler, ister istemez farklı saflardaki düşmanları tasnife mecburlar.  Ey sevgili "sol" bakan solak arkadaşlar, Tayyip Erdoğan ABD'ye karşı rüştünü ispatlamış biri. O'nu ey Amerika noktasına getiren Türkiye'nin iç ve bölgemizdeki dış dinamiklerdir. Türkiye’de 7 Haziran seçim sonuçları olmasa,   ABD arka bahçesi olacağını beklediği Suriye’yi, altı ayda namaz kılacağı Emevi camii hayali bir yana, dört yılda deviremeyip, Rusya’nın girmesini gerektiren sonucu yaratmasa, ABD ile AKP ve Tayyip Erdoğan ittifakı bugünkü gibi tuz buz olur muydu? Tayyip Erdoğan Kobani’de PYD’ye yardım edip, kapıları açmış, peşmergelerin geçişini sağlamışken neden bu gün AKP ve Tayyip Erdoğan ve ABD açısından en büyük sorun PKK ve PYD oldu. Gelin bunlara biraz kafa yoralım. Bir “düşmanımızı” bertaraf edelim ederken asıl onu bu hale getiren “yaşam koçuna” yeni rollerin bize de ülkemize de bir yararı olamaz.

   Kim ne derse desin, olayları olgularla değerlendiremezsek, sürekli bir “bellek kayması” içinde oluruz. PKK kuruluşundan beri savunduğu  “Büyük Kürdistan” tezinden, Körfez savaşından sonra bölgede yaşanan değişikliklerin etkisiyle,  1999 yılında 7. Kongresine A. Öcalan’nın sunduğu raporla,  tezinden vazgeçip “demokratik özerklik” tezine evrildi. Ancak Kuzey Suriye’de PYD’nin PKK ve Barzani’nin Peşmergeleriyle birlikte bağımsız bölgeler yaratması, ana örgüt PKK’nin “demokratik özerklik” tezini günümüzde zayıflatmış ve “silik” bırakmıştır.  Bu gün Güneydoğudaki yığınak/hendek siyaseti ve çatışmaların arkasındaki en büyük gerçek budur. Amaç demokratik özerklik değil başarılırsa “kurtarılmış” bölgeler yaratmak.  Bu amaçla PKK’nın vazgeçtiği “Büyük Kürdistan” tezini Suriye’de ki gelişmelere paralel olarak hayata geçirmek günümüzde asıl stratejisidir.  Bu durum Türkiye’de Kürt sorunu tartışması yerini “bölünme” kaygısına bıraktı.  Bu hem Tayyip Erdoğan’nın iktidarını tehdit etti, hem de “ciheti askeriye” bu konuda müdahil oldu.

   HDP’nin etkin ve çatışmayı dışlayan aktif bir politika hayata geçirememesine rağmen, günümüzde sorunu silahla değil meşru zeminde tartışmayı arzu eden değerlendirmeler, Kürt sorunu ile PKK sorununu ayırt etmek gerektiği fikri giderek toplumda, özellikle de Güneydoğu’da destek görmektedir. Dile getirmeye çalıştığım olguların ışığındaki tespitlerim konuyu Tayyip Erdoğan açısından son viraja getirmiştir. Ya PKK ve PYD politikaları konusunda ABD’nin dediklerini iç dinamiklere rağmen kabul edecek, ya da, sıtmaya razı vaziyette,  sürekli titreyerek toplumsal baskıları arttırarak iktidarını götürecektir.

   Anayasa değişikliğini başarır da, amacına ulaşırsa eski çizgisine dönmekten hiçbir sakınca görmez. Oval Ofiste yeni stratejiler geliştirirler.  O zaman da “Zarraf severler  “iyot gibi” ortada kalırlar. 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Tuvana Türkay hastanelik oldu

Oyuncu Tuvana Türkay hastane odasından fotoğraf paylaşarak takipçilerini sağlıkları konusunda uyardı. 'Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi' adlı dizide oynayan Tuvana Türkay hastaneye kaldırıl...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bilimsel araştırma: Aspirinin kolon kanserini nasıl önlediği belirlendi

Her gün aspirin kullanmanın kolon kanserini önlediği biliniyor ancak nedeni şu ana kadar belirsizdi. Yeni bir çalışma, artık aspirinin kolon kanserine karşı nasıl etki ettiğinin anlaşıldığını ortaya koyuyor. Cancer dergisinde 22 Nisan'da yayınlanan bulgulara göre, aspirinin vücudun kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini artırdığı görülüyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR