Gönül Soyoğul-Nevzat Dönmez olayı

21 Ekim, 2009 Mesleğim boyunca, ben böyle bir şey görmedim. Birisi kalkıp sizinle “altın TOP” gibi oynayacak, siz ise sus pus kuyruğunuzu kısıp, önce savunmaya geçecek, tutmayınca da izlemede kalacaksınız. Olacak şey değil! Gönül Soyoğul-Nevzat Dönmez kavgasından bahsediyorum. Aslında bu işe kavga demekte haksızlık olur, lâkin tek kişilik bir dövüş izlemek durumunda kaldık… Gönül Soyoğul vurdu, muhatap dayak yemekle yetindi gibi bir durum yaşadık. Yanlış hatırlamıyorsam meslekte 20 yılını devirmek üzere sevgili Nevzat Dönmez. Sadece İzmir çukurunda değil, Bölge kapsamında da bilinen bir gazeteci. Nasıl bilirdiniz derseniz? Şahsen, bir iki kırığı dışında “biraz” iyi bilirdim. Ki sağ olsun kendisiyle Datça’da gazetecilik yaptığım yıllardan tanışırdım. Ancak şu sıralar kocaman bir hayal kırıklığı yaşıyor durumdayım. Nedenine gelince? Biliyorsunuz; Sayın Dönmez’in deyimiyle, Nam-ı değer “A-BACI”, yani Gönül Soyoğul hanım efendi, Nevzat Dönmez’i birinci derecede ilgilendiren üst üste iki yazı kaleme aldı. Doğrucu olmak gerekirse, bu yazıların hem başlığı hem de detayları ortalığı resmen kasıp kavurdu. Kimileri koşup bilgi sayarını açarken, kimileri de sokaklarda konuştu ve tartıştı. Bazıları, “Nevzat efendiyi iyi tanırız hak etmiştir” derken, bazılar ise “yazılar ağır ve aşağılayıcı bir üslupla yazılmış ve şık olmamış” türünden yorumlar yaptı. Gazeteciler arasında ise cevap hakkı doğduğu için, şu ana kadar Süleyman Gencel dışında bu olan biteni yazan da olmadı. Dahası, bu işin asıl muhatabı susup kaldı… Ne bir yazı ne de bir açıklama. Oldukça garip bir durum yaşadık milletçe? Her ne kadar da “Susmak bir erdemdir” denilse de, bu söylemin bu haller için olmadığı da aşikârdır. Bir de “ Susmak, suçu kabullenmek anlamına gelir” sözü aklımıza gelir tam böylesi durumlarda. Bu söz de “cuk” diye oturur yaşanılan olayın üzerine… Nevzat Dönmez’in kavgacı, gürültücü olmayan yanını iyi biliriz. Ancak bu, böyle bir şey değil, birileri kalkıp resmen sizi sirkeliyor, siz ise bu duruma tepkisiz kalıyor, soranlara da mütevazi haller takınıyorsunuz? Yani yok böyle bir şey… Bu arada bir iki söz de Sayın Soyoğul için yazmak farz oldu. Olaylara objektif gazetecilik duyarlılığı içerisinde yaklaştığını söyleyen Gönül Soyoğul’u tutarlılık konusunda olumlu bulmadığımı da ayrıca söylemek istiyorum. Örnek mi? Mesela, Bucalı olmakla fazlaca övünen Gönül Soyoğul, 15 yıl boyunca Buca’da olup bitenin ya gerisinde kalmış, ya da yaşanılan onca şey kendisinin kapsama alanına girmemiş? Ki, “Allah Allah acaba Buca’da neler olmuş?” derse, olayın gerisinde kaldığını anlarız. Yok eğer o dönemlerde olup biteni yazdım derse, arşivleri açar inceleriz ve haklıysa kocaman bir özür dileriz. Aksi durumda kendisini de Nevzat Dönmez’in oğlu Gökhan’ın ahı tutmuş olur… NOT: Nevzat Dönmez’in oğlu Gökhan Dönmez başarı ve özveriyle çalıştığı Buca Belediyesindeki işinden, Babasını korumak için istifa etti. Acaba Gönül Soyoğul’un eşi Cemal Soyoğul Büyükşehir Belediyesindeki görevinden istifa edecek mi?