Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Cinsel açlık

26 Temmuz, 2018

   Dünya hep bu kadar kötü müydü? Yaşadıklarımız beni insanlığımdan utandırıyor…

   Çocuklarımıza, kadınlarımıza tacizler, tecavüzler ve katledilişler bitmek bilmiyor. Cezai yaptırımlar da yeterli olmayınca acı haberlerin sonu gelmiyor.

    “Cinsel açlığın Afrika’sı Türkiye”  başlıklı okuduğum bir yazı “yaşamdaki her konunun cinselliğe bağlandığından, erkekliğin sadece skordan ibaret olduğundan, kadının cinsel obje olarak görülmesinden vb. daha nice utanç veren sebeplerle Türkiye’nin kadın-erkek gerçeğine dokunuyor!

   Türkiye’deki “cinsel açlık” sorununun temelinde, cinsel sağlık ve üremeyle alakalı esas “bilgi açlığımız” yatmaktadır.

   Bilgi açlığımız olduğu kadar, sakıncalı düşüncelerimiz de var! Özellikle bu sakıncalı düşünceler sayesinde “cinsel açlıklar”, “sağlıklı cinsel yaşam” eylemine dönüşemiyor.

   Tabularla büyütülen bir toplumdan, cinselliği tu-kaka diyerek geçiştiren ebeveynlerimizle, gösteri nesnesine dönüşen erkek çocukların pipileriyle, hastalıklı cinsel yaşamları inşa ettik.

   Kızlarına karşı yasakçı, erkeklerine karşı rahatçı tavır alanlarla cinsel açlık tehlikesi baki kalacaktır. Kadına ilişkin bilgilerimizin çoğu erkek tarafından ve erkeğin yararları doğrultusunda oluşturulmuştur. Erkek çocuklarına ve erkeklere birincil kişiler gibi bakılmakta kadınlar ise ikincil kişiler olarak algılanmaktadır.

   Kadın-erkek ilişkilerini insani olarak geliştiremedik. Aile itibarı sarsılmasın diye hayvani düzeylerde açlıkların ve sapıklıkların bir de üstünü örttük. Aile sessiz kalınca suçlarda-suçlularda çoğaldı. Cinsel açlık, suçsuz insanların tecavüze uğramasına, darp edilmesine ve hatta öldürülmesine kadar gidebiliyor.

   Cinsellik bizim insan olarak ne olduğumuzun bir ifadesidir. Değerlerimiz, tutumlarımız, davranışlarımız, fiziksel görünümümüz, inanışlarımız, duygularımız, kişiliğimiz, sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyler, kişiliğimiz ve sosyalleşme alanlarımızla şekillenir. Cinsellik doğum öncesi başlayıp ömür boyu devam eder ve etik, kültürel ve ahlaki faktörlerden etkilenir. Üremeyi, cinsel zevk almayı ve vermeyi içerir.

   Cinsellik tamamen duyuya dayalı bir deneyimdir ve yalnızca cinsel organları değil tüm bedeni ve aklı içerir.

   Tarihin ilk dönemlerinde anaerkillikle beraber üstün cinsel form dişi iken, özellikle tek tanrılı dönemlerde ataerkil düzenin etkisiyle yerini erkek egemen yapıya bırakmıştır.

   Türkiye'de tabu olarak görülen cinsellik ve üreme sağlığı evde, okulda konuşulmadığı için gençler ciddi bilgi açlığı çekiyor. Sağlık Bakanlığı'nca yapılan "Türkiye Gençlerde Cinsel ve Üreme Sağlığı Araştırması", Türkiye'de gençlerin cinsel konularda edindiği yanlış kaynağı gözler önüne serdi. 3 bin 500 hanede yapılan araştırmaya katılanların verdiği cevaplara göre, ergenlikle başlayan bedensel değişimin gençlere anlatılmaması halinde bazı sıkıntılar doğuyor. 

