İzmirliler Gerçeği Gördü

Ben bu filmin böyle biteceğini biliyordum dersem ukalalık olarak algılamayın lütfen.

“Dürüst Başkan” Kocaoğlu’nun önceki gün Savcılar karşısında devreye koyduğu “üç maymun” mottosu, yani duyamadım, görmedim ve bilmiyorum formülü, dünkü yazımda da söylediğim gibi beni hiç mi hiç şaşırtmadı.

İtiraf emeliyim ki üzüldüm.

Hapishane de bulunanlara, Kocaoğlu’na gönül verip bel bağlayanlara üzüldüm.

Yüzde 56.7 oy verip, bunun karşılığında hizmet bekleyenler adına üzüldüm.

Sayın Kocaoğlu’nun üstün bir beceriksizlik ve formaliteden efecilik yönlerini burada defalarca yazdık. Bu kişinin kentin dokusuyla örtüşmediğini, bu kenti yönetme yeteneğinden mahrum olduğunu bıkmadan, usanmadan yazdık.

Kocaoğlu’nun sırtına “sülük” gibi yapışan ve yıllarca Büyükşehir Belediyesinin reklâm pastasını zıkkımlanan bazı tokmakçı yazarlar gibi olmaktansa, muhalefet ederek, doğruları yazmayı tercih ettik.

Bu “Sülük”lerin kimler olduğunu da elbette İzmirliler iyi bilir. Karısını, kızını Belediyelere yerleştiren, bununla yetinmeyerek Kocaoğlu’nun karşısında el-avuç ovuşturup, halkın parasını sövüşleyen dilencilerden bahsediyorum.

Karşılığında gazetecilik mesleğini avukatlıkla harmanlayan ve iş bilmez birisini “Büyük ve Dürüst” diyerek bize kakalamaya çalışan bu ar damarı çatlaklar, muhalefet eden gazetecilere ise “gazeteci müsvettesi” diyecek kadar da alçalır duruma düşmüş haldeler.

Kocaoğlu’nu niye bu kadar ateşli savunuyorlar biliyor musunuz?

Çünkü yıllardır Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosunun verdiği reklâmlardan, gazete alımlarından besleniyorlar. Öyle ufak tefek rakamlar değil bunlar. Eğer Kocaoğlu’nun üstün yetenekli Basın Danışmanı lütfedip kimlere ne şekilde reklâm verildiğini ve kimlerin binlerce, on binlerce gazetelerini aldıklarını açıklarsa hepimiz öğrenmiş olacağız.

Neyse…

Biz dönelim meselenin özüne.

“Dürüst Başkan” önceki gün Savcılara verdiği ifadesinde, bilmeyenler için kocaman bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Kendisiyle yıllarca çalışan bürokratlarını, müdürlerini hatta sendikacıları yarı yolda bırakmıştır.

Bazı konuşmalarında Büyükşehir Belediyesinde yapılan işlerin tümünden haberdar olduğunu ve kendisinden habersiz kuş uçmayacağını iddia eden Kocaoğlu, Savcıların karşısında dut yemiş bülbüle dönerek, kendisine sorulan soruları “bilgim yok” yanıtıyla geçiştirmiştir.

Kendisini kurtarmaya yönelik bu hareket, emrinde çalışanları zor duruma düşürmüştür. Çünkü Kocaoğlu bu tavrıyla sorumluluğu içeride bulunanlara ve çalışanlarına yüklemeye çalışmıştır.

Bu durum, kendisine “Baba-Dürüst-Büyük” diyenleri son derece rencide etmiştir.

Bu nedenle ifade günü olan 2 Ocak tarihini ben İzmir’de bir milat olarak görüyorum.

Neden mi?

Çünkü herkes gerçek Kocaoğlu’nu görmüştür…

Nihayet Buca’dan ses geldi

CHP Buca İlçe Başkanı Selim Bozdağ, gözlerinin önünde işlenen cinayeti nihayet gördü.

Partiyi rezil eden üyeler Buca İlçe’den CHP İl Merkezine ihraç istemiyle gönderildi.

En küçük bir tartışmaya bile açık olmayan, bu suçun şimdi CHP İl merkezindeki karşılığını merak ediyoruz.

Top Sayın Bayır’da….

Bornova kaynıyor

Kocaoğlu’nun hükmettiği Bornova CHP’de dışarıdan görünmeyen huzursuzlukların had safhaya yükseldiği konuşuluyor. Delege seçimlerinden sonra bunları daha net görme şansımız olacak. Eski İlçe Başkanı Ertürk Çapın’ın da bu süreci nasıl değerlendireceğini merak ediyorum.

Kocaoğlu yanlısı İlçe Başkanı Enver Dündar’ın muhaliflere karşı zor durumda olduğu gelen bilgiler arasında.

Bir Not:

Bazı uyanıklar haber sitelerine Facebook logosu koyarak, binlerce kişinin kendilerini, beğendiklerine dikkat çekmeye çalışıyorlar. Sakın aldanmayın çünkü o rakamlar tamamen hayali. Yani Fecabook’un da çivisi çıktı.