Yukarı
1

Sinan Kara

Namus Borcu

20 Ocak, 2011

Güzel ülkemizin sümen altı değil, resmi tarihine bile gittiğimizde, işlenen derin cinayetlerin altında nedense hep o sözü duyarız:
“Bu olay devletimizin namus borcudur!”
Günler, haftalar, aylar ve yıllar birbirini kovalar ve sonrasında bir irkilme, bir uyanma anımız gelir ve devletin bu namus borçlarını ödemediği gerçeğiyle yüzleşiriz.
Tıpkı;
Metin Göktepe, Musa Anter, Hrant Dink ve Uğur Mumcu olaylarında olduğu gibi.
Lâkin borçlanmayı seven bir ülke olduğumuz için, yurttaşların gazetecilerin ve aydınların katledilmesine de IMF borcu gözüyle bakılır ve dibine kadar tehir etme süreci kullanılır.
Oysa,
Kültürümüze baktığımızda “namus borcu” sözünün altının, aslında ne kadar anlamlı ve içi dolu olduğunu da ayrıca biliriz.
Ancak asimilasyon denilen illetin, bu süreci de baskı altında tuttuğu realitesi devreye girer.
Sevgili Hrant Dink, Musa Anter ve Metin Göktepe’de olduğu gibi.
Kaderin cilvesine bakınız;
Hrant Dink Ermeni, Musa Anter Kürt, Uğur Mumcu Türk, Metin Göktepe Alevidir.
Katledilişlerde bile halkların kardeşliği mozaiğinin ne denli önemli olduğunun farkını burada da yakalarız.
Evet,
Bugünler yine o bildiğimiz günler.
17 Ocak Metin, 19 Ocak Hrant ve 24 Ocak Uğur Mumcu’nun katledilişlerinin yani yıllarca dönümü.
Kim bilir,
Onlar belki öte tarafta hâlâ bildikleri işlerle uğraşırken, “bizim çocuklar”ın da acizliğini gözetliyorlardır.
Belki de şöyle diyorlardır;
“Yahu bizim ülkemizde namus denildiği zaman akan sular durur, yastığa baş konulmazdı. Ne oldu da, nasıl oldu da böylesine dejenerasyona uğrayan bir ülke olduk!”
Neyse…
Şimdi burada iş dönüp dolanıp elbette AKP Hükümetine gelecektir.
Yolsuzluk, Çeteler, Faili Meçhul Cinayetlerle uğraştığını dilinden düşürmeyen Tayyip Erdoğan’a “dava açması pahasına” olsa da şöyle bir soru yöneltelim:
Başında bulunduğunuz Hükümetiniz, Hrant Dink davası için “Namus Borcumuzdur” sözünü vermişti.
Sizin Namus anlayışınız bu mudur?
Hazreti Musa (Musa Ağacık)…
Datça’da gazetecilik yaptığım yıllarda dava yağmuruna tutulduğum zamanlarda, çok sayıda gazeteci meslektaşım beni yalnız bırakmamışlardı.
Bunların başında gelen bir isim de Gazeteci Musa Ağacık’tı…
Hani elinde teybiyle bir anda politikacıların karşısına çıkıp, endirekt biçimde can alıcı sorular soran gazeteci…
Hatta bir keresinde Tansu Çiller Başbakan iken, Başbakanlık kapısının önünde Çiller’e “sizin için çetelerin anası diyorlar!” sorusunu da yönelttiği söylenir.
Neyse…
Bize dönelim.
Sevgili Musa Ağacık o zamanlarda Star gazetesi yazarıydı.
Ve benimle “Musa Sinan Kara’ya sordu” başlıklı bir röportaj kaleme almıştı.
Sırf o röportajı yaptığı için bizim Hazreti Musa’ya dava açılmıştı. Ve o davadan da tazminat ödemeye mahkûm edildi.
Üzüldüm…
Çünkü o röportajın içeriğinde tazminata neden olacak sözler yoktu.
Bu saat itibariyle bize düşen, dayanışmaya girişmek ve bu işi çözmektir.
NETEKİM (Musa’nın sözüdür), dostlar dar günde kendini belli ederler.
Kendisine geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum… 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Jennifer Lopez İstanbul ve Antalya'da konser verecek!

Son yıllarda özel hayatıyla gündemden düşmeyen Jennifer Lopez Türkiye'de müzikseverlerle buluşacak. Dünyaca ünlü pop yıldızı Jennifer Lopez, yeni dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye geliy...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyardı: 50-60 yaş arasında daha sık görülüyor

Ani işitme kaybı, nedeni tam olarak belirlenemeyen ve üç günden daha kısa sürede gelişen, işitme testinde 30 desibel ve üzerinde (ardışık üç frekansta) kaybın tespit edildiği bir durumdur. Genellikle kulak çınlaması (tinnitus), uğultu gibi semptomlarla birlikte görülür. Nadiren baş dönmesi (vertigo) de eşlik edebilir. En sık 50-60 yaş aralığında görülmekte olup, erkek ve kadınlarda benzer sıklıkta rastlanmaktadır.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR