Anahtar ve Kilit

   Yeni CHP sloganıyla yola çıkan, temelinde özgür ve demokratik bir süreç izleneceği yönünde açıklamalar yapılan CHP Kurultayında işin rengi ortaya çıkmış durumda.

   Anahtarda, kilitte benim anlayışı!

   Bunun en büyük kanıtı, tarafsız kalacağı yönünde açıklamalar yapan, fakat 100 kişilik PM Listesi oluşturup “İşte benim anahtar listem” diyerek delegenin özgür iradesine dayatmada bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nun izlediği antidemokratik çizgidir.

   Bu çizginin bize gösterdiği de, her şeyin aldatmacadan ibaret olduğu gerçeğidir.

   Düşünsenize;

   Kurultay salonunda bir tane resmi liste, bir tane de Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesi var. Peşinden birkaç tane daha “çakma” liste ortaya çıkıyor. Yani bir kaç farklı liste birden delegenin huzuruna çıkartılıyor. Ancak ciddiye alınması gereken çoğunluğun oluşturduğu değil, Kılıçdaroğlu’nun oluşturduğu ve platformdan açıklanan 100 kişilik “biat” listesi dayatmasıdır.

   Listeler savaşının ortaya çıkması ise, bu duruma isyan eden birkaç kişinin “kaçak” liste ortaya sürerek sürece tepki koymasıdır.

   Oysa ki, Sosyal demokrasilerde seçme ve seçilmenin kriteri bu olmamalıdır. Delege hürdür, hür iradesini sandığa yansıtacaktır söylemlerinin bir şehir efsanesinden ibaret olduğu, bu kurultayda bir kez daha ortaya çıkmıştır.

   Yeni ve yeniden CHP sloganıyla örgütüne mesaj veren bir parti liderinin, kendi delegesinden korkarak “parmak sallayan” bir görüntü vermesi şık düşmemiştir.

   Sağ orijinli partilerin yaptığı tek adam seçenekli emir-komuta Kurultaylarını biliyoruz ve elbette yadırgamıyoruz da. Çünkü o partilerde esas alınan kutsanmışlıktır. Demokrasiye yelken açmak gibi bir dertleri de yok.

   Ancak “biz sosyal demokratız”, “biz çağdaş partiyiz”, “bizim partimizde demokrasi esas alınır” diyen bir partinin ve onun genel başkanının tüm bunların aksini yapması, ilkeli ve dürüst bir hareket değildir.

   Yani söylem bazında ortada bir “çarşaf liste” kandırmacası vardır. Siyaset diliyle, bu yapılan çarşafı arkadan dolanma girişimidir. Realitesine bakarsak yine bilindik “üç kağıt”çı manevralardır bunun asıl adı. Üstüne, bir de Genel Başkanın anahtar listesinin eklenmesi ise“çarşafın ırzına” geçmekten başka bir şey de değildir.

   Asıl düşündürücü olan, az sayıda kişi dışında CHP delegesinin de “iliştirilmişlik” ve  “biat” uygulamasına riayet etmesi, tepki koymamasıdır.

   Sözün özü;

   Kılıçdaroğlu öncülüğündeki Yeni CHP için bu kurultay son şanstır. Dikkat ederseniz, Deniz Baykal ve Önder Sav gibi isimler, Kılıçdaroğlu“mazeret” üretmesin diye tarafsız kalmışlardır. Tam yetki şansı verilmiştir. Kılıçdaoğlu kendisine tanınan desteğe rağmen, 2014 yerel seçimlerinde başarılı olamazsa, bir daha da bu kadar rahat olamayacaktır.

   Bekleyelim ve hep birlikte görelim…