Yukarı
1

Sinan Kara

Cemaatin “İyi Niyet” Elçileri

23 Haziran, 2012

   Bir gün bu ülkede bu işlerin buralara kadar gelip dayanacağını kim tahmin edebilirdi ki?

   Tabii ki Cemaat dâhil olmak üzere, hiç kimse.

   Hangi işlerin?

   Hatırlar mısınız;

   2000’li yılların başlarında DSP-MHP-ANAP koalisyonu varken, parmak sayısı kadar az olan “Cemaat” ve yandaş medyası, rahmetli Ecevit’in de sol kanada attığı son dakika çalımıyla tavan yapar boyutlara gelmişti.

   Neydi o çalım?

   TBMM’ye “Türban” ile giren Merve Kavakçı’yı kovalayan aynı Ecevit, ilerleyen dönemlerde düşünsel travmalar geçirip, Fethullah Gülen’e de destek verir açıklamalar yapmaktan kaçınmamıştı.

   Sadece Ecevit’mi?

   Elbette değil.

   Bu işin başlangıcını darbeci paşa Evren, Demirel, Çiller, Yılmaz, Bahçeli ve tabiî ki Deniz Baykal (Okyanus ötesine gönderdiği selam) dâhil, bir çok siyasi kişilik ve TSK kanadından Karadayı, Çevik Bir, Kıvrıkoğlu, Özkök, Büyükanıt gibi paşaların da leh ve aleyhte ortaya koydukları tutumları neticesinde, Cemaatin güçlenmesinde pay sahibi olanlardır.

   AKP’nin 10 yıllık iktidarında, Devletin musluklarından pompalanan kaynaklarla, Cemaat ve Muhterem Medyası zirve yapmıştır.

   Yani tüm bu nasiplenmeler Allahın bir lütfu değil, elbirliğiyle ortaya çıkarılan bir yapılanmanın eseridir.

   Gelinen süreçte,

   Tabir yerindeyse Türkiye Cumhuriyeti Cemaat Cumhuriyeti haline getirilmiş durumdadır.

   Dikkat ederseniz,

   Cemaatin efendisi her ne kadar ağladığı sızladığı ülkesine, kendi rızasıyla bir türlü kavuşamasa da, oradan yapacağını yapıyor, “iyi niyet elçisi” yazarları aracılığıyla, devlet kademelerine ve toplumun dindar katmanlarına “hurafeler” yağdırmaya devam ediyor.

   Peki nereye kadar sürer?

   Yani her şeyin bir ömrü vardır. Muhterem de bizler gibi ölümlü olduğuna göre, bu durum daha ne kadar sürebilir ki?

   Yanlış anlaşılmasın, birilerinin ölümünün üzerinden hesap yapmak gibi bir derdim yok. Sadece doğal dengeyi gözeterek tespitlerde bulunmaya çalışıyorum.

   Muhterem giderse ne olur?

   Cemaat diye bir şey kalmaz. Tarihte bu tür yapılanmalara baktığımızda, kutsanan kişilerin yerini bir başkasının doldurmadığını görürüz. Ya da birileri gelse bile, etkisinin bu kadar yaygın ve güçlü olmayacağı aşikardır.

   Tıpkı siyasi partilerde olduğu gibi.

   Dikiş tutar ve bir süreliğine trend yapar, sonra ömrünü tamamlar ve bir daha da ne yapsa doğrulamaz. ANAP, DYP bunların en belirgin örneğidir.

   Diyeceksiniz ki, tarikatlar ülkenin sosyal,siyasal yapısı gereği her zaman prim yapar pozisyondadırlar.

   Doğru. Ancak bir farkla.

   Türkiye’de en büyük tarikatlardan birisi olan Gülen Cemaatinin yaklaşık 20 yıllık süreci, kendi içerisinde ortaya çıkan zıt görüşlerle çatışma halindedir. Bu çatışma halinin kırılmayı da tetiklediği görüşü var.

   Kısacası hiçbir şey eskisi gibi değil.

   Yani bir zamanlar bu yapılanmanın sihrine kapılan Anadolu’nun masum gençleri, amacını kapital üzerine kuran ve bu vesile ile sam amcanın emrinde olan bu oluşumu çözmüş durumda. Daha da ötesi, "vatan hasreti" çekiyor sızlanmaları da artık boş çıktı. Çünkü ülkeye dönmesinin önünde hiç bir engel kalmayan Gülen'in dönmek istemeyişi de Amerikan hayranlığına bağlanıyor.

 Sözün özü; Artık herkes herşeyin farkında...

  İzmirli Gazeteciler

   Yamanlar Kolejinin sponsorluğunda ABD’ye giden ve Hoca efendiyi görme muradına eren İzmirli gazetecilerden halen ses seda yok.

   Onca habere rağmen, orada Gülen ile yapılan ziyaretin şifrelerini okuyucularına sunmayı görev saymıyorlar.

   İçlerinden sadece ve sadece Ünal Ersözlü’nün konunun kıyısından geçtiği biliniyor.

   Geriye kalanlar, sadece ABD’nin ihtişamlı yüzünü anlatmaktan öteye gidemedi.

   Karşıyaka Belediyesinde gönülleri fetheden, İzmir’in “Usta Yazar”ı Hamdi Türkmen’de o geziye katılanlardan birisi ve onunda ağzını bıçak açmıyor.

   Ancak nereye kadar!

   Bu halk sadece onların köşe başlarını tuttukları gazeteleri okumuyor. Bu halk internet medyasından alıyor her şeyi.

   O yüzden saklasalar, sussalar da artık çözüm değil.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Hande Erçel Sabancı'yı unuttu: Yeni aşkını itiraf etti

Hakan Sabancı ile ilişkisini bitirmesinin ardından kariyerine odaklanan Hande Erçel yine özel hayatıyla gündeme geldi. Hande Erçel'in 40 yaşındaki yapımcı Onur Güvenatam ile aşk yaşadığı ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Menopoz ve andropozun etkilerini azaltma yolları

45 yaş sonrası hemen herkesin aklına şu sorular geliyor… Enerjim neden azaldı? Neden daha kaygılıyım? Uyku düzenim niye bozuldu? Üstelik bu tür şikayetleri sadece kadınlar yaşamıyor. Testosteronu azalmaya başlayan erkeklerde de aynı yakınmalar ortaya çıkıyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR