Uğur Mumcu`yu Dolandıran Şahıs...

Geçen bir okurumuz aradı ve uyardı.
Haber sitemizde kimlerin "kirli çamaşırını" ortaya döküyorsak, o kişilerin yanına bir uyanığın tünediğini ve tetikçiliğini yaptığını söyledi.
Üstelik kim biliyor musunuz?
Anlatayım;
1980 li yıllarda rahmetli Uğur Mumcu İtalya'ya gider ve Ağca ile röportaj yapar. Bu röportajını da "Papa-Mafya-Ağca" isimli kitabında toplar ve yayınlar.
Bir süre sonra ortaya bu uyanık çıkar ve İtalya'ya gidip Ağca ile Röportaj yaptığını söyleyerek bir kitap çıkarır.
Kitapta anlatılanlar Mumcu'nun kitabındakilerle aynıdır.
Uğur Mumcu olayı duyar ve İzmir'e bu yüzsüz adamı bulmaya gelir.
Ancak adam çoktan sırra kadem basmıştır.
Sonra çeşitli illere gider ve türlü türlü suçlardan içeri düşer.
Bir dönem sonra dışarıda kredisi bitince, tekrar İzmir'e dönmeye karar verir.
Ancak karşısında bu kez aynı İzmir'i bulamaz.
Piyasada kendisine iş verilmez. Çelimsiz bir patron bulur ve onu öne sürerek tetikçilik yapmaya başlar.
Ana tema yılmaz bir Atatürk savunuculuğudur.
Çalişkiye bakınız ki,
Bu "Yılmaz Atatürk"çü, gerçek bir Atatürkçü olan Uğur Mumcu'yu dolandırmaktan da geri kalmaz. Atatürkçülük kalkan, geç arkasına saklan durumu yani.
Geçenlerde bunların bir yayını elime geçti.
Hakaret, İftira ve Tehdit dolu içeriklerle dolu bu paçavrayı hukukçu dostlarıma incelettim.
Şimdi bunlar hakkında dava açıyorum, ancak davayı mecburen çelimsiz patronuna açmak durumundayım.
Çünkü söz konusu uyanık, yazılanlara kendi imzasını değil,  patron denilen zavallının imzasını attırmayı da meziyet saymış.
Kendisini herşeye rağmen uyardığım, bu garip "patron" kılıklı adamı ise elimden artık Allah kurtarsın!
Bu arada okuyucularım iyi bilir, birilerini yazdım mı isimlerini de vermekten asla sakınmam. Ancak bunların isimlerini vermiyorum, çünkü "suratlarına tükürseniz "reklam" diye birilerine pazarlar bunlar" şeklinde sözler duydum.
Bu yazının notu: U. Ceketli isimli bir siyasetçinin bu işlerde parmağı olduğunu duydum. Sağolsun bir yurttaş anında belgeyi de bana ulaştırdı. Ceketli denilen bu adama 2001 yılında "cürüm oluşturmak" tan dava açıldığını öğrendim. Belgesini yakında birlikte okuyacağız ve siyasetin ne hallere düştüğünü öğreneceğiz...
Ötekileştirilmiş Çeperler
Her seçim arifesinde siyasetçilerin uğrak yerlerinden birisi Çeperler, yani varoşlardır. Yapılan en şaşaalı ziyaretler, beraberinde yeni yeni umutların kapısını da aralar. Ortaya inanılmaz vaatler atılır. Kimi İzmir'i, kimi Konak'ı, kimi Karşıyaka'yı, kimileri de Bornova'yı uçuracağım diye başlar söze. Ancak, süreç içerisinde anlarsınız ki, ortaya dökülen "şeref, namus" sözlerinin siyasi argümanlardan ibaret olduğu gerçeğidir.
29 Mart yerel seçimleri öncesi Öteki İzmir, yani İzmir'in Çeperleri de bu şaşaalı ziyaretlerden çokca nasiplenen yerlerdir.
O gün Çeper halkına, yol,su,aş ve iş sözü veren şerefli siyasetçilerimiz, bugünlere geldiğimiz de arada bir buraları hatırlar ve diş fırçası, diş macunu gibi hediyelerle aynı insanları ziyaret etme şerefine nail olurlar.
İşte film o anda başlar.
Allahın sopası yok ya; İş sözü verilen yurttaşlarla aynı siyasetçilerimiz karşı karşıya gelir ve ortaya garip bir durum çıkar.
Yurttaş "Başkanım hani iş sözü vermiştiniz" der.
Başkan topu ekonomiye ve Ankara'ya atar "Ankara yardım yapmıyor, kendi gücümüzle ayakta durmaya çalışıyoruz" der.
Klasik bir yalan biçimidir, ama o an için durumu kurtarmaya yeterlidir. Zaten amaç o anı kurtarmak, pragmatik öngörüyle hareket etmekten başka birşey de değildir.
Neyse...
Şimdi yine bir seçim arifesi ve yine aynı yöntem devrede.
Bu kez Ankara'ya gidecekler çeperlere iniyor.
Oyuncular değişik olsa da, senaryo hep aynı.
"Biz sizler için varız, sizi işe alacağız, size aş ve iş vereceğiz!"
İster dejavu deyin, ister politika.
Gerçek olan, bir fırsat düşükünlüğünün acımasızca devam ettiğidir.
Sevdiğim söz:
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenir içmesen de. Bu yüzden hayattan tat almaya bak. Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da... Neyzen Tevfik