   Cinsel eğitim objektif şekilde manevi değerleri rencide etmeyecek tarzda verilmeli. Aksi takdirde çocuklarımız, cinsellikle ilgili bilgiyi arkadaşlarından, gazete, dergi veya internet sitelerinden ediniyor. Ailelerin çocuklarını bu konuda yeterince eğitememeleri nedeniyle gençler, internetteki pornografik yayınlara yöneliyor. Bu durum, gençlerin hem ruh, hem de cinsel sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Cinsel bilgi sağlamada ailenin oldukça sınırlı bir katkıya sahip olması gençlerin yanlış bilgi kaynaklarına yönelmesine neden oluyor.

   Cinsel istismar vakalarının temel sebeplerinden birisi sağlıklı bir cinsel hayatı olmayan bireylerin bir süre sonra psikolojik olarak sağlıksız bireylere dönüşmeleridir.

   Bunca üzücü olayla karşılaşmamız tesadüf değil. Oysaki yemek, uyumak gibi temel insan gereksinimlerinden olan cinsellik sağlıklı bir şekilde yaşandığında kişinin tek düşündüğü seks olmaktan öteye gidebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) cinsel sağlığı "cinsel yaşamın bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal açıdan bir bütün olarak ele alınması yoluyla kişilik, iletişim ve sevginin olumlu yönde zenginleşmesi ve güçlenmesi” olarak tanımlanmaktadır.

   Herkes düzenli bir cinsel yaşama sahip olmayabilir derken tam bu noktada aklıma merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, 1970 yılında yaptığı bir konuşmada 'genelevleri kapatalım da millet bizi mi sevsin' diyerek cinsel açlığa yaptığı ilk vurgulu cümlesi geldi.  Kadını obje olarak kullanan “genelevler” soruna yeterli çözüm mü? Açlığı giderme de en etkili uygulama nitelikli cinsel eğitimdir.

   Ayrıca cinsel istismar ekonomik, sosyo kültürel ve de pek çok başka değişkene bağlı bir suçtur ve hem caydırıcı yasal düzenlemelerle hem de başka önlemlerle, bu suçla mücadele edilmelidir. 

   Ancak bazen istemediğiniz bir şeyi yok etmenin yolu onu yasaklamak değil aksine yasallaştırmaktır.

   Böylece denetim de elinizde olur ve potansiyel suçları kontrol altında tutabilirsiniz. Cinsellikle ilgili akademik bilgilerin eksikliği, ülkemizdeki bireylerin ve toplumun cinselliği genellikle üreme işi ve organlarıyla ilgili biyolojik bir eylem olarak dar bir odaktan görmelerine ve cinsel eğitimden korkmalarına neden olmaktadır

   Cinsel sağlık eğitim programlarının, gençlerin cinsel sağlığını koruma ve geliştirmede önemli ve etkili bir yoldur. 15 ile 19 yaş arasında gençler cinsellik ve üreme sağlığı hakkında bilgilendirilmelidir. Devletin aygıtları kendi koşulları doğrultusunda cinsel sağlık eğitim programlarını hayata geçirmelidir. Sağlıklı bir toplum için gençlerin cinsel sağlığını korumak ve geliştirmek önemlidir.  Cinsel sağlık eğitimi bu amaca ulaşmak için önemli ve etkili bir adımdır.

   Bireyin “cinsel açlığını” gidermek için önce “bilgi açlığının” planlı öğrenme uygulamaları ile beraber, beden farkındalığı aktivitelerinin yapılması gerekiyor.

   Sorunun temeline inmeden, kötü davranışa ceza vermek, “cinsel açlık” problemini çözmez!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Gezenti ailesi artık 3 kişi

TEVE2’de yayınlanan “Çok Gezenti” programıyla yıllardır dünyayı dolaşan Burak Akkul ve Seda Akkul, kısa süre önce dünyaya gelen oğulları Yekta ile birlikte objektif karşısına geçti.

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bahar yorgunluğuyla baş etmek için 6 öneri

Baharla beraber değişmeye başlayan gece-gündüz süreleri ve iklim şartları ile beraber vücudumuzun yeni oluşan şartlara uyum sağlamaya çalıştığını ifade eden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, ‘bahar yorgunluğu’ olarak tanımlanan bu dönemde yaşanması muhtemel fiziksel ve psikolojik değişimlerle baş edebilmek için yapılabilecekleri anlattı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR