Osman Özgüven’in Farkı

   Önceki gün sevgili Osman Özgüven ağabeyimizin davetlisi olarak Dikili’de CHP’nin düzenlediği dayanışma yemeğine katıldım. Dikili’nin havasını harbi sosyalistlerle birlikte paylaşma fırsatım oldu.

   Yemekte anlamlı bir konuşma yapan Osman Özgüven deyim yerindeyse taşıdığı “sosyalist başkan” unvanının da hakkını verdi.

   İzmir’de bir çok belediye başkanının yumruğunu havaya kaldırıp “ben solcuyum, sosyalistim” demekten sakındığı bir ortamda Osman Özgüven dün bunları söylediği gibi bugün de inatla söylemeye devam ediyor.

   Konuşmasında en önemli vurguyu da hani mahkemelik olduğu su davasına yaptı. Özgüven ısrarla “su halkındır halkıma da bedava dağıtırım” demeye devam ediyor.

   Bu kadar mı?

   Altın madenine insanları ve doğayı katlettiği için karşı çıkıyor. Aliağa’da termik santrallere karşı çıkıyor bir de ince sitemde bulunuyor; Biz karşı çıkıyoruz ama bizimkiler ruhsat veriyor.

   Kim o bizimki dediği?

   Tabii ki kendisi adını vermese de Aziz Kocaoğlu’ndan söz ediyor.

   İşte tam da bu anlamda “Büyük Başkan” diye halka dayatılan ancak solculuğun ucundan dahi geçmeyen Kocaoğlu’nun halkını ne denli düşündüğü ve çevreciliğin neresinde olduğu da ayrıca ortaya çıkmış oluyor.

   Neyse…

   Osman Özgüven yaptığı devrimci hizmetleriyle Dikili’den Türkiye solcularının nefesi olmaya devam ediyor. Eğer bir mani çıkmazsa önümüzdeki yerel seçimlerde de “artık yeter” diyecek.

   Genel seçimlerde şahsen Özgüven’in Milletvekili olmasını isteyenlerden birisiydim ama olmadı. Umarım ileriki süreçte Sayın Kılıçdaroğlu Osman Özgüven’in birikiminden faydalanmayı bir yerlere not eder.

   Osman Özgüven sonrası Dikili’de ne olur sorusu aklımıza elbette takılıyor. Bence iyi bir alternatif bulunmalı. Özgüven’in taşıdığı misyon ahlaklı ve halkçı bir misyondur. Bunu devam ettirebilecek bir aday tercih edilmelidir diye düşünüyorum.

   Çünkü Dikili Osman Özgüven ile farklı bir yere gelmiştir ve bu farklılığın da bozgun yemeden devam etmesi gerekir.

   Başkanlar Nereye Gider?

   Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle özellikle İzmirli belediye başkanlarının da durumu merak konusu olmaya başladı. Birçoğunun Genel Merkez tarafından tekrar aday gösterilmeyeceği hesaba katıldığında, nasıl bir tutum izleyecekleri yönünde çeşitli rivayetler ortalarda dolaşmaya başladı.

   Koltuğu yeniden kapamayacak olan bazı başkanların saf değiştireceği yönünde örgüt içerisinde bazı partililer arasında iddialaşmalar dahi oluyor. Hatta AKP’ye gidebilecek Belediye Başkanlarının bile olacağına dair yakınmalar var.

   Yakınanların haklılık payı var mı diye sorarsanız evet var.  Çünkü buna mahal verenler de o başkanlardan bazılarıdır.

   Haberlerimizden izliyorsunuzdur, bunların içerisinde sosyal demokrat kültürden uzak, sırf koltuk aşkına o makamı işgal edenler ve sol partide olup sol düşüncenin görüşlerini paylaşmayan başkanlar var.

   Karşıyaka’da Yeni Transfer

   Bir süre önce gazeteci Hamdi Türkmen’in eşinin Karşıyaka belediyesinde “kameraman” olarak göreve başladığını yazmıştık. Belediye Başkanı Cevat Durak’ın “gazeteci aşkı” devam ediyor.

   Bu kez de yeni açılan ET Lokantasının başına Yeni Asır’da yazı işleri müdürü olarak görev yapan, gazeteci Nevzat Dönmezin oğlunun getirildiği bilgisi geldi.

   Ne diyelim, hayırlısı olsun!

   Şu var ki, Sayın Cevat Durak gerçektende işini iyi biliyor. Gazetecilerle yakınlaşarak, onlara ve yakınlarına ekmek kapısı açarak medyayı da arkasına almayı çok iyi beceriyor.

   Tabii ki bu durumda şöyle bir sorun ortaya çıkıyor, yakınları belediye olan gazeteciler acaba o belediyenin olumsuzluklarını yazar mı?

   Elbette yazamaz.

   Benim de yakınım bir belediye de olsa ben de yazamam. Allaha şükür ki ne yakınım, ne de böyle bir derdim var. Hayatım boyunca da olamaz…