Bizde zordur eceliyle ölmek

   Zaman zaman diyorum “başka ülkede yaşayamam” diye. Bunu söylememdeki sebepler arasında ülkemizin doğal ve tarihi güzellikleri yanında Dünya’nın başka hiçbir ülkesinde rastlamayacağımız yurdum insanının varlığı önemli bir yer tutar.

   Gün gelir fıkra gibi olaylar yaşanırken, gün gelir atasözlerine, deyimlere konu olacak vakıalara tanık oluyoruz. Gerek etrafımızda gördüklerimiz gerekse basından ve sosyal medyadan takip ettiğimiz milyonlarca örnek ülkemize yurdum insanına özeldir. Uzun lafın kısası Dünya üzerindeki diğer ülkelerin vatandaşlarına göre bir başka yaşar yurdum insanı. Ancak sadece başka yaşamakla kalmaz, başka da ölür!

   Sıkça duyarız “gelişmiş ülkelerde insanlar tesadüfen ölür, bizde ise insanlar tesadüfen yaşar”.

   İronik olduğu kadar trajiktir bir durum. Geçenlerde emsaline az rastlanır bir ölüm haberi üzerine çok öncelerden okuduğum Yalçın Bayer’in bir yazısı aklıma geldi. Yurdum insanının enteresan ölüm profilini hazırlamak üzere bir kısmını o yazıdaki örneklerden bir kısmını önceden bildiklerimden bir kısmını da araştırarak tespit ettiğim olaylardan derleyerek sizlerle paylaşmaya karar verdim. Buyrun Dünya’da emsali az rastlanır Türk usulü ölümlere…

   Dünya üzerinde çok sayıda sigara içen insan var ve bu insanların bir kısmı kanserden, bir kısmı kronik obstrüktif akciğer hastalığından (koah) bir kısmı da başka sebeplerden hayatını kaybeder. Ama Dünya’nın başka hiçbir yerinde Karabük’te yaşandığı gibi demir çelik fabrikasında çalışan işçinin, sigarasını yakmak amacıyla tonlarca ağırlıktaki makinelerin arasından emekleyerek geçerek 2450 santigrat sıcaklıktaki fırına ulaşmaya çalışırken can verdiği görülmemiştir.

   Dünyanın her yerinde taşımacılık yapılır. Ama beyaz eşya taşırken ikinci kattaki evin balkonundan aşağıya atılan buzdolabını tutmaya çalışan taşımacının buzdolabının altında kalarak can verdiği ülke Türkiye’den başkası değildir.

   Birçok ülkede insanlar çilek toplamaya gider. Ancak çilek toplamaya gittiğinizde yabani hayvan sanılarak vurularak ölebileceğiniz yer olsa olsa Türkiye’dir.

   Dünyanın her yerinde haşerat, böcek ve sivrisinek bulunur ve bunları yok etmek için sinek ilacı dediğimiz insektisit kullanılır. Ama yanlışlıkla yuttuğu sivrisineği öldürmek üzere ağzına insektisit sıkarak ölen kişi İstanbul’dadır.

   Her memlekette insanlar tıraş olur. Ancak rahatlatmak amacıyla müşterinin kafasını sağa sola döndürerek kütletmeye çalışırken boynunu kırarak öldüren ve katil olan berber vakası sadece Erzurum’da yaşanmıştır.

   Dünyanın her ülkesinde insanlar bankamatikten para çeker ancak bankamatikten para çekmek için otomatın tuşlarına bastığınızda elektrik çarparak ölmeyi başarabildiğiniz tek ülke yine Türkiye'dir.

   Dünyanın hemen her yerinde insanlar eğlenmeyi, dans etmeyi severler. Birçok ülkede karnavallar düzenlenir. Ancak hiçbirinde otoyolda giderken radyoda çalan ritme ayak uydurmak için arabayı sağa çekip göbek atarken arkadan gelen arabanın altında kalarak can veren insanlara rastlanmaz. Ama olay aynen Adapazarı’nda yaşanmıştır.

   Aynı işyerinde biri gece, biri de gündüz vardiyasında çalışan baba-oğulun işe gidiş-geliş sırasında motosikletle giderken yolda karşılaşıp birbirlerine selam vermek için ellerini kaldırırken çarpışıp ölmeleri de Konya’da yaşanmıştır. Örneği de başka bir ülkede yoktur

   Dünyanın başka ülkelerinde marangoz atölyesinde çalışanlar iş bitimi üzerlerindeki talaşları temizlemek için birbirlerine 'kompresör' tutmaz. Ülkemizde bunu yapmakla kalmazlar biri ötekine şaka yapmak için kompresörü arkasına tutar diğeri de 'şaka öyle olmaz böyle olur' diyerek aynı kompresörü diğerinin makatına sokar bağırsaklarının patlayarak ölmesine sebep olur. İstanbul Ayazağa’da yaşanan hadisenin Dünya tarihinde emsali yoktur.

   Kontrol için kazana giren gemi mühendisi içerdeyken işgüzarın birinin gelip sorgulamadan kazanın kapağını kapatması ve geminin yola çıkması sebebiyle mühendisin kazanda yanarak can vermesi de Kocaeli, Dilovası'nda yaşanmış olup tamamen yerli bir ölüm türüdür.

   İstanbul Esenler’de arkadaşlarıyla girdiği iddia üzerine mermer bloğu kafasıyla kırmaya çalışan karatecinin beyin travması sonucu ölmesi de ülkemize mahsus ölümlerden olup emsaline Dünya’da az rastlanır.

   Benim favorim ise Rize’de yaşanan ölümdür. Dünyanın hiçbir yerinde bir adam ayakkabısının içine kaçan taştan kurtulmak için elektrik direğine yaslanıp ayakkabısını çıkarıp silkelediğinde, yoldan geçen bir başkası onu elektrik çarptığını sanmaz ve elektrikle bağlantısını kesmek amacıyla kafasına tahtayla vurarak onu öldürmez. Bu da enteresan vaka ölüm konusunda bizi zirveye taşımıştır.

   Daha birçok ilginç ölümün yaşandığı ülkemde anlaşılıyor ki insanın eceliyle ölmesi çok zor. “Ölümün de hayırlısı” derler ya ben hep acı çekmeden ölmek anlamında düşünmüşümdür bu sözü. Ama belki de sadece acılı ölüm için değil arkadan güldürmemek için de kullanılmıştır bu söz. Neyse şaka bir yana ölümün her türlüsü kötü, her yaştaki erkendir ama ölüm hayatın en büyük gerçeğidir. Siz yine de kendinize dikkat edin bu ülkede ölmek değil yaşamak tesadüf…