Olay Yargıya Taşınıyor

Değerli okuyucu;
Haber sitemiz birkaç günden bu yana yoğun bir saldırı altındaydı. Yaptığımız haberlerle bazılarını rahatsız ettiğmiz ortada. Saldırıyı gerçekleştirenlerin IP noları alnımıştır gerekeni yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Ortaya çıkan bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diliyoruz. Ayrıca telefon ederek ve mesajlar yollayarak, üzüntülerini bizlerle paylaşarak, desteklerini sunan okuyucularımıza da yürekten teşekkür ediyoruz.
Evet, kaldığımız yerden radikal haberler ve yazılarımıza aynen devam ediyoruz.
Bir önceki yazımda İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'in bazı meslektaşlarımızın arkasından sarf ettiği o çirkin sözleri yayınlamıştık.
Bu olaya çok kızan Sertel, konuyu bize anlatan gazeteci arkadaşımızı arayarak hem küfür hem de tehditlerde bulunuyor.
Konuşmasında ağıza alınmayacak sözler söyleyen Sertel, gazeteciye hakkında bir takım iddiaları açıklayacağım diyerek tehditlerde bulunuyıor.
Söz konusu Gazeteci arkadaş konuyu yargıya taşıyacak ve Sayın Sertel hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacak.
Gazetecilerin Başkanı olmakla övünen ve onların oylarıyla bulunduğu koltukta oturan Atilla Sertel'in meslektaşlarına karşı takındığı bu tavırların yargı aşamasını da yazmaya devam edeceğim.
İstanbul yolcuları
İstanbul'dan "gerçek gazeteci" dostlarım aradı.
İzmir'den isimleri bizde saklı bir Belediye Başkanı, birkaç "Çıkarcı" gazeteciyi yanına alarak İstanbul'a gider. Türkiye Gazeteciler Cemiyetine koşan bu yüzsüzler, beni  şikayet ederler.
Şikayetin konusu ise, benim Belediye Başkanları üzerinde tehdit oluşturduğum.
Cemiyet, bu iddiayı "üyemiz değil" diyerek geri çevirmiş. Bu arada hiçbir cemiyete üye değilm, bana göre Cemiyetlerin çalışma sistemi "otorite"nin yararı içindir.
Neyse...
Şimdi bu yüzsüzlerin iddialarına buradan cevap vereyim.
Birincisi; Bu yüzsüz Belediye Başkanı ile bir çay içmişliğim bile yoktur. Olması da imkansız çünkü halkın parasını çalan bir adamla ben oturmam.
İkincisi; Bu yüzsüz Belediye Başkanına destek veren, Söz konusu gazeteciler kim biliyor musunuz?
Hani yazmıştım; eşlerini, akrabalarını Belediyelere (kendi belediyesi dahil) yerleştiren ve kendilerine arpalıklar yaratan gazeteciler...
Bu arada bunlara üçüncü bir desteği veren de haberlerimize konu edindiğimiz bir yüzsüz.
Ve dördüncüsü ise bir basın danışmanı.
Bulunduğu Belediye'de çalışan bir bayanı "taciz" ederek işinden eden bir Basın Danışmanı.
Şu manzaraya bakar mısınız.
Ne kadar "iş bitirici" varsa bir araya gelmiş.
Tehdit oluşturuyor muşum!
Eğer yaptığımız haberleri ve yazdığımız yazıları bir "tehdit" unsuru olarak algılıyorsanız, bakın bu doğru.
Neden mi?
Çünkü İzmir çukurunda dokunmadığımız Belediye Başkanı kalmadı.
Çünkü çoğu gazeteciler gibi, Belediyelerin "ambargolu" Haber servisi gibi çalışmayı redettik. Olumlu işlerin yanında yapılan olumsuzlukların da haber değerinin olduğunu görev bildik.
Çünkü, karımızı, kızımızı, akrabamızı, yengemizi Belediyelere yerleştirmeyi ve halkın parasını çarçur etmeyi ahlâki bulmadık.
Belediyelerin "sus payı" olarak dağıttığı paket ilanları yok saydık.
İşte bu nedenle "bu yüzsüzler" için biz "tehdit" unsuruyuz.
İyi ki öyleyiz.
Aksi halde onlar gibi olmanın ne kadar rezil bir durum olduğunu anlatamazdım.
NOTLARIM
NOT 1: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, gazeteci Süleyman Gençel'in yöneticisi olduğu Medya grubunu ziyarete gittiğini duydum. Düşünsenize Kocaoğlu ve Gençel bir araya gelmiş.
Bu durumda ortaya şöyle bir soru çıkıyor.
Ersu Hızır'ı alaşağı eden "Yemek" olayında Kocaoğlu ile Gençel acaba birlikte mi hareket ettil?
Neden bu iddia?
Kocaoğlu'nun günahını bile vermeyeceği Süleyman'a Paket Paket Reklam yağdırması ve ardından da böyle bir buluşmayı gerçekleştirmesi, sizin aklınıza ne getirir?
NOT 2: CHP İzmir İl Başkanlığında devir teslim töreni de gerçekleşti. Halkçı Başkan Tacettin Bayır, bir önceki yönetimin bıraktığı 590 bin liralaık borcu hala açıklamadı. Tacettin Başkan bırakın bu olayın hesabını sormayı, parti binasına stand kurarak bu kayp paranın yol açtığı açığı kapatmanın derdine düşmüş gibi.
Bu çok nahoş bir durum.
Bu olayı herkes konuşuyor, CHP'liler bu  paranın akibetini merak ediyor.
Tacetiin Bayır ise "ben partimin menfaatlerini gözetirim" diyerek, ortalarda gezmeye devam ediyor.
Gerçekten ayıp bir durum bu.
O kadar ayıp ki, AKP'liler bile bu olayı diline dolamış durumda.
Gerisini varın siz düşünün...