Alın Size Değişim!

    CHP’de bir kurultayı daha geride bıraktık. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “tek adam” olma hayali de sonunda gerçekleşti.

   Deniz Baykal, Önder Sav, Gürsel Tekin, İsa Gök ve daha bir çok ismin devre dışı bırakıldığı Kurultayın sonunda “tam yetki” artık Kılıçdaroğlu’na geçti.

   Kendi deyimiyle CHP’de artık roller değiştiğine göre, Sayın Kılıçdaroğlu bunun ilk adımını da attı. Katıldığı bir TV programında “Fethullah Gülen’i temize çekme” gayretine girişmesi, üstlenilen rolün ne denli “derin” olduğunu da herkese bir güzel gösterdi.

   Kemal Kılıçdaroğlu, Enver Aysever'in sunduğu “Aykırı Sorular” adlı TV programında cemaat- siyaset ilişkileri hakkında çeşitli açıklamalarda bulundu.

   Programda 'Cemaatler Siyasete Karışmamalı' şeklinde değerlendirme yapan  Kılıçdaroğlu'nun devamla bir sonraki cümlesi ise “ Fethullah Gülen cemaatinin siyasete karıştığına dair  elimizde veri yok.' şeklinde oldu.

   Ne kadar ilginç değil mi?

   Bu ülkede 1980 sonrası gelişen siyasi süreçleri sanki uzaydan gelenler belirledi. Şu an yaşanan yargı, bürokrasi, TSK ve Medya yapılandırmasını sanırsınız ki cinler, periler yaptı.

   Bakın bu gibi yöntemlere siyasi konjonktürde “oy devşirme” dense de, gerçek hayatta bunu adı “ilkesizlik” ve “ihanet”tir.

   Sayın Kılçdaroğlu Kurultaya giderken, bir yandan parti ilkelerine bağlı kalmak, diğer yandan gelişime açık olmaları gerektiği mesajını vermiş "Zamanın ruhunu iyi okumamız, geçmişi de geleceği de çok iyi tahlil etmeniz gerekiyor." çağrısında bulunarak, statükocuların değişime karşı olduğuna vurgu yapmış: "Sistemden beslenenler, değişime karşı çıkarlar."dır, demişti.

   Sayın Kılıçdaroğlu, verilen bu mesajların içeriğini “ Fethullah Gülen cemaatinin siyasete karıştığına dair elimizde veri yok.' Diyerek doldurmaya başlamıştır.

   Bu durum bize, Kılıçdaroğlu ve onun “biat erleri”nin bundan böyle izleyecekleri politikanın ne denli ilkesizce olacağının emarelerini göstermiştir.

   Ancak bundan böyle artık hiçbir mazereti de kalmadı. Şimdi önümüzde Yerel Seçimler var ve bu kurultayın bitimiyle birlikte hareketlenmeler de başlayacaktır.

   Tüm bu yaşananların karşılığını da hep birlikte, yerel seçimlerde göreceğiz…

   Gelelim İzmir'e...

   Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel A.Ş’nin ortaklığında Parti Meclisi listesinin İzmir bölümü bir güzel dizayn edildikten sonra, doğal olarak huzursuzluklarda çıkmış oldu.

   Otel odalarında şekillendirilen listeye eklenen isimler, İzmir’i genel anlamda tatmin etmiş değil. Kocaoğlu ve Yüksel, örgütün farklı kesimleriyle ortak konsensüs sağlamayarak “hep bana” taktiğini bir kez daha ortaya koymuş oldular.

   Bu durum, parti içerisinde çok sayıda kırgınlığın da tetikleyicisi olmuştur.

   Görüştüğüm partililer, tüm partililere eşit mesafede olması gereken Kocaoğlu’nun siyasi çıkarlar uğruna, örgütün temeline dinamit koyduğu fikrinde birleşiyor.

   Bu Kocaoğlu’nun umurunda mı peki?

   Değil. Zaten Kocaoğlu’nun “birilerini kırmak” gibi bir derdi olmuş olsa bu durumlar yaşanmazdı…

   Küçük Not:

   CHP Kurultayı için Ankara’ya giden Konak Belediye Meclisi Üyeleri Nasıl ağırlandı? Meclis Üyelerinin masraflarını üstlenen Konak Belediyesi bunu ibraz edebilir mi?

   Kim nerede, ne yedi, ne içti ve nasıl kaldı?

   Belediyeden cevap bekliyorum…